Sabah Gazetesine düzenlenen TMSF operasyonundan sonra, Ahmet Ertürk'ten editoryal bağımsızlık garantisi aldıktan sonra görevine devam ettiği belirtilen Fatih Altaylı, yeni dönemin ilk köşe yazısında, Turgay Ciner'in TMSF elemanlarına yardımcı olunmasına dair talimat verdiğini yazdı. Altaylı öte yandan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'e de görevde kalmak için 3 şartı koştuğunu iddia etti:
Fatih Altaylı'nın köşe yazısı
Yayına devam
Sevgili okurlar, TMSF, SABAH ve atv'yi de içinde barındıran Merkez Yayın Holding'e ve bağlı şirketlerine el koydu.
Gerekçe hukuki.
Batık Etibank'ın ve o dönemde SABAH'ın da sahibi olan ve "hortumculuk" suçlamasıyla yargı önünde bulunan Dinç Bilgin, Turgay Ciner'in TMSF ile anlaşarak SABAH gazetesindeki Bilgin hisselerini almadan önce kendisiyle yapmış olduğu bir sözleşmeyi TMSF'ye sunarak "Ben mal kaçırmıştım" diyerek kendini ihbar etti.
Bu durum üzerine TMSF, haklı olarak bu hisseler üzerinde hak iddia etti. Ancak Turgay Ciner, Dinç Bilgin'le daha sonra yapmış olduğu bir başka sözleşmeyle, Bilgin'in SABAH-atv grubunda hissesi olmadığını belirterek duruma itiraz etti ve yargı yoluna başvurdu. Kararı yargının vermesini istedi.
TMSF, yargı sürecinin sonunu beklemeden, pazar günü öğleden sonra SABAH ve atv'nin de aralarında bulunduğu Merkez Grubu şirketlerine el koydu.
Bundan sonra Ciner ile TMSF arasında bir hukuk süreci var. Bu süreçte gönlümüzün istediği gibi Ciner haklı çıkarsa grup Ciner'e geri dönecek. TMSF haklı çıkarsa Turgay Ciner'in SABAH ve atv'deki ortaklığı sürecek, geri kalan bölüm ihale ile satılacak.
Tabii TMSF'nin haklı çıkması, aynı zamanda Dinç Bilgin'in mal kaçırdığının da kanıtı olacak ve Bilgin'in bu suçtan yargılanması gündeme gelecek.
Hukuki durum bu.
Gelelim bizim, yani gazetecilerin durumuna.
Pazar günü yapılan "el koyma operasyonu" sırasında, Turgay Ciner'in de isteği doğrultusunda TMSF temsilcileri ile tam bir işbirliği içinde çalışıldı. Bütün belgeler, bilgisayar kayıtları kendilerine teslim edildi. Grubun geleceğe ilişkin planları aktarıldı.
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk beni arayarak, "SABAH'ın güçlü bir şekilde yoluna devam etmesini, hukuki süreç boyunca bir yara almamasını ve değerini korumasını istediklerini, bu nedenle benim ve arkadaşlarımın dün olduğu gibi yarın da özgürce gazetecilik yapmamızı ve gemiyi hedeflerine doğru yüzdürmemizi" istedi.
Ben de kendisine üç kısa şey söyledim:
"Birincisi geçmişin hortumcularının SABAH'a gelmelerini istemem.
İkincisi SABAH'ı batırmak isteyenlerin SABAH üzerinde oyun oynamalarına izin verilirse burada olmam.
Üçüncüsü medyadaki rakibimizi geçme yolundaki çabalarımız sürmeli. Ben ve arkadaşlarım iddiasız bir gazete yapamayız.
Bunun için editoryal bağımsızlık şarttır."
Ahmet Ertürk, bu konularda hiçbir sıkıntı yaşanmayacağının garantisini verdi.
SABAH'ı ve atv'yi batmaktan kurtarıp, bugün Türkiye'nin en iddialı, en etkili gazetesi haline getiren arkadaşlarımla beraber SABAH'ı sizin bildiğiniz, tanıdığınız anlayışla yayınlamaya devam edeceğiz.
Hisselerimizin, yargı süreci tamamlanıncaya kadar kimde olduğunun bizim için önemi yok.
Çünkü geçmişte çalıştığım patronlara da hep söylediğim gibi gazetelerin ve televizyonların asıl sahibi onların okurları ve izleyicileridir. Biz 3 bine yakın "gazeteci" dün olduğumuz kadar bağımsız bir şekilde SABAH'ı sizler için hazırlayacağız.
Aynı kararlılık, aynı rekabet hissi Türk medyasında tekelcilik rüyası görenlerin hayallerini yıkacağız.
SABAH'a el konulmasını şampanya ile kutlayan rakiplerimiz "müsterih" olmasın.
Biz buradayız. Medyayı onlara bırakmayacağız.
Aynen dün olduğu gibi.
(Sabah)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...