Türkiye yaklaşık 6 aydır “gizli belge” savaşlarına sahne oluyor.
Devletin en gizli kalması gereken bilgileri, belgeleri, komutanların şahsi sağlık raporları bile internete düşüyor. Kuzey Irak’a yönelik kara harekatının tarihi bile Youtube’a düştü. Son belge sızması olayı ise Hava Kuvvetleri’nde yürütülen bir soruşturmayla ilgili. MİT’in “çok gizli”’ ibareli ve “hassas” uyarılı raporu Ergenekon Operasyonu kapsamında İşçi Partisi’nde ele geçirildi.
Belgeler yağmur gibi yağdı
Son derece gizli belgelerin nasıl sızdığı tartışması yapılırken Genelkurmay Başkanlığı; 2’si kurmay 20 subayın başını çektiği yapılanma haberiyle ilgili sert bir açıklama yaparak, “TSK’ya yöneltilen hukuk dışı saldırılara karşı Türk milletinin yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir” dedi. Bu beklentinin muhatabı ve tepkinin şekli net değil ama net olan bir şey var devletin güvenliğini bile tehlikeye sokacak kadar önemli bilgi ve belgeler yağmur olup yağıyor. Türkiye’de birtakım bilgi ve belgelerin çeşitli yerlere sızdırılması hep yaşandı. Fakat son 6 aydır özellikle de internet gizli belge ve kayıt kaynıyor.
En çarpıcı örnek ise şüphesiz Tuğgeneral Münir Erten’in ses kaydıydı. Türk ordusunun en hassas birimi sayılan Genelkurmay GES Komutanlığı’nın başındaki Erten’in konuşmaları kaydedilmişti. Beklide dünya tarihine geçecek bir konuydu. Çünkü Kuzey Irak’a yönelik kara operasyonunun tarihi operasyon başlamadan Youtube’dan ifşa edilmişti. Üstelik Paşa karargah ile ilgili son derece mahrem bilgileri ilan etmişti. Yapılan incelemede kayıtların telefon dinlemesi olmadığı resmen belgelendi.
Yani komutanlık içerisinde kayıt yapılıp internete yayılmıştı. Her birisi en az GES Komutanı’nın ses kaydı kadar önemli çok sayıda evrak ise Genelkurmay Karargahı’ndan çıktı yakın tarihte. Bugün hararetle tartıştığımız emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlükleri de internete düşmüştü. Yine aynı tarihlerde karargahın hazırladığı ve medyayı andıçladığı çalışması da dergilerde sayfa sayfa yayınlandı.
Zarflarla medyaya dağıtım yapılıyor
Hemen akabinden ise Genelkurmay’ın yargıyı ve medyayı yönlendirmek, TSK muhaliflerini yıpratmak amacıyla hazırladığı “Lahika” gazetelerde yer aldı. Daha bu sızmaların nasıl olduğu anlaşılamadan müstakbel Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ile Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün karargahtaki görüşmesi basın organlarında haber oldu. Üstelik de sızmanın içeriden olduğunu düşündürecek son derece çarpıcı ayrıntılarla.
Yine aynı günlerde Org. Başbuğ’un Kudüs’te Ağlama Duvarı önünde çekilmiş fotoğrafları basına sızdırıldı. Çok sıkı korunan Başbuğ’un hemen yanı başında birilerinin çekmesi muhtemel olan ve biraz da şahsi sayılan fotoğrafları zarflarla medyaya dağıtılmıştı. Bugünlerde sağlık durumu tekrar tartışma konusu olan Genelkurmay 2. Başkanı Org. Ergin Saygun’un son derece gizli kalması gereken sağlık raporları da internete düştü ki bu bilgilere ulaşabilecek insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Yine Dağlıca baskınına ait çok önemli rapor ve belgeler de medyada yer aldı.
Kafalardaki soru işaretleri
Ege Ordu Komutanlığı’nın çok önemli kozmik dosyaları da Ergenekon operasyonu kapsamında yapılan baskınlarda İşçi Partili bazı yöneticilerde çıkmıştı. Tartışmaları alevlendiren son olayda yani MİT’in Hava Kuvvetleri’nde ki yapılanmaya yönelik uyarı raporunun İşçi Partisi’nde çıkmasında yine sızdırma hadisesi dikkat çekiyor. Çünkü devletin istihbarat örgütü ordu içerisinde bir yapılanmayı tespit edip muhatabına bildiriyor. Raporda İşçi Partili bazı yöneticilerin bu yapılanmada aktif rol aldığı uyarısını da yaparak. Fakat karargaha teslim edilen bu rapor Ergenekon soruşturması sırasında İP’de çıkıyor. Genelkurmay da sert bir açıklamayla çıkan haberlere tepki gösterdi. Fakat asıl kafalarda ki soru işareti şu:
“Devletin en önemli kurumunda, en gizli kalması gereken bilgi ve belgeler nasıl oluyor da sızıyor? Medya mensuplarının bu belgelere kendi imkanlarıyla ulaşmasının mümkün olmadığı ortada olduğuna göre eleştirilmesi - tartışılması gereken konunun haber yapılması değil bilgilerin güvenliğinin neden sağlanamadığı ya da bu tip haberlerin neden hep ağustos öncesi patladığı, bilgilerin bazı emekli paşaların şahsi bilgisayarından çıktığı?”
BUGÜN