CEMAL COŞKUN
İSTANBUL (İHA) - Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda verilen iftar yemeğine katıldı. Yemekte bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Ramazan ayının yoksulun, ihtiyaç sahibinin, kimsesizin daha çok hatırlandığı, insanların birbirinin dertlerini paylaştığı, sıkıntılarını gidermek için seferber olduğu günler olduğunu, bugünlerde insanların daha çok birbiriyle kaynaştığını, birbirine sahip çıktığını ve yaraları el birliğiyle sardığını söyledi.
ABD ziyaretinde dünyada silahlanmaya ayrılan paranın miktarını sorduğunu, verilen rakamın dehşet verici olduğunu belirten Erdoğan, "1 trilyon dolar niçin kullanılıyor, insanları öldürmek, yok etmek için. Bütünüyle bu parayı o fakir, yoksul, aç bölgelerin insanlarına harcasak, onları cehaletten kurtarmak için kullanabilsek, eğitim yatırımlarına bunları harcayabilsek bu bölgeleri biraz insanca yaşanabilir hale getirsek, herhalde bu terör olayları bugün yaşadığımız gibi olmaz diye düşünüyorum. Makas çok açık, o kadar açık ki, o aç, açıkta olan kinle bakıyor varlıklı olana. Bunu özellikle Darfur'a gittiğim zaman gördüm" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Bush'un, "her yıl Darfur'a 850 milyon dolar gönderdiğini ama bu paralarla bir şeyler yapamadıklarını görmenin üzüntüsünü yaşadığını" ifade ettiğini belirterek, Darfur ziyaretinde, her yıl 850 milyon doların gittiği bir yer göremediklerini söyledi.
Bu paranın nereye gittiğini sorduğunda da oraya raportör olarak gidenlerin harcırah ve yakıt masraflarına harcandığını öğrendiğini anlatan Erdoğan, bu ziyaretinde 30 bin kişinin yaşadığı bir kampı da gördüğünü, kampta yol, su, elektrik ve çadır bulunmadığını, kuyu sularının da kum fırtınası nedeniyle adeta çamur tabakası oluşturduğunu anlattı.
Türkiye olarak hemen Kızılay ile Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nı (TİKA) devreye soktuklarını anlatan Erdoğan, "Şimdi orada bir çadırkent kuruyoruz. Sahra hastanesini kurduk. Okulumuzu kuruyoruz. Yolunu yapacağız, suyunu çıkaracağız ve jeneratörle o kampı aydınlatacağız. Bu çalışmaları şu anda çok hızlı sürdürüyoruz. Bazıları zaman zaman gazetelerin köşelerinde yazıyorlar, dokunduruyorlar. 'Burada fakir fukara halloldu da orası mı kaldı' diyorlar. Arkadaşlar şunu unutmayın, fakirin de fakiri var. Biz öyle bir medeniyet mensuplarıyız ki sadece kendi sınırları içine kapanmış, mahkum olmuş bir ecdadın torunları, bir medeniyetin mensupları değil, 7 kıtaya şefkat elini uzatmış bir ecdadın torunlarıyız. Onun için biz burada duramayız. Yapmamız gerekenler var. Eğer küresel düşüneceksek, küresel hareket edeceksek oralara elimizi uzatacağız. Onun için 2005 Afrika yılıydı bizim için. Oralara uzandık. Her yere gideceğiz. Amerika'sına da gideceğiz, Uzakdoğu'suna da gideceğiz. Asya'sına da dolaşacağız. Bizden öncekiler gitmediler, onun için yükümüz ağır. Onun için, Ankara'ya mahkum olan bir iktidar olmayacağız dedik. Onun için dolaşıyorum" şeklinde konuştu.
Erdoğan, çok şeyler yapıldığını ama bazılarıyla bu konuda anlaşamadıklarını vurgulayarak, "Niye? Onlar damdan düşmediler. Biz damdan düştük. Filanca ülke şunu yapmış, şunu başarmış. Aynısını biz de yaparız. Niye yapmayalım? Ama yapmadılar, yapamadılar. Şimdi yılların faturasını bizlere kesiyorlar. Efendim İstanbul'da ulaşım çok tıkalı. E, geceden sabaha mı hallolacak bu? Her gün İstanbul trafiğine katılan onbinlerce araç var. Kolay mı bu?" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın göreve geldiğinden bu yana çok sayıda kavşak yaptığını, yolları genişlettiğini anlatan Erdoğan, "Bakıyorum, bazıları televizyonlardan gururlana gururlana programlar yaparken, işte, 'İstanbul'un hali ne olacak, belediye başkanları ne yapıyor?' Düşünmüyor bu belediye başkanları bütün hızıyla bütün imkanlarıyla bunları yapıyor. Yol genişletiliyor, bu yol 24 saatte, 48 saatte mi yapılacak? Bütün büyükşehirlerde, ilçe belediyelerinde bunlar yapılıyor. Bir tarafta metro, bir tarafta hafif metro yapılıyor. Bütün bunlarla beraber Türkiye çevre yollarıyla, duble yollarla, köylere kadar yollar yapılıyor. Bunları görmüyor, bakarkör. İşte biz diyoruz ki, bizim bunları aşmamız lazım. Bunları aşacağız. Yükümüz ağır biliyoruz. Biz 3. köprüyü konuşuyoruz, raylı sistemi konuşuyoruz deniz altından, öbür taraftan diyoruz ki, bir tüp geçit daha yapacağız. Bazıları çıkıyor diyor ki, 'olur mu, fazla, yazıktır, Boğaz'a 3. köprü olmaz. Bir tüp geçit daha olmaz'. Nasıl olmaz ya. Onu da yap, o da kafi gelmeyecek. Çünkü o bugüne bakıyor. Yarını düşünemeyecek kadar ufku dar. Onlar 1. köprüye de karşı çıkmışlardı, 2. köprü oldu, ona da karşı çıktılar. Bu bağnaz zihniyetlerden, bu yobaz zihniyetlerden ülkemizi kurtaramadıkça rahata erişemeyiz" ifadelerini kullandı.
Kendilerine karşı çıkanlara da seslenen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gel bir şeyler varsa kat. Katamıyorsun ama biz bir şeyler yapmak istiyoruz. İşte 3. köprü. İddiamız bu. Biz birinci ve ikinci köprüyü bütün ağır vasıtalardan kurtarmak zorundayız. Bütün ağır vasıtaların hepsini knrdoğan, "Şimdi ouzeye atmamız lazım. Oradan dikey bağlantılarla TEM'e bağlantı kurmamız lazım. Ahırkapı'dan girip Haydarpaşa'ya çıkacağız. Türkiye'nin artık bu sorunları halletmesi gerekiyor."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...