Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanan ‘bedava kömür’ raporu, Türkiye Kömür İşletmeleri’ni üzecek. Hazine müfettişleri, yoksul ailelere bedelsiz kömür dağıtımından sadece 2008 yılında 19.4 milyon TL zarar edildiğini tespit etti. Sorumlular hakkında soruşturma istendi.
Hazine Müsteşarlığı’na bağlı Hazine Kontrolörleri Kurulu’nun hazırladığı rapor, bedava kömür dağıtımında yaşanan tartışmaları yeniden alevlendirecek türden. Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) kendi kaynaklarından kömür dağıtmak yerine özel firmalardan kömür alarak en iyimser hesaplamalarla 19 milyon 462 bin TL, kamuyu zarara soktuğu belirlendi. Rapor, suç duyurusunda bulunulmak amacıyla 10 Haziran’da Hazine Müsteşarlık makamına sunuldu, bir örneği de Başbakanlığa gönderildi.
Hazine Müsteşarlığı’nın 9 Şubat 2009 tarihli onayıyla yoksul ailelere kömür dağıtımında oluşan görev zararı inceleme altına alındı. Hazine Başkontrolörü Aykut Erdoğdu imzasını taşıyan 72 sayfalık raporda, 2008’de 2 milyon 57 bin 146 yoksul aileye 1 milyon 627 bin 619 ton kömür dağıtıldığı, TKİ’nin bu amaçla özel firmalardan da 853 bin 126 ton kömür aldığı belirtildi.
ZARAR MUHTEMELEN ÇOK YÜKSEK
Raporda yapılan incelemeler sonucu şöyle denildi:
“TKİ kendi kaynaklarından kömür dağıtmak yerine özel firmalardan kömür alarak en iyimser hesaplamalarla 19 milyon 462 bin TL kamuyu zarara soktuğu anlaşılmıştır. Bu kamu zararı sadece 2008 yılı içerisinde gerçekleştirilen kömür alım ihalelerinden kaynaklanmakta olup, bu kapsamda 2003-2008 yılları arasında gerçekleştirilen toplam 1 milyar 475 milyon 310 bin TL tutarlı tutarlı kömür ve nakliye alımlarının tamamı dolayısıyla oluşması muhtemel zararlar bu kapsamda yer almamaktadır. TKİ’nin aynı işlemleri 2003 yılından beri gerçekleştirmiş olduğu düşünüldüğünde bu zararın tutarının çok yüksek olması muhtemeldir.”
FATURAYI HAZİNE ÖDEYEMEZ
Hazine, oluşan görev zararını neden ödemeyeceğini ise ayrıntılı olarak yaptığı tespitlerle şu şekilde açıkladı:
- KİK’in (Kamu İhale Kurulu) 19. maddesine göre açık ihale ile alınması gereken kömürlerin, kanunda öngörülen istisna halleri oluşmadığı halde pazarlık usulü ihale ile alınması sebebi ile 2008 yılı içerisinde çeşitli firmalara ödenmiş görünen 17 milyon 748 bin 996 TL, görev zararı kapsamında kuruma (TKİ) ödenmemelidir.
- Açık ihale ile alınması gereken nakliye hizmetlerinin Hazine Müsteşarlığı tarafından transfer kaleminden finanse edildiği, bu sebeple aynı Kanun’un 3. maddesinde belirtilen istisnalar içerisinde olmamasına rağmen bu istisna kapsamında KİK hükümlerinden istisna edilerek alınması dolayısıyla 2008 yılı içerisinde bu alımlar için nakliye firmalarına ödenen 43 milyon 720 bin 739 TL görev zararı kapsamında kuruma ödenmemelidir.
- 2008 yılı içerisinde TKİ’nin fakir ailelere verdiği bedelsiz kömür karşılığı olarak, Hazine Müsteşarlığı’ndan talep edilen 433 milyon 283 bin 701 TL görev zararından, mükerrer hesaplamalar düşüldükten sonra toplam 329 milyon 655 bin 669 TL tutarın 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 2, 3, 5, 8, 9, 11, 19, 21 ve 22’nci maddelerine aykırı olarak gerçekleştirilen ihaleler sonucunda firmalara ödenen tutarlara ilişkin olduğu için bu tutar kuruma ödenmemelidir.
KAYBEDEN KAMU KAZANAN FİRMALAR
Raporda, “İhaleye giren özel sektör firmalarının başta işçilik olmak üzere üretim maliyetlerinin, bir kamu kurumu olan TKİ’nin maliyetlerinin çok altında olmasının rasyonel bir beklenti olduğu, bu durum dolayısıyla; TKİ’ye böylesine yükseltilmiş fiyatlarla kömür satışları sırasında aşırı kâr eden bu firmaların gerçekleştirilen işlemlerden haberdar olmadıklarını ve bu işlemler dolayısıyla masum olduklarını düşünmek mümkün değildir. Gerçekleştirilen bu işlemler sonucunda kayıp eden kamu, kazanan özel firmalar olmuştur” denildi.
SUÇ DUYURUSU
Raporun bir örneğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmesinin uygun olacağı da belirtilen raporda, TKİ yöneticileri için de şu tasarruf istendi: “İşlemleri gerçekleştiren TKİ yetkililerinin raporumuzun işleme konulmasının ardından başlayacak hukuki süreçte karar vericilere tarafsız bilgi ve değerlendirmeler sunmalarının makul bir beklenti olmadığı, bu sebeple bu kişilerin görevi başında kalmalarında soruşturmaların selameti ve delillerin güvenliği açısından sakınca olup olmadığının yetkili makamlarca takdir edilmesinin uygun olacağı sonuç ve kanısına varılmıştır.”
Ali Ekber ERTÜRK / Akşam