Bu kaotik ortamda şiir gibi bir yazı yazmak nasıl olurdu?
Serin sular gibi.
Tüm hızıyla akarken yürekleri ferahlatan çağlayanlar gibi.
Bahçesinde yetişen meyveleri komşuları ile paylaşan güzel yürekli insanlar gibi.
Mahallenin sokağında güvenlik içinde oynayan çocukların şenlik havasında çığlıkları gibi.
Alın teriyle kazanılmış para ile pişirilmiş akşam yemeklerinde masada buluşan huzurlu aileler gibi.
Eğitimini tamamlayıp umutla mesleğini yapacağı günlere adım atan gençler gibi...
Neden olmasın?
Bizim jenerasyon bunları yaşamıştı.
Yaşamın içinde aksaklıklar olsa da umudu hiç yitirmeden.
Yarınlara güvenle ve coşkuyla bakarak.
En zor olanı da bütün bunları bilirken, yaşamışken şimdiki hayatı yaşamak mümkün müdür?
Böyle tekinsiz günlere dayanıksız bir hayatı yaşamak!
Mümkün müdür?
Birilerine sorup öğrenebilsek keşke:
Ne zaman bitecek?
Ya sonunda peki? Yani bu kaotik ortam sona erince...
Bu düşmanca tavırlar, kardeşi kardeşe zulüm ettiren hesaplamalar sona erince.
Kardeşlik, biri birini sevmek kendi zamanının sonunda oluşabilecek bir şey belki.
Çünkü atarlı kalbinin çırpınışları yeryüzü sokakları kadar düz değildir...
O zaman firar mı edelim hayattan?
Yoruldum mu diyelim?
Bililiyoruz ki yorulunca hayat biter.
O halde olan biteni kaydetmeye devam.
Şu günlerde o kadar karmaşık bir politik ortam var ki; TBMM Kulisleri fokur fokur.
Bir köşede konuşulanlar jet hızıyla bütün köşelere yayılıyor.
Olaylarla ilgili hiçbir şey yapamayanlar böylece konuşarak anlamlı bir şeyler yaptıklarına inanıyorlar.
Öğrencilik yıllarımızda bizim toplum sosyolojisinin bu en göze batan özelliği küçümsenirdi.
Çünkü şarklı olmayı kimse kendine yediremiyordu.
Amerika'da okumuş bir arkadaşımız bu tezi çürüttü de biz de rahatladık.
Öğrendik ki kulis adı altında yürütülen dedikodular konusunda Amerikalılar bizden kat kat öndeymiş.
Bizdeki jet hızı onlarda uçan balonmuş...
Neyse daha fazla uzatmadan anlatalım:
İktidar cephesinde kabine değişikliğine yönelik haberler aylardır sürerken nihayet sona gelinmiş. Önümüzdeki ay gerçekleşecek değişikliğin ayak sesleri geliyorum sinyalleri veriyor.
Bakanların sorunlarını anlatmaya gelen vatandaşlara olumlu tavırları gözlerden kaçmıyor.
İsimlere hiç girmeyelim.
Ne fark eder ki...
Ana Muhalefet Partisi CHP'nin de bir türlü yerine oturmayan kaygan zemininde problem sürüyor.
Ne zaman olacağı bilinmeyen seçimler için yürütülen aday üzerindeki çalışmalar kargaşanın ana nedeni.
İsim söylemeye ne gerek var.
Siyasette 24 saatin önemi bilinirken bu kadar erken yola çıkan terler, yorulur...
Gürültü o kadar büyük ki istediğin kadar koş her şeyi eritiyor.
Ne diyelim:
Harika!!!