11 Nisan 2008
TEKİN KÜÇÜKALİ: Dünyada Kızılaylar ve Kızılhaçlar var. Bir de şimdi yeni kurulmuş olan İsraillilerin Kızılyıldızları var. Dünyadaki yardım kuruluşlarının hepsinin bir federasyonu bulunuyor, Kızılay-Kızılhaç Federasyonu. Genel merkezimiz Cenevre’de. Dünyada 186 üye bu çatının altında. Biz de bu üyelerden biriyiz. Aynı zamanda da federasyonun yönetim kurulu üyesiyiz. Ama itibarlı bir yönetim kurulu üyesiyiz. 2006 yılında Federasyonun genel kurulu yapıldı ve yapılan genel kurulda da 186 ülke arasında ilk üç olarak girdik. Fransa, Almanya gibi ülkeler yarışta bizim arkamızda kaldılar.
TURKTIME: Sıralama neye göre belirleniyor? Veriler nedir?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Sıralama, sizin yaptığınız faaliyetlerle ilgili bir sıralamadır. Eğer ülkenizde ve dünyada güzel faaliyetler yapıyorsanız görünürlüğünüz, tanınmışlığınız daha ön sıraya çıkıyor.
TURKTIME: Sizi uluslararası arenada ön sıraya çıkaran hizmetleriniz neler?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Yüzyılın felaketi oldu, Endenozya’daki tsunami, burada bir dünya rekoru kırdık. Dünyanın yazılı basınında en büyüklerden biri olan Newyork Times bizimle ilgili manşet atarak, “Türk Kızılayı’nı dünya parmakla gösteriyor” dedi. Çünkü daha dünyadaki kuruluşlar hangi projeyi uygulayacakları üzerine düşünürken biz 1453 konutu yaptık ve teslim ettik. Yaptığımız konutlar esasında villa. Açeh yönetimi “standartları çok yükselttiniz herkes bu konutlardan istiyor, bizim böyle bir evimiz yok, ne yapacağız” diye bize itiraz etti. Biz o kalitede evler yaptık ve bu evlerin tam giriş kısmına da ay yıldızlı bayrağımızı kazıyarak, betonun içine koyduk. 4 tane okul yaptık, en büyük okulun adına da Atatürk Lisesi adını verdik. Orada Osmanlı mezarlığı var. O mezarlığı yeniden yaptık. Müze kurdu, cami yaptık. Bunun yanında Srilanka’da 453 konut yaptık. Bunu da ormanın içerisine yaptık ve Dünya Çevre Örgütü’ne müracaat ettik, oradan ödül bekliyoruz. Bize Budistler müracaat ettiler, “kimse bizim tapınaklarımızı yapmıyor, siz yapar mısınız?” diye. Budistlere bir köyün içinde muhteşem bir tapınak yaptık, kendi cumhurbaşkanları geldi, merasimle açtık. Bu köyün adı da Midigama Türk Köyü. Orada nüfusun yüzde 13’ü Müslüman, geri kalan Budist. Tarihlerinde ilk kez Müslümanlarla Budistler yan yana gelip ayin yaptılar. Normalde Türkiye olarak Srilanka ile ilişkilerimiz çok zayıftır. Şimdi Yeni Delhi büyükelçisi diyor ki Srilankalılar uluslar arası oylamalarda önce kalkıp “biz Türkleri destekliyoruz” diye kart gösteriyorlar. Sebebini sorduğumuzda “dünyada ilk defa bizim yanımıza Kızılay geldi, onlar bize elini uzattı” diye cevap veriyorlar. Mesela Pakistan’a da dünyada ilk giden ekip biziz. Ve dünya orada da bizi parmakla gösterdi. 1 yıl boyunca 11 bin çadır kurduk, 100 bini aşkın insana baktık. Dünyada başka örgütler de vardı orada ama Pervez Müşerref bize şeref madalyası verdi. Bizim kurduğumuz hastanelerin yanında başka ülkelerin hastaneleri de vardı, hepsi söktü götürdü. Çünkü gitmedi Pakistanlılar onlara. Ama biz hala hastanemiz orada ve o kadar yıkıntının altından çıkan insanların parmağını bile kesmedik. Bir sürü kol bacak kestiler orada. Bunun gibi daha birçok insani işler yaptık.
“DEVLETİN İŞİNİ SAHİPLENMEYE MECBUR DEĞİLİZ!”
TURKTIME: Son döneme kadar hep Kızılay’daki ataletten bahsedilirdi. Kızılay neden hep ataletle anılır oldu? Ve şu an o izleri silebildiniz mi?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Kızılay çok büyük bir kuruluş. Görünenin çok büyük bir arkası var. onu derinlemesine görmek lazım. Kızılay, devlet gibi bir kuruluş. Biliyorsunuz, Osmanlı’nın yıkılışını kimi tarihçiler Kanuni ile başlatırlar. Çünkü çok büyümüştü Osmanlı. Eğer siz o büyüklüğü kavrayamazsanız, öyle yada böyle eksikleriniz olur. Bizim de o günlerde (99 depremi) eksiklerimiz oldu. Ama Türkiye de o büyüklükte bir yıkıntıyı beklemiyordu açıkçası. Hazırlıklı da değildi. Bir antrenmanı da yoktu. O da bizim için bir tecrübe oldu. O günün şartlarında da bir günah keçisi lazımdı Türkiye’ye. Yoksa rahmetli Ecevit bile “Ben 24 saat sonra duydum Yalova depremini” demişti. Demek ki devletin de burada bir eksiği vardı. Ama şöyle bir şey de var; Kızılay’ın böyle bir mecburiyeti yok. Mecbur değil devletin işini sahiplenmeye. Devletin bu işi yapacak kuruluşları var. Ama bu işle ilgili olarak kurulan kuruluşlar değil, günah keçisi olarak ilk akla gelen Kızılay oldu. Haklı olarak insanımızın da belleğinde bu var. “Ben çocukluğumda kumbaramla Kızılay’a para taşıdımsa şimdi neredesin?” deme hakkı var. Kızılay hepimizin bir uzvu. Tabii ki uzvumuzdan bir yerler kesilince hepimiz biraz inciniyoruz ve feveran ediyoruz. O dönemlerde de vatandaş böyle yaptı. Ama biz şimdi o uzvu tedavi ettik. Tedbirlerimizi aldık. Ama aldığımız tedbirler yetmez. Çünkü Kızılay’ın hak ettiği yere gelmesi lazım. Bizim durumumuzu anlatan çok güzel bir aslan hikayesi var: Aslanı ormanda avcı vurmuş, aslan ölüyor. Bir ağacın gölgesinde yatıyor, kıpırdayamıyor. Çakal geçmiş karşısına “Aslan kardeş, seni hangi avcı vurdu? Söyle de onu ben öldüreyim” demiş. Aslan “Be çakal… Aldığım avcının yarası beni öldürmez ama senin bu lafın beni öldürür.” demiş. Şimdi Kızılay böyle bir duruma düşmüş. Yakışmıyordu aslana böyle şeyler. Onun için tedavi olduk. Ve şimdi aslan ormanın yine kralıdır.
“YAZIK GÜNAH BİZE!”
TURKTIME: Kızılay devletten yardım almıyor değil mi?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Evet, almıyor. Aksine KDV ve ÖTV bile öderiz. Bize verilen paralar bağıştır. Biz devletten pay almayız. Bütçe bize para vermez. Yani vergilendirilmiş helal malını vatandaş bize veriyor. Ben de o parayla gidiyorum, Kosova’ya yardım götürüyorum. O yardım malzemelerini alırken de KDV ödüyorum. Sonra bunu verirken de bedava veriyorum. Benim KDV ne oldu? Buhar… Böyle büyük bir çelişki olmaz. Bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri bu. Yazık günah bize.
TURKTIME: Geldikten sonra Kızılay’ın ne kadar mal varlığı satıldı? Böyle bir çalışmanız oldu mu?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Kızılay’ın mal varlıkları öyle dendiği gibi satılmadı. Biz atıl durumda olanları değerlendirdik. Tam hisseli olanların satılmaması yönünde yönetim kurulu kararı aldık. Hisseli olanların bir kısmını sattık. Kabarık bir envanterimiz vardı ama Kızılay’ın bundan haberi yoktu. Biz bu envanteri topladık, nerede ne var tespit ettik. Şimdi eskisi gibi değil. Nerede neyimiz var, her şeyi biliyoruz. Her şey kontrol altında. O bakımdan hisseli olanların bir bölümünden kurtulduk ve Kızılay’ı külfetten kurtardık. Ama bunun yanında Kızılay’ın hisseli mallarından sattığımızdan daha fazlasını aldık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bize 120 dönüm yer bağışladı Akfırat’ta. Onun üstüne de 14 milyon dolarlık bir yatırım yapıyoruz. Bu sadece bir tanesi. Bizim sattığımız yerlerin tamamı 14 milyon dolar etmez.
TURKTIME: Gelir getirici projelere ağırlık vereceğiz demiştiniz. Bu hedefinizle ilgili bir gelişme kaydedebildiniz mi?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Evet… Mesela şu anda Etiler’de çok kupon bir yerimiz var. Orayı ihaleye çıkarıyoruz. Ve bunu ilk kez yapılan bir yöntemle, proje yarışması şeklinde yapıyoruz. 10 kişilik bir proje değerlendirme heyeti kurduk. Bunlar projeyi değerlendirecek ve Kızılay yönetimine gelip şehrin siluetine, Kızılay’ın menfaatlerine uygun, uzun soluklu ve kalıcı proje budur ve ihaleyi bu kazanmıştır diyecek. Biz de ona göre ihaleyi ona vereceğiz.
“VELİ KÜÇÜK’ÜN FİRMASINA VERİLEN İHALEYİ SİZDEN ÖĞRENDİM”
TURKTİME: Güneş Gazetesi’ndeki köşemde Kızılay’ın Afyonkarahisar’daki maden suyu tesislerinin koruma hizmetlerinin Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan Veli Küçük’ün ortak olduğu bir firmaya verildiğini yazdım. Bu konuda bir değerlendirmeniz olacak mı?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Afyon Mineralli su işletmelerinde özel güvenlik yasasına uygun olarak fabrikaların güvenlik ihtiyacını karşılamak amacıyla 2005 yılından itibaren özel güvenlik veren firmalardan hizmet satın alıyoruz.
TURKTIME: Anlıyorum ama Kızılay’ın Afyonkarahisar’daki maden suyu tesislerinin koruma hizmetlerinin Veli Küçük’e verilip verilmediğini sordum.
TEKİN KÜÇÜKALİ: Talat Bey, sizin Güneş Gazetesi’ndeki köşe yazınızdan sonra konuyu incelettim. Evet, Veli Küçük’ün ortak olduğu Stratejik Güvenlik firmasına ihale vermişiz. Bende doğrusu sizin Güneş’teki yazınızdan sonra öğrendim bu durumu.
TURKTIME: Biraz detay verebilir misiniz, hangi tarihlerde yapılmış ihale? Ve son durum nedir?
TEKİN KÜÇÜKALİ: 3 Mart 2006 tarihinde yapılan ihalede Veli Küçük’ün ortak olduğu firma olan Stratejik Güvenlik en düşük teklifi vererek bir yıllık sözleşme ile ihaleyi kazandı. Ancak bir yıllık olarak yapılan sözleşme bu firmayla yenilenmedi ve personel sayısında eksiltme yapılarak yeniden ihale yapıldı. Ve 25 Mayıs 2007’de yapılan ihalede en düşük teklifi veren Osmanlı güvenlik ihaleyi kazandı.
TURKTIME: Yine Güneş Gazetesi’nde Kızılay’a ait Antalya Serik’teki denize sıfır arsanın 15,5 trilyona satıldığını, burayı alan firmanın aynı arsayı 25 trilyona bir Rus firmasına sattığını yazmıştım. O konuyla ilgili bir gelişme oldu mu?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Antalya konusunda herhangi bir problem yok. Bizim yapmış olduğumuz iş yasal. Yaptığımız işlerde vicdanen de rahatız. İhaleye çıktık, değerini bulduk ve o değere sattık. Herhangi bir Rus firmasıyla bizim ilgimiz de yok. Bu tarih itibariyle de orası sattığımız firmanın üzerinde.
TURKTIME: Daha sonra böyle bir süreç gelişirse ona bir projektör uzatır mısınız?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Onu biz yapamayız. Tabii ki ticaret yapacaklar. Belki de yapmışlardır. Bu konudaki iddiaları sizden öğrendim. Ama bu ana kadar bu gibi bir gelişme yok.
“BÜYÜK DEPREME HAZIRIZ… ANINDA 250 BİN KİŞİYE BAKABİLİRİZ”
TURKTIME: CHP’nin bir soru önergesi vardı, Pakistan’a 2 trilyon parayı Kızılay valizlerle götürdü diye. Bu konunun aslı nedir?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Evet, böyle bir önerge oldu. Sayın Kılıçdaroğlu ile görüştük. Durumu arzettik. Her şey kayıt altındaydı. Evrakları da görünce Kılıçdaroğlu haklısınız dedi.
TURKTIME: Kızılay ne kadarlık bir felakete hazır? Büyük İstanbul depreminden bahsediliyor. O ölçekte bir felaket için bir eylem planınız var mı?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Evet. Biz valilikle, Büyükşehir’in, TSK’nın eylem planı var ve biz bunlarla entegre çalışıyoruz. Sadece kendimizin büyük bir felakette anında 250 bin kişiyi barındırabilecek ve yedirebilecek bir imkanımız var. Biz böyle felaketler olunca valilikle birlikte çalışırız. Vali, kriz masasının başkanıdır. Biz üyesiyiz. Orada herkesin bir rolü var. Bizim nereye neyi kuracağımızın planları var elimizde. Hatta biz şu anda Akfırat’ta Büyükşehir’in bize verdiği arazide yapacağımız projenin özelliği şu: Havaalanına, demiryoluna, denizyoluna ve iki anayola yakın, önemli bir noktada. Orası ana stratejik yer olacak. Bunlar düşünülerek verildi bize. Bizim şimdi bulunduğumuz yer, şehrin çok içinde bir yer. Mesela E-5’te bir yıkıntı olursa biz çıkamayız. Ne kadar hazırlıklı olursan ol. İstanbul, Türkiye’nin karması. O durumlarda İstanbul’a giriş çıkışların yasak olması lazım. Aksi halde görevliler görevini yapamaz.
TURKTIME: Kızılay’ın donanımları bir zamanlar tartışma konusu oldu çürük diye. Şimdi durum nedir? Yenilediniz mi?
TEKİN KÜÇÜKALİ: O eski donanımların hepsini depolarımızdan çıkardık, çöpe attık ve yeni donanımlar çıkardık.
“SİYASET DEFTERİNİ KAPATTIM… ÇERÇEVEME UYMUYOR…”
TURKTIME: Ülkücü bir geçmiş, bir dönem Anap’ta siyaset ve sonra siyaset üstü bir kurumdasınız. Siyaset defterini kapattınız mı? Yoksa ileride sizi siyasette görecek miyiz?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Ben geçmişimde Türk milliyetçiliği meselesinde uzun yıllar uğraş verdim. MHP Trabzon İl başkanlığı yaptım. Sendika başkanlıkları yaptım. Daha sonra Anavatan Partisi’nde particilik yaptık. Ama gördüm ki siyaset benim çerçeveme çok uymuyor. Yada ben siyasetin çerçevesine çok uymuyorum. Bana Anavatan partisindeyken dediler ki seni şu ilçeden belediye başkanlığına aday göstereceğiz. Dedim ki ben belediye başkanlığı yapamam. Eğer zabıta pazarcıdan iki kilo domatesi alıp parasını vermiyorsa, o kalın pazulu pazarcı ona rüşvet verme gibi bir yolu seçmek zorunda kalıyorsa bu işin içinde olmam. Pazarcı bunu vermez normalde. Ama zabıta bana dayanıyor. Ben belediye başkanıyım, ona rütbeyi vermişim, gidiyor pazarcıya kendini gösteriyor. Pazarcı, benim makamımın korkusundan ona domatesini veriyor parasını da almıyor. Ben bunu yakaladım mı pazarcının direğine bağlarım, başına da yazarım: “Bu rüşvetçidir, yüzüne tükürün.” Dolayısıyla dediler ki sen siyaset yapamazsın. Yani bana uygun değil siyaset. 28 Nisan 2007’de yapmış olduğumuz genel kurulumuza başbakanımız teşrif etmişlerdi, orada yapmış olduğum konuşmada kendisine şunu söyledim; Benimle ilgili olarak ben, yakınlarım veya ortak dostlar gelip size ‘Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali’nin yaptığı işler belli. Kızılay belli bir yerden şuraya geldi. Sen bunu partine al, orada görev verirsen orada da iyi işler yapar” derlerse yada dersem bizi kovun.” 1500 delegenin önünde söyledim bunu. Yani, ben siyaset falan istemiyorum. O defteri kapattım.
TURKTIME: Bu açıklamayı genel kurulda yapma ihtiyacını neden duydunuz?
TEKİN KÜÇÜKALİ: Siyasete girecek diye söylentiler yoğunlaştığı için yaptım. Diyorlardı ki bir adam neden bu kadar çalışır? Bir beklentisi var ki bu kadar çalışıyor. Genel Sekreterimiz, yakın çevrem bile siyasete girip girmeyeceğimi soruyordu. Baktım ki bu sorulardan ve söylentilerden kurtulamıyorum, bu kadar açık bir şekilde deklere ettim.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|