Krizdeki 2. dip dalgasının Ekim'de geleceğini söyleyen Göksel, bu krizin siyasete etkilerini, Çin'deki Uygur Müslüman katliamının perdesi arkasını, ABD'nin krizden çıkış reçetesini, AKP hükümetinin geleceğini ve Saadet Partisi'nin yapılacak ilk seçimde nasıl bir sonuç alacağını Milli Gazete'ye değerlendirdi. İşte Göksel'in röportajından çarpıcı detaylar...
Ekonomik krizi çok önceden gördünüz. Yeni bir dip dalgası geliyor diyorsunuz. Ne zaman geliyor? Şu an kriz hangi noktada?
Ekim ayında dünyada ikinci bir kriz dalgası, dip dalgası geliyor. Neden? ABD'deki bütün iktisadi veriler, ikinci bir dip dalgasının geldiğini gösteriyor.
Birincisi, ABD'nin 787 milyar dolarlık paketi, yeterli desteği sağlayamadı. İkincisi; ABD, krizi dünyaya fatura etmek için 1 trilyon 362 milyar dolar bastı. Bu, dolara olan güveni sarstı.
Ve dolar, euro karşısında çok ciddi şekilde devalüe oldu. Üçüncüsü, ABD'de işsizlik rakamları. Sadece geçen ay, 467 bin kişi yeni işsiz kaldı. İşsizlik, ABD tarihinin 1929'dan bu yana, en büyük rakamına ulaştı. Daha da büyüyor.
ABD, bu krizin bütün maliyetini, 3. dünya ülkeleri ile ABD dışındaki kapitalist ülkelerin üzerine yıkmayı hedefliyor. Beni böyle düşündüren, ABD'de son 5 ay içinde tam 52 bankanın kapanmasıdır.
ABD'deki insanlar panik içinde. 29 krizini yaşadıkları için insanlar tasarrufa yöneldi. Artık tüketmiyor. İnsanlar, bugün Newyork'ta kazak yamıyor. Burada tehlikeli bir şey var. Eğer ABD bu yolda yürümeye devam ederse, devletin gelirlerini ciddi bir şekilde zafiyete uğratacağı için dolara olan güveni sarsılır. Doların değer kaybı hızlanır. İkincisi, dünyanın tek rezerv parası olan dolar da ABD'nin bu imkânı ortadan kalkar.
Nitekim G-8 toplantısında Çin'in önerisi üzerine, böyle bir konu gündeme gelecekti. Ancak Çin'deki olaylardan dolayı Hu Cintao katılmadığı için askıya alındı. Yani Çin ile ilgili son gelişmeler rastlantı değil.
Evet. Obama yönetiminin Afganistan, Pakistan, Çin ve İran ile ilgili bir senaryo hazırlığı içindeler.
Ekonomideki çöküşü siyasal olarak destekleyerek, ekonomiyi ayakta tutmaya çalışıyorlar. ABD'yi bu krizden ülkenin askeri teknolojik üretimi çıkarır. Bunun için de, tekrar Çin'den Türkiye'ye kadar olan coğrafyada çok sayıda sıcak ortam oluşturmak için düğmeye bastılar.
Onu bizim medya söylüyor. ABD, birkaç gün önce 2. paketi tartışmaya açtı. Son G-8 toplantısında, ekonomi hala tehlikede önlemlere devam edilmedi denildi. Türkiye'de borsa hala ciddi şekilde manipüle ediliyor. Mesela Mark Mobius, 'Biz Türkiye'den hisse almaya devam edeceğiz' diyor.
Ama hemen arkasından ilginç bir şekilde, sessizce 3 milyar dolarlık varlığını 1 milyar dolara indirmiş.
Son 5 aydır sürekli el altında satmış. Uzakdoğu Asya'da, Rusya'da ve diğer ülkelerdeki gelişmelere bakın. DTÖ Başkanı Paskal Lamy, 'Daha kötüsü geliyor' dedi G-8 zirvesi öncesi. Bütün bu gelişmeler beni doğruluyor.
Daha kötüsü; bütün bunların sonucu savaş demektir. ABD, ekonomiyi düzeltmek için savaşın kaçınılmaz hale geldiği noktadadır.
Hem de çok ciddi. Çok net bir şekilde ABD bu coğrafyayı dizayn etmek istiyor. Çünkü enerji kaynakları, Çin ile Türkiye arasında. Ve bu bölgeye, merkez diyor. Dizayn ederken bizim gibi ülkelere de rol biçiyor.
Bir kere Pakistan'da Pencap yönetimi Taliban'a geçti. Obama, Afganistan'da saldırı başlattı.
Obama, seçimlere kadar İran'la ilgili yumuşak bir politika izledi. Ama seçimden sonra 15 gündür çok sert bir şekilde İran'ın aleyhine döndüler. Çünkü İran'da yapmaya çalıştıkları turuncu devrim başarısız oldu. Şimdi geriye İran'ı aynen Irak gibi silah zoruyla yıkmak kaldı. Eğer İran'a bir müdahale olursa bu coğrafya yanar. Yine Pakistan darbenin eşiğinde. Niye? Çünkü Pakistan'daki nükleer silahların; güçlenen Talibanın eline geçmesi tehlikesini önlemek istiyor.
Hükümetin hiçbir ciddi önlemi yok. Sanayi, 13,6 küçüldü. Son 5 ayın sanayideki ortalama küçülmesi yüzde 20,4. Dünyadaki en ağır küçülme. Bizi yanıltan şey, kayıtdışı sisteme giren çok miktardaki sıcak para. Bizim hesaplarımıza göre, 13 milyar dolar var. Bu para Türkiye'de bir finans krizi olmasının önünü kesti.
Bankalar kâr ediyor açıklamalarına biz inanmıyoruz. Bankaları, işte gelen bu sıcak para kurtardı. Bankaların bilançoları kesin olarak makyajlıdır.
Sanayi yüzde 20, finans piyasası yüzde 30 küçülecek, borsa yarıya inecek ancak bankalar kâr edecek? Bu nasıl iş? Bir de üstelik bankaları kâr ettiren şey, devlete sattıkları kâğıt. Onun da faizleri de düştü. Çıksın bir bankacı, nasıl kâr ediyorlar, açıklasın lütfen.
Türkiye, dünyada oluşacak 2. kriz dalgasından büyük yara alacaktır. Çünkü Türkiye'nin en büyük partneri Avrupa'dır. Ürettiği malın yüzde 50'sini Avrupa'ya satıyor. Avrupa da ürettiği malın yüzde 58'ini ABD'ye satıyor. ABD'li almazsa, Avrupa ayakta duramaz. Dolayısıyla bu krizin ilk büyük dalgası, Avrupa'yı vuracaktır. İkinci dalgası da Avrupa yüzünden, bizi vuracaktır.
1929 krizini iyi bilen bir insan olarak söylüyorum. Ekim'de başlayan kriz, asıl pik noktasına, birinci dalgasına 1930'un Ocak sonunda oluştu. 1931 yılının Kasım'ında ikinci dalga ile dibi göründü. İşte bu nedenle ikinci dalga Türkiye'ye bu kış başında gelir. Çünkü bütün ulusal ve uluslar arası veriler bunu gösteriyor.
Çok net söyleyeyim. Bu ikinci dalga sonrası; aşağı doğru bir zik zak dalga olacak. Ayrıca dibe vurduktan sonra, bir L harfi gibi, Türkiye 5-6 sene kendisini çok küçük büyümelerle ve uzunca yıllar toparlanamadan götürecek. Tekrar V harfi gibi bir çıkışı kimse beklemesin. Bu dünyada da olmayacak. O çok net gözüküyor. Bunu görmek için, iktisatçı olmaya da gerek yok. Ama Türk milleti, rakamlarla manipüle ediliyor. Örneğin biz yüzde 13,8 küçüldük diyorlar. Çok ayıptır. Çünkü dünyada büyüme rakamları, dolara endekslidir. Dolarla hesaplanır. Neden böyle yaptılar? Geçen senenin ilk üç ayında dolar 1.2 TL idi. Dolar şimdi 1.55 TL. Dolar bazında baktığınızda Türkiye yüzde 29 küçülmüştür. Bunlar, rakamlarla çarpıtılıyor.
Dünyadaki bütün ekonomik çalkantılar, siyasi yapılardaki çalkantıyı beraberinde getirir. Bu çok evrensel bir kuraldır. Türkiye bu kadar ağır bir ikinci büyük kriz dalgasına yakalanırsa, inşallah söylediklerim çıkmaz, o zaman iktidar ciddi yara alır.
Bu şu demektir: Eğer AKP 2011 seçimine kadar beklerse, bunun siyasi sonucu yüzde 20 oy bile alamaz. Tayyip Erdoğan, çok iyi bir siyasetçidir. Bilgisi azdır. Ama siyasi refleksleri ve zekâsı çok olan bir insandır. Son baharda bu krizi gördüğünde, en hızlı bir şekilde seçime giderek yüzde 35 oy alıp, yine iktidarını korumaya çalışacaktır. Artı Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı konusunda kararlı olduğu bana göre açıktır. Onu iyi tanıyan ve siyaseti iyi izleyen birisi olarak söylüyorum.
Cumhurbaşkanı olabilmesi de, parlamentoda çoğunluğu elde tutmasından geçiyor. Yüzde 35'i yakalayacağı bir zemin ancak şimdilerde mümkün. Bu nedenle; krizi daha da artıracak bir şey yapabilir. Tıpkı 2007'de yaptığı gibi tarımı pompalayarak ve seçim yatırımlarını artırarak, önümüzdeki Şubat-Mart'ta seçimi yapabilir. Tabi bu onun tercihi.
Yapmazsa ne olur? Onu net söyleyeyim. 2011'de, yüzde 20 oy alamaz. Ama Mart'ta seçim yaparsa, birinci olmada favoridir. Yani seçim kaçınılmazdır. Tayyip Bey'in reflekslerini bildiğim için, bu hatayı yapmayacağını düşünüyorum. AKP'nin başında şimdi yeni bir sorun var.
Saadet Partisi. Ve her geçen gün büyüyor. Çünkü AKP dürüstlük konusunda, özellikle Deniz Feneriyle, tabanında ve mütedeyyin insanlarda büyük bir kuşku oluşturdu. Deniz Feneri ve Zahit Akman'ın durumu açıkça ortaya çıktığı halde, Tayyip Bey'in inanılmaz bir şekilde savunması, AKP ile ilgili şaibe kuşkularını tıpkı ANAP dönemindeki gibi artırdı.Ωİsmini vermeyeceğim. AKP'nin lider kadrosundan çok önemli bir dostum bana, AKP iyice ANAP'laştı. Bir bardak su ver diyorsun. Kaç lira vereceksiniz diye soruyorlar dedi.
AKP şimdi, Özal döneminin sonlarında olduğu gibi bir hanedan görüntüsü içine girdi. Tanıdığım AKP'li milletvekilleri ve oy verenlerin bana en çok sordukları şey ne biliyor musunuz? Tayyip Bey'in İstanbul'da yeni bir eve taşınması. Taşındığı villadaki beş tripleksinde kendisine ait olması. Yandaş medya bile bunu yazmak zorunda. Şimdi siz 2002 yılında çocuklarınızı bile okutamayacaksınız, çocukların parası yok diye mal beyanı vereceksiniz, arkadaşınız Remzi Gür okutacak. Sonra başbakan olacaksınız. Ve 5 tane tripleks villa. Hepsinin toplam fiyatı 5 milyon dolar eder herhalde.
Şu anda kamuoyunda; AKP'nin alternatifi, geniş yelpazede yok gözüküyor. Ne Demokrat Parti ne ANAP, hele Meclis'teki CHP ve MHP, AKP'nin karşısında gözükmüyor. Fakat AKP'yi çok rahatsız eden bir durum var; Saadet Partisi'nin özellikle teşkilatlarında anormal dinamizm. Saadet Partisi, bu seçimlerde düşük oy aldı. Ancak bunun en büyük nedeni, Başbakanın Davos'taki tavrıdır. Başbakan, İsrail konusunda her zaman ayağını sürüyordu. Milli unsurların, ülkeye sahip çıkan kesimin Çağlayan mitingi, AKP'nin uykularını kaçıran en büyük olay oldu.
AKP'nin aldığı bu oy oranı; seçim döneminde yaşanan kutuplaşma nedeniyle CHP'nin kazanmasına karşı olan milli kesimlerin 'oylar bölünmesin' diye oy vermesi yatıyor. Bu saatten sonra Saadet Partisi'nin oyları çok ciddi şekilde artmıştır. Nitekim bir başarı söyleyeyim. Çeşitli nedenlerle Haziran'da 30 ilçe ve beldede seçim yenilendi. Bu seçimlerde, AKP oylarını 4 puan artırdı. Bu doğaldır. Ara seçimde iktidara oy verilir. Fakat seçimde ikinci MHP, ama bir puan eksiğiyle Saadet Partisi yüzde 14 oyla üçüncü çıkmıştır.
Saadet Partisi'nin bundan sonraki ilk seçimde, barajı rahatlıkla aşıp Meclis'e gireceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Buradaki kritik şey, barajı aşma meselesi değildir. Saadet Partisi'nin AKP'nin toplumsal tabanını ikame edip edemeyeceği meselesidir. Bu da, Saadet'in açılımlarına bağlıdır. Sayın Erbakan'ın şu anda yaşayan siyasiler içinde en büyük deneyim ve birikimi olan insan olduğunu düşünüyorum. Geçmişte çok eleştirdiğim, göremediğim yanlarını, yıllar sonra gördüm.
Milli Görüş'ün Lideri Sayın Erbakan ve birlikte mücadele ettikleri dava arkadaşları çok doğru bir karar verdiler. Numan Kurtulmuş'un önünü açtılar ve Genel Başkanlığa gelmesini sağladılar. Numan Bey genç ve birikimli insan. Ancak Saadet Partisi'nin başarılı olabilmesi; AKP ile yarışıyor olmaktan öte iktidar olabilmesinin en temel gerekçelerinden biri; topluma, Türkiye'nin ABD ve İsrail politikalarına karşı çıkmasının farkını iyi anlatabilmesi, yaşanan bu ekonomik krizden çıkışın çok zor olacağını, çözüm olarak bir siyasi ve ekonomik programı hazırlayıp, sunabilmesine bağlıdır. Bunu sunabilecek en iyi ve deneyimli kadroların Saadet'te olduğunu görüyorum.
Türkiye Özal'ın ölümünden sonra ağır ağır IMF'nin kucağına düştü. Ve IMF sürecinde bugüne kadar geldik. Bu süre içinde, ekonomi sadece bir kere iyi yönetildi. O da Erbakan'ın Refahyol dönemidir. Geçmişte bunu anlayamamıştım ama, üzerinden 10 yıl geçtikten sonra, bunu çok net görüyorum. Türk halkının, Türk müesses nizamının Refahyol dönemindeki ekonomi politikalarından dolayı, Erbakan'a özür borcu vardır. Ona karşı çıkma hatası yaptıkları için.
Çin'deki katliamın asıl gerekçesi
Şurası yanlış anlaşılmasın. Çin'in Urumçi'de Uygur Türklerine karşı, soykırıma varan insanlık dışı bir müdahale yaptığına hiç kuşku yok. İnsanların hepsi, kafalarından vurulmuş.
Fakat, bütün bunlardaki tahrik unsuruna bakmak lazım. Ayrıca ben, bir olay bittiğinde, bu olayın sonucunun kime yaradığına bakarım. Bu olayların sonucu, G-8 zirvesine, küresel para olan doları değiştirelim diyen Çin Devlet Başkanı Hu Cintao gidememiştir. Ve teklifi, rafa kalkmıştır. Dünya, Çin- ABD kamplaşmasına gidiyordu. Yeni bir Yalta'da paylaşacaklar diyorduk. Ve şu anda dünya paylaşılmış gibi gözüküyor. Çünkü Afrika'nın önemli bir kısmı Çin'e, Türkî cumhuriyetler ve Ortadoğu ise ABD'ye bırakıldı.
Neden one minute diyemediler? Çünkü ekonomi dökülüyor. Abdullah Gül, gittikten sonra bu olayların olması rastlantı mı? Gül'ün gitmesini kullanan birileri mi oldu onun arkasından?
Çin'in 2 milyar dolarlık yatırımının Türkiye için, çok büyük önemi var. Hükümet, bu 2 milyar dolarlık dövizin neması yüzünden ağzını açamamaktadır.
Milli Gazete
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...