Bakan Dönmez, "Bu süreci Rosatom kendisi yönetiyor. Türkiye'den ortak arandığı ifade edilmişti. Rosatom olmazsa 'bunu tek başımıza da yapabiliriz' diyor. Netleşen bir şey yok" ifadesini kullandı.
Bakan Dönmez, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Nükleer santral projelerinin dünyanın her yerinde uzun zaman alan projeler olduğunu anlatan Dönmez, "Bu tür projelerde lisanslama, ÇED gibi süreçler zaman istiyor. Fiilen sahada işe başladığınız zamandan daha fazlasını inşaat öncesi izinlerde, projelerde harcıyorsunuz. Biz bu safhaları bitirmiş olduk, inşaat süreci başladı" dedi.
Dönmez, Rusya ve Türkiye'nin iradesinin projeyi tamamlama yönünde olduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in projeyi yakından takip ettiğini anlattı.
Akkuyu NGS'de ilk reaktörün devreye alınması için hedefin 2023 yılı olduğunu anımsatan Dönmez, "Geçen yıl zaten ilk temel atıldı, lisans alındı. İkinci reaktörün inşaat lisansını da verip çalışmalara başlayacaklar. 4-5 yıl önce 250-300 civarında öğrencimizi eğitim için göndermiştik. Lisans eğitimi aldılar. O gençlerimizden yaklaşık 30'u diplomalarını aldı, Şu anda projede fiilen çalışmaya başladılar. Bu sene yine 30 civarı öğrencimiz diplomasını almış olacak" diye konuştu.
Bakan Dönmez, Akkuyu'da kullanılacak malzeme ve ekipmanın Türkiye'den tedariki konusunda uzun dönemdir çalışmalar yürütüldüğüne dikkati çekerek, sanayi kuruluşlarıyla çeşitli vesilelerle bir araya geldiklerini aktardı.
'CİDDİ YÜKLENİCİ FİRMALARIMIZ VAR'
Dönmez, Akkuyu NGS inşaatı için Türk sanayicilerle Rosatom yetkililerini bir araya getirdiklerini belirterek, söz konusu süreçte bazı standartlar belirlendiğini söyledi.
Türkiye'nin inşaat konusunda ciddi anlamda deneyimli olduğunu hatırlatan Dönmez, "Ciddi yüklenici firmalarımız var. Akkuyu NGS'de Türkiye'deki firmaların tecrübelerinden yararlanmaya başladılar. Birkaç defa yerinde gördüm. Çalışanların neredeyse yüzde 90'ı Türk işçi ve mühendislerden oluşuyor" dedi.
Dönmez, Akkuyu'da ortaklık konusunun zaman zaman gündeme geldiğini belirterek, "Türkiye'den ortak arandığı ifade edilmişti. Rosatom olmazsa bunu 'tek başımıza da yapabiliriz' diyor. Netleşen bir şey yok. Projenin fizibilitesi var. Yerli başka bir ortak masaya oturduğu zaman değerleme yapması gerekecek. Bunlar uzun zaman alan süreçler. Büyük miktarlı bir yatırım ve finansmandan bahsediyoruz" diye konuştu.
AKARYAKIT PİYASASI
Türkiye'de akaryakıt fiyatlanmasının döviz kuru ve petrol fiyatlarına bağlı olduğunu anlatan Dönmez, bunların yanı sıra rafinaj ve diğer maliyetlerin de fiyatlara eklendiğini söyledi.
Dönmez, akaryakıt sektörünün serbest piyasa kurallarının sağlıklı işlediği sektörlerden biri olduğunu ifade etti.
Akaryakıt fiyatlarının oluşumuna ilişkin çok defa sorularla karşılaştıklarına işaret eden Dönmez, şunları kaydetti:
"Gönül isterdi ki, fiyatları çok daha düşükten belirleyelim, vatandaşımız, tüketicimiz bundan istifade etsin. Suni olarak bunun artırılmasının önüne geçmek için gereksiz ve haksız ambargoların önüne geçmemiz lazım. Şu andaki petrol fiyat artışlarının arz yetersizliğinden değil, büyük oranda bu ambargolara bağlı olarak geliştiğini düşünüyoruz. Siyasi bir neden olduğunu düşünüyoruz. İnşallah bunun farkına varılır ve bu uygulamalardan vazgeçilir. Birçok ürünün ham maddesi petrol. Keza gaz fiyatları. Boru gazı dediğimiz gazlar uzun dönemli kontratlara bağlanmış durumda. Bunlar petrol fiyatlarına endeskli olarak değişiyor, artıyor veya eksiliyor. Bugün ham petrol fiyatları 65-66 dolarlık fiyatta, bunun aşağı yukarı 1 hafta sonra akaryakıt pompalarına yansıdığını görüyoruz. Ortalama 6 ay sonra da gaz fiyatlarını etkilediğini görüyoruz. 7-8 ay sonra da elektrik fiyatlarını etkiliyor. Niye etkiliyor derseniz, birçok ülkede gazdan elektrik üretiliyor. Saatlik çalışan bir elektrik borsası var. Gazla üreten firmalar değişen maliyetleri elektrik fiyatlarına yansıtıyorlar doğal olarak. Toptan elektrik fiyatlarında yedinci ayda bunu görüyoruz. Konutlarda ise 9 ay sonra fiyatlara yansıma görülüyor."
Bakan Dönmez, geçmişte petrol ve kurun arttığı dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın eşel mobil uygulamasına gittiğini de hatırlattı. Yüksek fiyat artışlarının vergi üzerinden yönetildiğini anlatan Dönmez, bunun bir rahatlama sağladığını söyledi.
Dönmez, hazinenin bir yerde kendi vergi gelirinden fedakarlık yapmış olduğunun altını çizerek, "Şu anda yılbaşı itibarıyla buna ihtiyaç kalmamıştı ama geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanımız 'ihtiyaç olursa tekrar gündeme gelir' dedi. Eşel mobil mekanizmasının olduğu dönemlerde farklı durumlar vardı, o kalktı biliyorsunuz. Artış veya azalış şu an pompaya olduğu gibi yansıyor" değerlendirmesinde bulundu.
TANAP VE TÜRK AKIMI
Türkiye'nin son dönemde Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Türk Akımı gibi enerji arz güvenliğini güçlendirecek yeni projelere imza attığını aktaran Dönmez, "TANAP'ta bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl iki liderin katılımıyla doğal gaz sevkiyatı başladı. İlk anlaşmaya göre, yıllar itibarıyla 2, 4, 6 milyar metreküp diye giden bir sevkiyat programı tasarlandı. Bu sene de sevkiyatlar devam edecek" ifadelerini kullandı.
Dönmez, güzergah ve kaynak çeşitliği açısından Türkiye'yi de son derece rahatlatan TANAP'ın doğrudan sisteme bağlandığını belirterek, projenin sistem dengesi ve dinamiği açısından önemli olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin bu yeni boru hatları ile beraber, bölgede bir enerji ve ticari merkezi haline geleceğini vurgulayan Dönmez, "Şu anda enerji borsasında da elektrik ürünleri ve doğal gaz ürünleri alınıp satılıyor. Avrupa'dan gelecek oyuncular burada doğal gaz ve elektriğini alıp satabilir, teknolojik altyapımız hazır" değerlendirmesinde bulundu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...