Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu an Türkiye'de kriz dönemi olmadığını belirterek, "Toplu çözüm paketi gerektirecek bir durum da yok. Türkiye'de piyasaların hareketli olduğu bir dönem yaşadık. Hem uluslararası şartlar, hem de Merkez Bankamızın attığı adımlardan sonra bu dalgalanmanın boyutu düşmüş durumda" dedi.
Babacan, NTV ve CNBC-e ortak yayınında soruları yanıtladı.
Bu hafta perşembe gününden itibaren Avustralya'da düzenlenecek G20 toplantılarına katılacağını belirten Babacan, G20'nin gelecek dönemki başkanlığını Türkiye'nin yapacağını hatırlattı.
Fed'in yeni politikasından sonra cari açığı bulunan gelişmekte olan ülkelerde ciddi piyasa hareketleri yaşandığını, borsaların düştüğünü, faizlerin yükseldiğini hatırlatan Babacan, bunu yeniden fiyatlandırma süreci olarak gördüklerini kaydetti. Babacan, "Gelişmiş ülkelere göre gelişmekte olan ülkeler hala çok daha yüksek büyüme oranlarını ispatlayacak: gelişmiş ülkelerde yine öyle çok büyük getiriler olmayacak" dedi.
Her ülkenin öncelikle kendi ulusal çıkarlarına, kendi ekonomilerine baktığını ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
"Fed'in açıkladığı raporlara dikkat ederseniz, 'gelişmekte olan ülkeler zamanında tedbir almadı, bu nedenle bizim attığımız adımlar o ülkelerde çalkantılara neden oldu' deniliyor. 'Acaba istikrarsızlık döner dolaşır bize mi dokunur mu' diye bakıyorlar. Yine kendilerini merkeze koydukları bir bakış açıları var. Açıkçası bu çok doğru değil. Dünyanın en büyük ekonomisinin, para birimi tüm dünyada rezerv olarak kullanılan bir ekonominin para politikalarını uygularken başkalarını da dikkate alması lazım. Yine de olup bitene bakıyorlar, herkesi de dinliyorlar."
Türkiye olarak olası senaryolara hazırlandıklarını, dolayısıyla dünya ekonomisindeki gelişmelerin kendileri için sürpriz olmadığını ifade eden Babacan, önemli olanın iç ve dış tüm gelişmelere karşın Türkiye ekonomisi üzerinde kalıcı bir hasarın oluşmaması olduğunu söyledi.
Fed'in tahvil alımlarını azaltma sürecinin gelecek dönemde hızlanıp yavaşlayabileceğini ifade eden Babacan, ne olursa olsun her senaryoya hazır olmak gerektiğini belirtti. Babacan, Türkiye'nin elinde enstrümanların bulunduğunu, başta Merkez Bankası olmak üzere ilgili kurumların şartların gerektirdiği adımları atacağını kaydetti.
Paket beklentisi
Babacan, paketlerin kriz dönemiyle beraber anılan yaklaşımların olduğunu belirterek, "Çok şükür şu anda Türkiye'de kriz dönemi yok. Toplu çözüm paketi gerektirecek bir durum da yok. Türkiye'de piyasaların hareketli olduğu bir dönem yaşadık. Hem uluslararası şartlar, hem de Merkez Bankamızın attığı adımlardan sonra bu dalgalanmanın boyutu düşmüş durumda" dedi.
Reel sektör ve finans sektörü için atılması gereken adımlar olduğuna işaret eden Babacan, iki tarafla da yoğun temas içerisinde olduklarını, 2 hafta sonra Türkiye'de 50 farklı sektörün temsilcisiyle bir araya geleceklerini bildirdi. Merkez Bankasının uygulamakta olduğu koridor uygulamasının kısa vadeli sermayenin Türkiye'ye çok yüksek miktarda gelmesini önlediğini, bu politikanın çok isabetli olduğunu ifade eden Babacan, bu sayede Gezi olayları, Fed'in kararları ve 17 Aralık sonrası gelişmelerin Türkiye'den çok sermaye çıkışına yol açmadığını, çünkü kısa vadeli sermayenin çok olmadığını söyledi.
Merkez Bankasının son kararından sonra döviz piyasasında yabancıların hareketinin bayağı yoğunlaştığını belirten Babacan, "27 Ocak'tan, 13 Şubat akşamına kadarki dönemde Türkiye'ye 3 milyar 900 milyon dolarlık yabancıların döviz girişi oldu. Kurdaki sakinliği de bu döviz girişiyle alakalı olarak görüyorum. Önemli olan o ülkenin, devletin hazinesinin borcunu ödeme kapasitesidir. Bu konuda Türkiye'nin durumu çok çok sağlam" diye konuştu.
Merkez Bankası geç kaldı eleştirisi
Merkez Bankasının para politikası konusundaki son hamlesinde geç kalındığı eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Babacan, eleştirileri haklı bulmadığını söyledi. Merkez Bankasının son olağan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sırasındaki şartlar ile söz konusu toplantıdan birkaç gün sonraki şartların farklı olduğunu dile getiren Babacan, "Olağan PPK toplantısından 2-3 gün sonra Arjantin ve Rusya başta olmak üzere pek çok ülkede ciddi bir volatilite yaşandı; küresel şartlar değişti ve küresel şartların Türkiye içinde yansıması oldu" dedi.
Babacan, Merkez Bankasının küresel ve ülke içindeki gelişmeleri bir hafta içinde gözlemleyip gereken adımları attığını dile getirdi.
İş gücü piyasamızdaki temel dinamikler gayet olumlu
Geçen yılın kasım ayında yüzde 9,9 olarak gerçekleşen işsizlik rakamlarına ilişkin değerlendirmesi de sorulan Babacan, 2013'ün Haziran-Ekim döneminde işsizlikte artış trendi varken, daha sonraki iki ayda bu artış trendinin kırıldığını ifade etti.
İşsizlik oranlarının ekonomik aktivitenin yanı sıra işgücüne katılım oranları ile ilgili bir konu olduğunu anlatan Babacan, "İşsizlik, bu yılın büyümesiyle çok ilintili olacak. Bu yıl için yüzde 9,5'lik işsizlik beklentisi yüzde 4'lük bir büyüme ile uyumlu. Daha düşük bir büyüme gerçekleşirse işsizlik de bir miktar yukarı gidebilir ama işgücü piyasamızdaki temel dinamikler gayet olumlu seyrediyor" diye konuştu.
Bu yılın ekonomik büyüme görünümüne ilişkin görüşlerini de paylaşan Babacan, ihracat ve iç tüketimin bu yılın büyüme performansına etki edeceğini dile getirdi.
Son iki aydır yaşananların iç tüketim üzerinde olumsuz etki yaratıp yaratmayacağını söylemek için henüz erken olduğunu belirten Babacan, mart sonuna kadar beklenmesi gerektiğini kaydetti.
"Şu an resmi bir revizyon yapmak için erken" değerlendirmesinde bulunan Babacan, revizyon için ellerinde yeterli veri olmadığını bildirdi. Babacan, AB'ye ihracatın artmasının büyümeyi olumlu etkileyeceğine dikkati çekti.
Altın hariç cari açıkta iyileşme sürüyor
Son cari açık rakamlarının beklentilerin üzerinde geldiğinin hatırlatılarak, "Cari açık konusunda gelinen durum nedir?" sorusu üzerine Babacan, beklentiden 6 milyar dolarlık bir sapma yaşandığını ifade etti.
Söz konusu sapmanın 3 milyar dolarının altın ticaretinden kaynaklandığını kaydeden Babacan, "Altın hariç cari açık uzunca bir süredir iyileşiyor. Bu iyileşmenin hızı biraz yavaşladı ama o kadar. Tekrar bir kötüleşme trendi başlamadı" dedi.
Cari dengede orta vadeli trendlere bakmanın önemine işaret eden Babacan, anılan trendlerin gelişimini olumlu gördüklerini bildirdi.
Makul bir büyüme ve sürdürülebilir cari açığın hedeflendiğini anlatan Babacan, sürdürülebilir cari açık konusunda özel sektörün dış borcunun milli gelire oranla artmamasının önemli olduğunun altını çizdi.
Türkiye için yüzde 4-5 civarında bir cari açık oranının sürdürülebilir göründüğünü belirten Babacan, "Fakat ilelebet bununla gidemeyiz. Yapısal reformlarla cari açık oranını çok daha makul seviyelere indirmemiz gerekiyor" görüşünü dile getirdi. Yüzde 6-7 gibi cari açık oranlarının Türkiye için hoş olmadığına dikkati çeken Babacan, yapısal reformların sürmesi gerektiğini ifade etti.
aa
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...