Başbakan Yardımcısı Babacan: Seçim döneminde açıklanan bazı popülist, içi boş vaatler üzücü!

TOBB'un 71. Genel Kurulu "1915-2015 Aynı Ruh Aynı Heyecan Bölgesel Yıldızdan Küresel Yıldıza" sloganıyla Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın katılımıyla gerçekleşti.

Genel Kurulda konuşan Babacan, Türkiye'nin kritik bir dönemde kritik bir coğrafyada kendi alnının teriyle ekonomisini ilerleten demokrasisini güçlendiren bir ülke olduğunu belirterek, dünya konjonktürünün kritik olduğunu, bugün itibariyle gelişmiş bir çok ülkede büyüme görülemediğini, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarının da düştüğünü bildirdi.

Babacan, Suriye'de iç savaş, Irak'ta son derece istikrarsız bir tablo olduğunu, Rusya ve Ukrayna ekonomilerinin daralacağını ifade ederek, hem Türkiye'nin içinde bulunduğu jeopolitik ortamın hem de dünya ekonomisinin Türkiye için şartları zorlaştırdığını kaydetti.
Türkiye ekonomisinin bütün bunlara rağmen büyümeye devam ettiğine dikkati çeken Babacan, büyümenin kompozisyonunun daha sıhhatli hale geldiğini vurguladı.

Babacan, özel sektörün lokomotif olduğu bir ekonomik kalkınmadan yana olduklarının altını çizerek, Türkiye'de ekonomik istikrarın mutlaka siyasi istikrara dayanması gerektiğini belirtti.

Türkiye'nin AB sürecinde siyasi alanda yaptığı reformların pek çok alanda tabloyu değiştirdiğine dikkati çeken Babacan, 2002 yılındaki Türkiye ile bugünkü Türkiye karşılaştırıldığında, demokrasisinin de, ekonomisinin de ilerlediğini ancak yapılanların yeterli olmadığını söyledi.

"Çok işler yaptık ama önümüzde daha uzun bir yapılacaklar listesi var" diyen Babacan, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde siyasi istikrarının korunması ve güçlendirilmesinin temel esas olduğunu söyledi.

Babacan, 1999-2002 arasındaki koalisyon döneminde ekonomik anlamda Türkiye'nin bir çok anlamda kayıplar yaşadığını dile getirerek, "Siyasi istikrar olmayınca, siyasette sağlam tek bir perspektif ortada olmayınca bir ülke kısa zamanda neler kaybedebiliyor, en canlı talimi böyle çok yakın zaman önce yaşamışız" ifadesini kullandı.

Önümüzdeki dönemde mutlaka istikrarı baz alan perspektif ile yola devam etmek gerektiğinin altını çizen Babacan, Türkiye'de ekonomi politikalarının çok iyi tasarlanması ve çok iyi uygulanması gerektiğini belirtti.

Babacan, 2017 yılı sonuna kadar Türkiye'nin makroekonomik hedeflerini detaylı bir şekilde ortaya koyduklarına işaret ederek, "Açıkladığımız Orta Vadeli Program çok geniş bir alanda Türkiye'ye hedefler sunuyor. Burada mali disiplinin aynen devam edeceğini görüyorsunuz. Bu yıla baktığımızda enflasyon inşallah geçen yıldan daha düşük olacak, cari açık geçen yıldan daha düşük olacak ve Türkiye'nin büyümesi geçen yıldan daha yüksek olacak. Ana hedeflere baktığımızda 2015 yılı genel anlamda 2014 yılına göre daha iyi bir yıl olacak" diye konuştu.

-"Bizim çalışma metodumuzu G20 masasına da taşıdık"

Çok detaylı yapısal reform programı açıkladıklarını vurgulayan Babacan, dönüşüm programlarının altında çok detaylı eylem planları ve bunların ne zaman tamamlanacağının bilgisinin yer aldığını belirtti.

Babacan, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığını yürüttüğünü, G20 ülkelerinin hepsinden de bu reform programlarına benzer çalışmalar istediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Önceki günlerde yapılan G20 toplantısında da ülkelerin reform tarihlerinin belli bir takvim çizelgesine işlenmesini ve bu takibin de şeffaf bir şekilde yapılması konusunda 20 ülkeyi de ikna ettik, çok şükür. Önce biraz tereddüt edenler oldu ama sonunda hep beraber aynı noktaya geldik ve bizim çalışma metodumuzu bir bakıma G20 masasına da taşımış olduk. İlk defa G20 ülkeleri birbirlerine karşı da reform taahhüdüne girmiş oldular."
Yargı ve eğitimin yapısal reformlar içerisinde yer almadığını ancak üzerinde çalıştıklarını belirten Babacan, Yargı Reformu Stratejisi'nin açıklandığını, eğitimde çok geniş bir hazırlıklarının olduğunu ifade etti.

Babacan, başta öğretmen stratejisi olmak üzere dışarıya açık ama Türkiye'nin kendi değerleri ile sapasağlam bir zemine oturmuş eğitim sistemi için çalıştıklarının altını çizerek, eğitimin her kademesi ile ilgili çalışma yürüttüklerini bildirdi.

-"Matematiğin, aritmetiğin ve istatistik bilgisinin temeline aykırı bir yaklaşım"

Türkiye'deki ekonomik tabloya bakıldığında son 12-13 yılın önemli başarılara imza atılan bir dönem olduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin OECD ülkeleri içerisinde gelir dağılımını en hızlı düzelten ülke olarak ilan edildiğini belirtti.

Babacan, bu dönemde Türkiye'de yoksulluğun azaldığını dile getirerek, "Yoksulluk iki türlü ölçülüyor, biri mutlak diğeri göreli yoksulluk. Özellikle seçim döneminde olduğumuz için bu konunun biraz da fazla istismarı yapılıyor. O yüzden teknik olarak açıklamakta fayda görüyorum" ifadesini kullandı.

Mutlak yoksulluk açısından bakıldığında Türkiye'de günlük 1 doların altında yaşayan nüfusun kalmadığını, ancak 4,3 doların altında yaşayanların sayısının da yüzde 2'ye düştüğünü belirten Babacan, mutlak yoksulluk göstergelerine bakıldığında kayda değer bir ilerleme olduğunu söyledi.

Babacan, göreli yoksulluk tanımına göre de, bugün kişi başına milli geliri 50 bin dolar olan ülkede dahi göreli yoksulluk bulunduğuna dikkati çekerek, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun verdiği bu rakamlar göreli yoksulluk rakamlarıdır. Zaten göreli yoksulluğu verip de yoksulluğu sıfırlamadan bahsetmek de matematiğin, aritmetiğin ve istatistik bilgisinin temeline aykırı bir yaklaşımdır. Burada bizim temel amacımız mutlak yoksulluk ile mücadele idi, hamdolsun o mutlak yoksullukla mücadelede de iyi sonuçlar aldık" diye konuştu.
Ali Babacan, Türkiye'de iş gücü piyasasında enteresan bir dönemden geçildiğini, büyümenin yüzde 2,9 olduğu bir dönemde çalışan sayısının yüzde 5,5 arttığını belirterek, bunun geleceğe olan güven ve iş dünyasının başarısı anlamına geldiğini ifade etti.

İstihdam konusunda dinamiklere bakıldığında önemli bir sorun görmediklerinin altını çizen Babacan, bu tabloya gerçekçi ve bir bütünlük içerisinde bakılması gerektiğini vurguladı.

-Asgari ücret, emekli maaş konusu artık açık artırmaya bindi"

Babacan, seçime 12,5 yıllık iktidarın yaptığı bir başarı tablosuyla girdiklerinin altını çizerek, "'Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır' diyebiliyoruz" ifadesini kullandı.

Seçime girerken en önemli farklarının bu olduğunu dile getiren Babacan, şunları kaydetti:

"Yaptıklarımız, başarı tablomuz ve ileriye doğru perspektiflerimiz ve sözlerimiz var. Bunun değerlendirmesinin farklı olacağını düşünüyorum. CHP bir süredir iktidar değil ama CHP zihniyetinin iktidarda olduğu dönemler çok oldu Türkiye'de. O zihniyetin bakış açısının iş dünyası üzerindeki olumsuz etkilerini anlattım. Dolayısıyla seçim beyannamelerini inceleyin bakın, bizim dışımızda siyasi partilerin seçim beyannamelerinde yapılanlarla ilgili en ufak bir şey göremeyeceksiniz. Çünkü üzülerek de söylüyorum bunu, Türkiye'nin zor, istikrarsızlık dönemlerinde kayda değer, 'Biz şunu yaptık' denecek bir başarıyı maalesef göremedik. Dolayısıyla bu istikrar ortamının kıymetini çok iyi bilmek gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bu perspektifte bakmak gerekiyor."

Babacan, bu güne kadar 13 bütçe yaptıklarının altını çizerek, bütçenin yapılmasının zor olduğunu, her bir projenin, her bir yeni açıklamanın ayrı bir kaynak arayışını getirdiğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesinin son 40-50 yıldır görülmemiş iyi bir noktaya geldiğini vurgulayan Babacan, "Seçim döneminde açıklanan popülist bazı içi boş vaatlere baktığımızda gerçekten çok üzücü, 12-13 yıl sonra Türkiye'de muhalefet keşke bu noktaya gelmeseydi" dedi.

Bu söylemlerin geniş kitleler oluşturan emekli ve asgari ücretlilerin gözlerini boyamak için yapıldığını ifade eden Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Asgari ücret konusu, emekli maaş konusu artık açık artırmaya binmiş durumda. İnanın bunların hepsi gerçeklikten uzak rakamlar, hiçbirinin Türkiye ekonomisinin gerçekleri ile alakası yok. Mecliste grubu olan diğer muhalefet partisinin yarın seçim beyannamesini dinleyeceğiz. İnşallah orada böyle tamamen popülizme kayan bir söylem yoktur. İleri demokrasilerde muhalefet partilerinin sorumluluğu en az iktidar partisinin kadar vardır. İleri demokrasilerde bakıyorsunuz mutlaka gölge kabineler kuruluyor, o gölge kabinedeki bakanların her bir açıklamasına iktidardaki partinin açıklaması kadar önem veriliyor, takip ediliyor. Keşke 12-13 yıl sonra bizim demokrasimizde muhalefetimizde de böyle popülizm olmasaydı da daha gerçekçi projelerle seçime girselerdi. O zaman ileri demokrasi olabilme umudumuz daha artardı. Ama bugünkü tablo bize hala bunu göstermiyor. Muhalefet sadece olanı eleştirme değil, mevcuda gerçekçi, herkesin güvenebildiği bir alternatif olabilme çabası da olmalı."




(AA)