Piyasalarda kritik haftaya girildi. Bu hafta önce ABD Merkez Bankası'nın (FED), ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz kararı yön belirleyici olacak.
Merkez Bankası faiz kararını 23 Eylül Perşembe günü, FED ise 22 Eylül Çarşamba günü açıklayacak.
Deva Partisi Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Yönetim Kurulu Üyesi, Ekonomist Barış Çalışkan, piyasaların beklentisini ve ekonomideki son durumu Gerçek Gündem'e değerlendirdi.
Türk lirasındaki değer kaybını yorumlayan Barış Çalışkan, "FED’in, güvercin para politikasının sonuna yavaş yavaş gelindiği açıklamasının da etkisiyle piyasanın önemli bir gösterge olarak kabule ettiği Amerika Birleşik Devletleri 10 yıllık devlet tahvili faizleri yükseldi. Bunun sonucunda doların diğer para birimlerine karşı ortalama değerini gösteren DXY endeksinde yükseliş görüldü. Türk lirası da doların güçlenmesinden etkilenerek son iki haftada %3’ün üzerinde değer kaybetti. Ancak Türk Lirası’nı diğer çiftlerden negatif ayıran diğer etkenlerin varlığını da göz önüne almadan Türk Lirası’nın diğer para birimlerine göre dolar karşısında neden daha fazla değer kaybettiğini anlamaya çalışmak beyhude bir çaba olarak kalacaktır." ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası'nın açıklayacağı faiz kararını değerlendiren Çalışkan, "TCMB’nin üzerinden büyük bir siyasi baskı olduğu herkesin malumu. Bir yandan piyasanın gerçekleri faiz artırımını işaret ederken, diğer yandan siyasi iktidar kötü olan ekonomiyi kısa süreli canlandırmak, piyasaya daha fazla para aktarmak için güvercin para politikasına devam edilmesi gerektiğini savunuyor. Bu şartlar altında piyasa TCMB’nin faizi düşürebileceğine inandığından USD/TRY çiftinde USD lehine işlemler gerçekleştiriyor ve Türk Lirası’ndan çıkış yapıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Barış Çalışkan sözlerini şöyle sürdürdü:
Faiz enflasyonun sebebidir anlayışı ülkeyi içinden çıkılması hayli zor bir sarmalın içine sokmuş durumda. Son yıllarda hem dolar rezervlerimiz azalıyor hem faiz artıyor hem de paramız değer kaybediyor.
"BEDELİNİ HALK ÖDÜYOR"
Bir önceki cümlede saydıklarımızın hepsinin aynı anda olduğu ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İktidarın ekonomi biliminden uzaklaşmasının bedelini, enflasyonun ağır yükünü sırtlayan halk ödüyor.
Türkiye hammadde yönünde dışa bağımlı bir ülke. Yaptığımız ihracatlar için ara ürünleri dahi ithal ediyoruz. Uluslararası piyasaların ürün fiyatlamalarını dolar üzerinden yaptığını da unutmayalım.
Kısacası ithal ettiğimiz ürünleri zaten dolarla alıyoruz, ihraç ettiklerimizi de dolarla aldığımız ara ürünlerle üretip satıyoruz. Bu durum ülkemizin kur denklemine ne kadar hassas olduğunu gösteriyor.
Faiz enflasyonun sebebidir anlayışına ise tamamen karşı değilim. Ancak bu önerme gelişmiş, ileri ekonomiler için geçerli olabilecek bir anlayış. Örneğin Almanya, enerji ve hammadde konusunda belli düzeyde kendine yetebilen bir ülke. Kısacası girdi maliyetleri parasının da değerli olmasından dolayı bir hayli düşük ve ucuz.
İşte bu gibi ülkelerde faiz, sermaye sahiplerinin önüne bir engel olarak çıkıp fiyat artışına yani enflasyona sebebiyet verebilir. Çünkü bir alana yatırım yapmak isteyen bir girişimci bankaya gidecek ve kredi çekecek. Bu kredinin maliyeti ne kadar yüksekse, üreteceği ürünün fiyatı da o oranda yükselecek.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...