Erdoğan, 2023 hedeflerine kararlılıkla ilerlediklerini belirterek, "Ülkemiz gerilimlerden zarar görmeden yoluna devam etmesini büyük ölçüde yönetim sistemine borçludur. Tüm taraflarla konuşabilen bir ülkeyiz. Ülkemiz en sert küresel çalkantılardan en az kayıplarla çıkardığımız bir yerde duruyoruz" dedi.
Antalya Diplomasi Forumu'nun 'Türkiye'nin artan gücünün göstergesi' olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dışişleri Bakanım önce Moskova'ya sonra da Perşembe günü Kiev'e gidecek" açıklamasında bulundu.
Yarın, Polonya Cumhurbaşkanı Duda'yı ağırlayacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir" diye konuştu.
Son dakika haberine göre Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından kameraların karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
"Sözlerime 4 Mart'ta kabinemize katılan Tarım ve Orman Bakanımız Prof. Dr. Vahit Kirişçi'ye hoşgeldiniz diyerek başlamak istiyorum. Bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmelerin tarım ve gıda sektörünün önemini daha da arttırdığı dönemde Vahit hocamızın çiftçilerimizin, ormancıların vizyonunu geliştirecek faaliyetlere imza atacağına inanıyorum.
Hayatın her alanında olduğu gibi kabinedeki görevler de bayrak yarışıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı hızlı ve etkin karar almak için yaptığımız 8 değişiklikle kabinemizi sürekli ve dinamik tutacak adımları attık.
Koalisyonlar, erken seçimler sebebiyle ülkenin uzun ve orta vadeli programlar yapabilmesine, büyük projeleri hayata geçirilmesine imkan vermiyordu. Türkiye'nin yönetim değişikliği ihtiyacı öyle bir anda ortaya çıkmış değil. Bu uzun ve yüksek bedelli deneyimler sonunda varılmış bir karardır.
Yeni yönetim sisteminin gücü ve avantajlarını özellikle kriz döneminde çok daha iyi görebiliyoruz. Küresel ekonomik sarsıntıların, sağlık krizinin, güvenlik riskinin ve daha nice yıkıcı tehdidin üstesinden gelmekte kalmadık; bu süreçleri yeni fırsatlara dönüştürecek adımları attık.
2023 hedeflerimize kararlılıkla ilerliyoruz. Bununla kalmıyor bölgemizde uzunca süredir vicdanları kanatan haksızlıklara karşı sergilediğimiz aktif ve dirayetli tutumla belirleyici küresel güç konumumuzu dost, düşman herkese kabul ettiriyoruz. İnsani ve siyasi ilişkileri kesintiye uğratmadan tüm taraflarla konuşabilmeyi başarabilen ülkelerden birisiyiz.
Bugün ülkemizin adı, bayrağı, gölgesi sınırları dışında bile güven, huzur, umudun sembolü haline geldi. Eskiden Türkiye olarak kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyorduk. Dünyada işler yolunda giderken içerideki yönetim beceriksizliğiyle milyonlarca insanın işsiz kaldığı, herkesin umudunu kestiği kara günler yaşadık.
'DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE YÖNETİM SİSTEMLERİ DURAĞAN DEĞİLDİR'
Bugün ise en sert küresel kayıplardan en az kayıpla çıktığımız bir yerde duruyoruz. Bütün bunları bilhassa son 10 yıldır vesayet oyunları, terör saldırıları, darbe girişimlerine siyasi ve ekonomik tuzaklara rağmen başardık. Bu dönemde ülke güçlü bir yönetim sistemiyle idare edilmeseydi Allah göstermesin hangi felaketlere uğrayacağımızın takdirini milletimize bırakıyorum.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı çıkanlar ortaya kayda değer bir alternatif koyamadılar. Tek söyledikleri her şeyi eskiye döndürecekler. Geçtiğimiz yıl yeni anayasayla ilgili muhalefetten tekliflerini beklediğimizi söylemiştik. Ortaya tek bir metnin koyamadığını üzüntüyle gördük.
Yurt dışında hazırlanmış bir raporu kendi çalışmalarıymış gibi kamuoyuna çıkaranların ülkenin ve milletin hiçbir meselesi konusunda fikir çilesi çekmedikleri ortadadır. İçinde dişe dokunur herhangi unsur olmayan, dışarıdan ithal sistemi teklifi değil masadaki yer, koridordaki sıra kavgasıdır.
Yeni yönetim sistemimizin 2018'den 2023'e kadarki ilk dönem uygulaması daha sonraki iyileştirmelere veri sağlayacak, rehberlik edecektir. Dünyanın hiçbir yerinde yönetim sistemleri durağan değildir. Sürekli geliştirilen dinamik süreçlerdir. Şu tarihi dönemin sonuçlarını da göz önünde bulundurarak 2023 seçimleri sonrası milletimizle birlikte bu muhasebeyi yaparak daha mükemmele hep birlikte yol yürümeyi sürdüreceğiz.
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada giderek artan gücünün cazibesinin en somut tezahürlerinden biri Antalya Diplomasi Forumu'dur. 3 gün süren foruma dünyanın dört bir yanındaki 75 ayrı ülkeden, 17 devlet, hükümet başkanı, 80 bakan ve 39 uluslararası teşkilat temsilcisi katıldı.
Taraflar arasında 200 civarında görüşme gerçekleştirildi. Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte yaptıkları toplantı hiç şüphesiz en ses getiren faaliyetti. Bu temas diplomasi ve diyalog kapıları açması bakımından çok önemliydi.
Dışişleri Bakanımız yarın Moskova'da temaslarda bulunacak. Perşembe günü Ukrayna'ya geçecek. Kendisi her iki tarafla yapacağı görüşmede ateşkes ve barışın sağlanması yolunda gayretlerimizi sürdürecektir. Biz de 2 gün boyunca Almanya'da çok önemli temaslarda bulunduk. Arnavutluk Başbakanı, NATO Genel Sekreteri, Slovenya Cumhurbaşkanı ile bir araya geldik.
Cumartesi günü Bosna Hersek Başkanlık Kurulu üyeleri, Bulgaristan Başbakanı, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı, Nijer Cumhurbaşkanı, Liberya Cumhurbaşkanı görüşmelerimiz oldu. Antalya Diplomasi Forumu'nun katılımcı profili ve orada verilen mesajlar ve ülkemizin bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında tutumunu göstermesi bakımından önemli bir platform olduğuna inanıyorum.
Çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı sayın Herzog'u resmi ziyaret ardından sayın kardeşim İlham Aliyev'i ağırladık. Aynı gün akşamı Sayın Biden'la telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Pazar günü Yunanistan Başbakanı sayın Miçotakis ile verimli çalışma yemeği gerçekleştirdik. Dün de Almanya Şansölyesi Ankara'daydı. İkili görüşmemizin ardından akşam geniş katılımlı bir çalışma yemeğini gerçekleştirdik.
'POLONYA CUMHURBAŞKANI YARIN GELİYOR'
Yarın Polonya Cumhurbaşkanı ile buluşacağız, kendisini misafir edeceğiz. Türkiye bir yandan dünyanın en büyük 10 ekonomisine girme hedefiyle büyüme stratejisini kararlılıkla uygularken diğer yandan diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir.
Türkiye'nin siyasi, ekonomik, askeri alanlarda güçlü olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dost ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi tercih değil, mecburiyettir. İhtiyaç duyduğumuzda şayet kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi planlarımızı yapıp uygulamıyorsak bize kimseden fayda yoktur.
Kalbi ve duası bizimle olan dost ve kardeşlerimizin desteği elbette önemlidir. Ama fiilen kendi göbeğimizi kendimiz kesmeği gerektiği hakikattir. Geçtiğimiz 20 yılda savunma sanayi, stratejik alanlarda üretim ve teknoloji gücü geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Temel altyapılar konusunda kayda değer hiçbir eksiğimiz kalmadı."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...