Deklarasyonda, "Adalet Bakanlığı, ilgili meslek odaları ve infaz idaresi ile ortak yürüteceği sorun tespiti ve değerlendirme çalışmaları sonuçlanıncaya kadar, güven artırıcı adımları atmalıdır. Böylece yedi yıla varan süredir merkezinde F tipi cezaevleri uygulamalarının yer aldığı ağır ve kapsamlı protesto eylemlerinin sona ermesi imkanı sağlanacaktır'' denildi"
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy, tecrit sisteminin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile 15 Kasım 2006 tarihinde yaptıkları görüşmeye ilişkin bilgi verdi.
Gürsoy, Bakan Çiçek'in, 'tecrit sisteminin geçerli olduğu' tezini kabul etmediğini belirtti ve ''Devlet bu konuyu toplumsal sorun olarak görmüyor. Tıkanıklık noktası bu. O nedenle geniş bir kamuoyu baskısıyla bu sorun aşılabilir. Teklifimiz, bir toplum sağlığı sorunu olan bu konuda meslek örgütleri ve bakanlık bürokratlarının ortak bir çalışma yapması. Sonuca göre de Adalet Bakanlığı adım atsın" dedi.
Bu konudaki çabalarının sürdüğünü ifade eden Gürsoy, "Bu mücadeleyi daha da genişletmek, sorunun insanlık sorunu olduğuna geniş halk kitlelerini inandırmak, eylemlere devam etmek lazım'' ifadesini kullandı.
"Sorun yıllardır gündemde"
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi de yıllardan beri bu sorunun Türkiye gündeminde olduğunu, ancak sorunun çözümünde inatlaşmanın devam ettiğini ileri sürdü.
Çelebi, bugüne kadar açlık grevinde 122 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 sivil toplum örgütü olarak kamuoyunun duyarlılığını artırmak adına yaptıkları çağrıların yeterince yankı bulmadığını belirtti.
Çelebi, ''Burada herkesin cesaretli olmasını istiyorum. Başta Barolar Birliği olmak üzere herkes bu sorunun çözümüne katkı sağlamalı. Bu konuda ağıt yakmak, ah vah çekmek yerine, bu sürece müdahil olmalarını diliyorum" ifadesini kullandı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da F Tipi cezaevleriyle ilgili sorunun insani boyutunu öne çıkaracak bir yaklaşım gerektiğini söyledi.
Tombul, mahkumların birbiriyle sosyal temasını sağlayacak adımların atılabileceğini ifade ederek, ''İşi yokuşa sürmeye kimsenin hakkı yok. Bu konuda inatlaşmaya girilmemeli. İnsanlık sorunu olarak algılanmalı. Sorunun çözümü için sosyal temas ilk adım olabilir. Hep birlikte toplumsal diyaloğu sağlayarak 123'üncü ölümü engellemeliyiz. Adalet Bakanlığı illa da bir muhatap arıyorsa, sivil toplum örgütleri olarak biz muhatabız. Sorunun çözümü için üzerimize düşeni yaparız'' dedi.
Ortak deklarasyonun içeriği
Konuşmaların ardından sivil toplum örgütlerinin destek verdiği ortak deklarasyon açıklandı. Deklarasyonda, Adalet Bakanlığı ile baro ve meslek odalarının katıldığı çalışma grubunca çözüm imkanlarının araştırılması, köklü çözüm bulununcaya kadar da mevzuatın izin verdiği iyileştirmelerin derhal gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi.
''Bakanlık, infaz mevzuatının gereklilikleri, ulusal infaz politikası, güvenlik gibi gerekçelerle mevcut modeli sürdürmek ısrarını terk etmelidir'' denilen deklarasyonda, ''Hiçbir güvenlik sakıncası bulunmayan, aynı zamanda mevzuat değişikliği ve mimari tadilat gerektirmeyen çözüm, insani bir infaz rejimine geçiş açısından zorunluluktur. Adalet Bakanlığı, ilgili meslek odaları ve infaz idaresi ile ortak yürüteceği sorun tespiti ve değerlendirme çalışmaları sonuçlanıncaya kadar, güven artırıcı adımları atmalıdır. Böylece 7 yıla varan süredir merkezinde F tipi cezaevleri uygulamalarının yer aldığı ağır ve kapsamlı protesto eylemlerinin sona ermesi imkanı sağlanacaktır'' denildi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...