Cihan Ünal: İlkokul Mezununa Bu Oyunu Sunamayız  

Yılbaşının ilk haftasından bu yana yaklaşık 130 kez sahnelenen 'Altı Haftada Altı Dans Dersi' adlı tiyatro oyunu, kapalı gişe oynamaya devam ediyor. Gay bir dans öğretmenini oynayan Cihan Ünal ile yalnızlığını dansla doldurmak isteyen Nevra Serezli'nin performansı ayakta alkışlanıyor. ABD'li yazar Richard Alfieri'nin yazdığı oyunu, İngiltere'de izleyen Ünal, ilk etapta başrolde kendisini düşünmemiş. Teklif ettiği oyuncuların rolü kabul etmemesi üzerine, çareyi sahneye çıkmakta bulmuş. Bir eşcinseli canlandırmakta tereddüt etmediğini söyleyen Ünal'la oyunu ve oyunculuğunu konuştuk.

ERKEK OYUNCU BULAMADIK
* Bu oyunu yönetemen olarak sahneye koymaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Bu oyunu, iki sene önce Londra'da izlemiştim. Başrolde, Billy Zane ile Claire Bloom oynuyordu. Oyunun bizde de çok güzel olacağını düşündüm. Sahneye koymak istedim ve hemen Gencay Gürün'le konuştum. Kadın oyuncu olarak aklıma sadece Nevra Serezli geldi. 6 yıldır sahnelerden uzak olmasına rağmen, oyunun metnini beğendi ve teklifimizi kabul etti. Ama erkek oyuncu bulmakta zorluk yaşadık.

* En baştan itibaren, başrol için kendinizi düşünmediniz mi?
Hayır. Çünkü hem oyunu sahneye koymak, hem de oynamak zor olurdu. Teklif ettiğimiz oyuncuların bazıları, dizileri ve sinema filmlerinden dolayı kabul edemedi. Biz, 1.5 ay başrole oyuncu bulamadık. Bu çok acıklı bir durum. Tiyatroda para yok. Bu yüzden tiyatrocuların ne yazık ki önceliği dizi ya da sinema... Bir gün ne yapacağız diye düşünürken, Nevra başrolde benim oynayabileceğimi söyledi. Başka çare olmayınca deneyeceğimi söyledim.

ZORLANMAM
* Gay bir dans öğretmenini canlandırmak sizde tereddüt yarattı mı?
Bazen televizyonda denk geliyorum. Bir oyuncuya, bir eşcinseli oynar mısınız diye soruyorlar. "Bana yakışmaz, bize ters" diye cevaplıyorlar. O zaman kimseyi oynamamaları lazım. Oyuncu olarak, sana verilecek 'kişiliği giyip' sahne üzerinde selamını vermek korkulacak birşey değil. Ben padişah 4. Murat oynadım. Hayatıma, 4. Murat olarak devam etmiyorum. Bu gay rolü de beni zorlamadı.

* Çok gözlem yaptınız mı?
Bıçak sırtı bir rol bu. Abartılı oynamak istemedim. Hem eşcinsel, hem erkeksi tavırları olan birini canlandırmak istedim. Hem belli etmemeye çalışan hem de açık açık söyleyebilen kişiler var. Bunların karışımını yapmak istedim.

* Swing, tango, vals, foxtrot, ça ça ve çağdaş dans gösterileri sunuyorsunuz. Nasıl hazırlandınız rolünüze?
İki ay boyunca, her sabah dans ettik. Mikel Vidi ile birlikte vücudu dans edecek hale getirdik. Çok özenli çalıştık.

* 2009'un ilk haftasından bu yana oyunu sahneliyorsunuz. Turneleri de sayarsak bu zamana dek kaç temsil oldu?
Zannediyorum 125'i geçtik. Hiç ara vermedik. Ayın üçte ikisi oyunda geçiyor. 13 Aralık'a kadar, her perşembe-cuma-cumartesi-pazar 'Profilo Kültür Merkezi'nde oyunu oynamaya devam edeceğiz. Zaten kapalı gişe oynuyoruz. Bu arada turnelerimiz de sürüyor.

YAPTIĞIM İŞ KALİTELİ OLMALI
* Bu yoğun tempo nedeniyle sağlık sorunlarıyla karşılaştınız mı?
Evet. Yazın menüsküs oldum. Sağ omzumda yıllar önce geçirdiğim bir at kazası sebebiyle bir yırtık meydana gelmişti. O daha da ağrılı hale geldi. Temmuz sonunda hem omzumdan hem dizimden ameliyat oldum. Tempom cidden çok yoğun. Pazar günü oyundan sonra her hafta Kıbrıs'a gidiyorum. Kıbrıs'ta 'Yakın Doğu Üniversitesi'nde iki gün ders veriyorum. Perşembe günü gelip tekrar oyun oynuyorum.

* Akademisyenliğinizi de devam ettiriyorsunuz...
Evet... Ben 40 yıldır hocalık yapıyorum. 'Ankara Devlet Konservatuvarı'nda başladım. Sonra 'Mimar Sinan Üniversitesi'nde devam ettim. Sonra Ankara'ya geri döndüm. Ankara'da 'Hacettepe Üniversitesi'nde Konservatuvar Bölüm Başkanlığı yaptım. 2006'dan bu yana da 'Yakın Doğu Üniversitesi'nde ve 'Kadir Has Üniversitesi'nde ders veriyorum.

* 45 yıldır sahnelerdesiniz. Oyunculuğunuz, seyirciyle ilişkiniz ve kariyeriniz için ne düşünüyorsunuz?
45 yıldır alkışlarla besleniyorum... Seyirci açısından gerçek bir doygunluğa ulaştım. Gereken saygıyı, sevgiyi gördüm. Benim için en büyük gıda seyircimin alkışları. Ben bir işle meşgulken başka şeylerle uğraşamıyorum, o işe veriyorum kendimi. Yoğun konsantrasyon yaşıyorum. Çok detaycıyım, seçiciyim.Yaşamımın da kaliteli olmasını istiyorum, yaptığım işin de. Biraz mükemmelletçiyim galiba. Hatta sağlığımı etkileyecek kadar. Bu, insanı biraz zor kılıyor.



* Oyuncu illa eğitimli olmalı mı?
Her şeyden önce yetenek şart! İlk şart yetenektir. Eğitimle birleşince, donanımlı bir oyuncu olur. Oyuncu kendini geliştirmeli. Dil öğrenmeli. Gözlem yapmalı.

* Bir eğitmen olarak nasıl değerlendiyorsunuz Türkiye'de oyunculuk sektörünü?
Türkiye'de inanın çok iyi oyuncular var. Ama televizyon furyası olduğu için, onları sahnelerde göremiyoruz. Yönetmenlerimiz de fena değil. Çünkü temelde oyunculuk yaptıktan sonra yönetmenliğe geçen isimler çoğunlukta. Değerli yazarlarımız var ama onlara da maddi manevi gereken önem verilmiyor.

* Tiyatronun yeteri kadar ilgi gördüğüne inanıyor musunuz?
Atatürk'ün ölümünden sonra, devletin sanata, kültüre, eğitime karşı ilgisi her geçen gün azaldı. Hiçbir bakanı, milletvekilini bir tiyatro oyununda göremiyoruz. Sanat yetişmiş toplumun işidir. Tiyatroya bilinçli insanın gelmesi gerekli. İlkokul eğitimi almış insanlara bu oyunu sunamayız. Bir sanat eserini anlatamazsın. (Sabah)