Ayna, bir yansıma mıdır yalnızca yoksa gerçeğin ötesine açılan bir kapı mı?
Aynayı kırmak, belki camın ardındaki boşluğu, saf hakikati zorla ele geçirme arzusudur...
Ya kırmadan ötesine geçebilseydik?
Düşünsene, aynaya bakarken yansımanı değil, özünü görüyorsun; gözlerinle değil, varlığınla...
Bu, zihnin dalgalarını dindirip, bir anlığına evrenle bir olduğun o duru hal gibi – ne sen varsın, ne ayna, sadece varoluşun sessiz bir nefesi....
Evet, bazen o nefesi hissettim; bir bahar dalında titreyen çiğ damlasında, bir anın içinde eriyip giderken...
Peki ya sen,?
Aynayı kırmadan ötesine geçtin mi, yoksa hala camın soğuk yüzeyinde mi dolaşıyorsun?
Gözlemciysen eğer, Gözlemlediğin Kim ? Yoksa Kendin mi?
Gözlemci dediğin, evrenin uçsuz sahnesinde kimdir?
Kuantum fiziği fısıldar;
"Sen bakarsan, dalga parçacık olur; gözleminle gerçeklik şekillenir."
Felsefe sorar;
"Ya gözlemci ile gözlemlenen aynıysa?
Doğu’nun bilgeleri der ki,
“Sen evreni görürken, evren de seni görür; çünkü ikiniz birsiniz.”
Bir aynanın iki yüzü gibi, ayrılmaz bir bütün..
Gözlemlediğim kim, diye sordum kendime; ve gördüm ki, her bakışta kendimi buluyorum.. Yldızlarda, rüzgârda, bir yabancının gözlerinde..
Peki ya sen?
Gözlemci misin, gözlemlenen mi? Yoksa bu sonsuz dansta, her ikisi birden mi?
“Şimdi”yi Yakaladın mı, Yoksa O mu Seni Yakaladı?
“Şimdi,” hem en yakın hem en uzak an...
Fizik der ki;
Zaman akar; her “şimdi,” bir öncekinden doğar, bir sonrakine yol verir. Ama senin “şimdi”n, o saf, ele avuca sığmayan an – ne geçmişin gölgesi, ne geleceğin sisi, sadece var olan...
"ÇÜNKÜ; ZAMANIN GÖLGELERİ GERÇEKLİĞİ KANIKSAYAMAZ!"
Elinle tutmak istersin fakat o bir nehir gibi akıp gider; parmaklarının arasından süzülür..
Ben bazen “şimdi”yi yakaladım sandım; bir çocuğun kahkahasında, bir yaprağın düşüşünde...
Fakat sonra anladım ki, asıl o beni yakalamış; ben onun içinde, o benim içimde, bir balık gibi suyun akışında kaybolmuşum...
Sen ne dersin ?
Sana bir soru bırakayım, ki düşüncenin aynasında bir kez daha kendine bakasın:
"Aynayı kırmadan ötesine geçtiğinde, neyi gördün – yoksa görmek mi bitti?
Belki de asıl soru şu, “Gözlemci kim?” değil, “Gözlemci, gözlemlediğiyle bir mi?”
****
Düz yolda yürürken bir çalı taşına takılmak
İnsan çığır açtığı noktada hengamelerin başrolü..
Kayda değer yaşanmışlıkları bile yok..Çoktan seçmeli tarihin tozlu sayfalarında yerlerini alanların bilmesi gereken tek şey "Günyüzü görmemiş akıl boyutlarında gezindiğini kesinkes idrak edememek"
Saflığına duygu yüklemek gerçekle düşü ayırt edememen kendine önem vermemenden kaynaklı..
Etrafındaki gölgeleri görmek istemezsin..
***
Günün Esra Süntar sözü;
Siz "GERÇEK" kişi iseniz, aynadaki sizden yansıyan kişi kim?
Tüm dünyanız sadece "TEK" sizin yansımanız olabilir mi?
Yansımanız bu kadar geniş alana sahip ise size benzemesi ne kadar muhtemel?
Tüm dünyanız 360 derece aynanız ise siz "TEK" başına tam olarak nerede yaşıyorsunuz?!