İzmir Bayındır'da Küçük Menderes Havası Tarım ve Orman Sektör Buluşması'nda konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, dünyada genel fiyatlama ile ilgili kriz olduğunu ifade ederek üreticinin de tüketicinin de bu konuda bedel ödediğini söyledi. Pakdemirli, çözüm için ise sözleşmeli üretime işaret etti.
Çiftçinin ana girdilerinden yemden gübre ve tarımsal ham maddeye kadar birçok fiyatta artış yaşandığını anımsatan Pakdemirli, “Buradaki ana sıkıntı şu; pandemi ile ilgili endişeler fiyatları artırıyor. Bunlar da bizim tarımsal girdilerimizin fiyatlarını artırıyor” dedi.
“Gübrenin ana hammaddesi doğalgaz. Doğalgazın fiyatı arttıkça ister istemez gübrenin fiyatı da artıyor” diyen Pakdemirli, “Ancak artışlar olması gerekenin çok üstünde ama endişeler henüz dünyadan çekilmemiş olmasının vermiş olduğu bir genel fiyatlama yapısı ile alakalı genel bir kriz var” diye konuştu.
Pakdemirli ayrıca, küresel belirsizlik, ihracat yapılan ülkelerdeki iklim kaynaklı üretim azalışı, girdi maliyetlerinin de stok endişeleri ile birleşince maliyet konusunda artış olduğunu kaydetti.
Gıda fiyatlarındaki artış için çözüm çalışmalarının Gıda Komitesi ve Ekonomik Koordinasyon Kurulu aracılığıyla yürütüldüğünü söyleyen Pakdemirli’nin “Bugün itibariyle konulan, konuşulan ve yapılan teşhislerin hepsinde doğruluk payı vardır ama bazıları biraz yüzeysel” demesi dikkat çekti. Pakdemirli, “Artık bizim yapısal bir şey yapmamız lazım. Yeni bir sayfa üzerinden bu işi götürmemiz lazım” diye konuştu.
‘GIDA FİYATLARI G20’NİN DE BÜYÜK SORUNU’
Pakdemirli Türkiye’deki çiftçilerin “En çok alın terini ben döküyorum, ancak hak ettiğim kadar alamıyorum” dediğini; tüketicinin de “Üreticideki fiyatla bana geldiği fiyat arasında büyük fark var” dediğini anımsattı.
“Bu mesele sadece Türkiye'nin meselesi değil. Geçen hafta G20 toplantıları için İtalya'ya gittim ve inanın bütün G20 ülkelerinin ana meselelerinden bir tanesi bu” diyen Pakdemirli,
“Tohumdan çatala kadar olan zincirdeki meseleyi çözmek, aradaki seviyeleri daha iyi noktaya getirebilmek. Çiftçimiz haklı olarak ‘En çok alın terini ben döküyorum. Ben yeterince kazanamıyorum' diyor. Aradakilere sorsanız belki onlar da benzer şeyler söyler ama en nihayetinde burada bir bedel ödeniyor. Bana sorarsanız tüketici tarafından da bir bedel ödeniyor, üretici tarafından da ödeniyor” diye konuştu.
“Biz birkaç yüzyıllık metotlarla buradaki zinciri kurmaya çalışıyoruz” diyen Pakdemirli’nin çözüm önerisi ise sözleşmeli tarım oldu. Pakdemirli, sözleşmeli tarımın uzun vadede enflasyonun düşmesinde etkili olacağını ileri sürdü.
Türkiye’de sebze-meyve tacirleri borçlandırma usulü ile üreticileri bir sözleşmeli üretim içerisine aldığını ancak bu işin tek taraflı bir dikte ve tek taraflı bir dayatma ile yürüdüğüne dikkat çeken Pakdemirli, şöyle devam etti:
“Uzun zaman içerisinde enflasyonun düşmesine faydası olacak sözleşmeli üretimi, mutlaka bu işin içerisine dahil etmemiz lazım. Hemen bir günde tüm sistem değişecek diye bir şey yok ama gönüllülük esası ile çalışacak bir meseledir. Çiftçimiz eğer razı olursa o şartlara baştan girecek ama aynı zamanda finansman da sağlayacak. Gübresini alacak, tohumunu alacak, ilacını alacak ve bir şekilde yoluna devam edecek. Hasat günü satacağı ürününü fiyatını baştan bilecek.”
Çiftçi birçok ürünü zaman zaman maliyetine bile satamadığı için depoda çürümeye terk etmek zorunda kalıyor. Hal böyleyken Pakdemirli’nin şu açıklamaları dikkat çekti:
“Son 3 senede, Türkiye tarımsal üretimde büyüyor ve büyümeye de devam ediyor. Allah'a şükürler olsun bugün itibariyle piyasada çiftçimizin ‘Biz zarar ediyoruz' dediği bir ürün yoktur. Besicilik ve yetiştiricilerimizin zaman zaman maliyetlerin altına düştüğü dönemler olabiliyor ama bunlarla ilgili tedbirleri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz.”
“İster istemez bakanlık ile çiftçi arasında zaman zaman mesafe hissedilebiliyor” diyen Bakan Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz de dedik ki, ‘Sizin bir derdiniz varsa bizim de derdimiz var. Siz gece uyumuyorsanız biz de gece uyumuyoruz.' Bugün itibariyle ‘Türkiye en iyi günlerini yaşıyor' diyemeyiz. Hepimizin ağzında maskeler var. Zor bir dönemde birlikte icra ediyoruz. ‘Pandemi ha bugün gidecek, ha yarın gidecek' derken, pandemi henüz ne ülkemizi ne de dünyayı terk etmiş değil. Belli bir süre buna alışmak ve bununla yaşamak durumundayız.” (İHA)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...