Bildiri ile başlayan süreçte Başbakan, benzer siyasi ‘tecrübelerde’ görülmemiş biçimde MİT Müsteşarı Emre Taner’i ‘zihnine’ kattı. Son 5 günde tam 3 kez kendisiyle özel görüşme yaptı. Gerekçe şuydu; ‘büyük çerçeve’yi iyi görmek! Hem de iki ayağını birden.
Genelkurmay bildirisinin ertesi günü-daha doğrusu, bildiri gece saatlerinde verildiğinden, tam 24 saat bile olmadan, Başbakan ve hükümet üyelerinin “durumu analiz” ettikleri toplantıya katılanlardan biri de Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Emre Taner’di.
Elbette MİT Müsteşarı bu toplantıya değil Başbakan’la özel görüşmeye katıldı. O hengamenin içinde MİT Müsteşarı’nın politik değerlendirmelerin tam ortasına çağrılması biraz garipsendi.
Ama daha çok, süregelen günlerde ve alışılmadık biçimde Taner’in Başbakan’la iki kez daha görüşmesi merak edildi. Bu merakı giderecek iki “mâkul” sebep ise Başbakan’ın “neler oluyor” merakı idi.Yani Başbakan, biri tarihi süreç içinde tartışılan biri de “küresel şüphe”ye dayanan noktaları merak ediyordu aslında!
Paranormal!..
Bir kere “resmi” notları düşelim… Başbakan ve MİT Müsteşarı arasında geçen her üç görüşmenin kendine göre açıklanan resmi bilgileri bulunuyor. Bunlar sondan başa doğru; milletvekillerine gelen tehdit telefonları, YÖK Başkanı Teziç’e yönelik saldırı girişimi, Malatya’daki kanlı eylem, 1 Mayıs’ta olabilecek provakatif girişimler hakkında istihbari değerlendirmeler.
Fakat asıl değerlendirilen ve Başbakan’ın kafasına gerilimli sürecin ilk anından-Hırant Dink cinayeti-takılan temel konu, tansiyonu giderek yükselen bir sürece giren Türkiye’de ardı sıra gelen bu olayların bir bütünlük arz edip etmediğiydi! Daha açıkcası tüm bu olayların tek bir elden yönlendirilip yönlendirilmediğini merak ediyordu Başbakan.
Hatta bu akışın ille salt yerel kaynaklardan değil “dış güçler” eliyle de yükseltilip yükselilmediği görmek istiyordu. Geçmiş tecrübeler benzer örneklerle doluydu.
Geçmiş olaylar, özellikle darbe ve muhtıra gibi tehlikeli sözcükler ortada sık duyulmaya başladığında, MİT’in zamanında bazı bilgileri kıskandığını da gösterdiğinden, hükümet varsa bu tür bilgilerin ne halde olduğunu da sorguluyordu.
Emre Taner’in çerçevesi…
Her iki bilginin kıymetlendirilmesi işi için Emra Taner çok doğru bir isim. MİT Müsteşarlığı’nın yıldönümünde kendi imzası ile yayınladığı açıklama anımsandığında Taner, bu tür kıymetlendirme ve analiz önemini ve gereğini en iyi bilen istihbaratçıların başında geliyor.
MİT’in bu yönde kalitelendirilmesi konusundaki yoğun emeği zaten biliniyor. Kısaca, hem yurt içindeki olaylara hem de küresel gelişme ve “ilintilere” bakarak, Türkiye’nin durumunu okumak eylemi için Emre Taner ve ekibi biçilmiş kaftan.
Başbakan’ın yaptığı da bu ve “Son dönemde yaşanan olayların büyük çerçeveye yerleştirip okumak lazım. Çerçevenin bütününü iyi okumak lazım. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde hep bu tür olaylar olmuştur. Bu konuda anı anına rapor istiyorum” sözlerine bu bağlamda görmek gerekiyor.
İyibilgi.com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...