Teknoloji dünyasının gündeminde üst sıralarda yer meydan sosyal basın ve oldukça büyük verinin önemi her geçen gün artıyor. Şirketler sosyal medyayı daha etkin kullanmaya, müşterilerinden topladıkları verileri anlamlandırmaya çalışıyorlar. Dünyanın mühim Veri Bilimcileri arasında yer meydan Dr. Michael Wu ile oldukça büyük veri ve sosyal basın üzerine konuştuk.
Dr. Wu, ilk olarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben Dr. Michael Wu, Lithuim Technologies'de Baş Veri Bilimcisi olarak vazife yapıyorum. Tüketici davranışlarını anlayabilmek için araştırmalar yapıyorum. Yaptığım işi bir hayli insan veri bilimciliği olarak adlandırılıyor, ancak ben kendimi bilim insanı olarak görüyorum. Biyofizik üzerine doktora yaptım. Doktora tezim öğrenebilen makineler ve insan beyni modellemesi üzerineydi. Lisans eğitimi ise üç dalda eş zamanlı (Triple Major) matematik, fizik ve moleküler biyoloji üzerine yaptım.
Veri bilimcileri neler yapar?
Veri bilimcisi biraz karmaşık bir terim. Bunu 3 katmanda ele almak daha doğru olur. İlk olarak veri mühendisleri, algoritma geliştiriciler ve veri analizcileri. Veri mühendisleri verileri toplayan ve bunları depolayan katmanda vazife yapıyorlar. Algoritma katmanında ise makine öğrenmesi devreye giriyor. Geliştirilen modeller ve algoritmalar ile bu veriler işleniyor. Benim de içinde olduğum katman bu ikinci katman. Üçüncü katmanda ise analizler yapılıyor ve veriler anlandırılıyor.
Oldukça büyük veri işinizin mühim bir parçasını oluşturuyor. Oldukça büyük veriyi nasıl elde ediyorsunuz ve bu veriyi nasıl kullanıyorsunuz?
Veri ambarlarında biriken ve muhtelif kaynaklardan toplanan verileri kullanıyoruz. Herkese açık verileri de kullanıyoruz, bu tür veriler için sosyal basın oldukça iyi bir kaynak. Lithium Technologies'de herkese açık veriler dışında muhtelif topluluklardan gelen verileri de kullanıyoruz. Verileri analiz etmek için değişik modellerimiz var. Müşterilerin ihtiyacına ve meselelerine çözüm üretecek biçimde veri analizi gerçekleştiriyoruz.
Sizin geliştirdiğiniz Facebook Bağlılık İndeksi (Facebook Engament Index - FEI) konusunda bilgi alabilir miyiz? Bu indeksin formülü nedir?
Bu indeks aslında tek boyutlu bir formülden oluşmuyor. İlk olarak bağlılığın tanımını doğru yapmak gerekiyor. Her markanın Facebook takipçilerinin bağlılık kriteri değişik olabilir. Takipçilerimizin sayfamız üzerinde düzenlediği her hareket bir bağlılık göstergesi. Yazılan yorumlar, beğeniler, paylaşımlar bağlılığın göstergesi ancak bunların bağlılığa etkisi yapılan işe göre farklılık gösteriyor. Bağlılık çok boyutlu bir kavram ve her marka için değişik bir formüle sahip, o yüzden tek bir formül vermek olası değil.
2005 senesinde dünyanın en oldukça büyük sosyal paylaşım sitesi olan MySpace 580 milyon dolar değere ulaşmıştı. 2008 senesinde tahtını Facebook'a kaptıran MySpace oldukça büyük bir düşüş yaşadı ve artık sosyal ağlar içinde adı bile geçmiyor. Sizce Facebook'un kaderi de MySpace'e gibi olabilir mi?
Zannetmiyorum. Facebook'un kullanıcılarına kıymet katan yeni servisler sunmayı sürdürdüğü sürece daha uzun seneler hayatımızda olacağını düşünüyorum. Gücünü kaybetse bile ana iletişim kanallarından birisi olma özelliğini sürdürecektir. Facebook'ta yalnızca tanıdığımız kişilerle bağlantılıyız ve iki yönlü bir iletişim içindeyiz. Bu iki yönlü gerçek iletişim Facebook'u kuvvetli kılan en mühim özelliği. Six degrees of separation teorisi dünyadaki herhangi bir birisine en fazla 6 bağlantı aracılığıyla ulaşabileceğinizi söylüyor. Facebook da bu teoriyi doğrulayan bir ağ modeline sahip. Myspace, bu özelliklere sahip değildi. Tüm bu gerekçelerden ötürü Facebook'un kaderinin Myspace gibi olmayacağını düşünüyorum.
Türkiye'de sosyal basın platformlarının merkezinde Facebook var, ancak Facebook'un popülaritesi azalmaya başladı, son senelerde Twitter'ın yükselişine tanık olduk, yakın zamanda ise instagram kullanımında mühim bir artış gözleniyor. Türkiye, global sosyal basın trendlerini takip ediyor mu?
Türkiye'nin global trendleri takip ettiğini söyleyebiliriz. Popülarite nereden baktığınıza göre değişen bir kavram. Örneğin ebeveynleri ile birlikte aynı sosyal ağda olmak istemeyen gençlerin kullandığı Snapchat AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'de yaygın kullanılıyor. Türkiye'de ise gençler anlık mesajlaşma uygulamalarını grup mesajlaşması için tercih ediyorlar. Kullanıcıların sosyal ağ ile ilişki kurma şekillerine göre sosyal ağları değerlendirebiliriz. Örneğin Facebook'ta birebir tanıdığınız kişilerle iletişim kurarken, Twitter'da tanımadığınız bir kitle ile iletişim halindesiniz. Kullanıcılar ulaştıkları kitle ve bu kitlenin kendilerine uygunluğuna göre sosyal ağ tercihlerini belirliyorlar. Facebook'un en gürültülü sosyal ağ olduğu bir gerçek ve kimi kullanıcılar bu gürültüden rahatsızlar. Daha spesifik bir konuda insanlarla bir araya gelmek isteyen Facebook kullanıcıları değişik sosyal ağlara yönelebiliyorlar.
Six degrees of separation teorisine göre var sosyal ağları değerlendirdiğimizde Facebook'un 6'ya yakın bir derecesi varken bu derece Twitter'da 5'in altına iniyor. Facebook, birebir ilişkide kuvvetli bir ağ iken, Twitter genel kitle üzerinde daha kuvvetli.
Sizce Facebook dislike düğmesi kullanmalı mı?
Bence kullanmamalı. Dislike olumsuz çağrışıma sahip. Teoride bunun olması gerektiğini söyleyenler var ancak pratikte bunun çalışacağını sanmıyorum. Paylaştığınız bir fotoğrafı insanlar dislike etmeye başladıklarında kendinizi kötü hissedip o sosyal ağı terk edebilirsiniz.
Dislike butonunu YouTube kullanıyor. Çünkü burada içerik üreten kullanıcılar var ve buradaki like, dislike düğmeleri içeriklerinin bir nevi değerlendirmesi anlamında. İçerik üretenler buradaki rakamlara göre içeriklerini gözden geçiriyorlar. YouTube'daki kullanımın amacı Facebook ve instagram'dan değişik olduğu için buradaki like/dislike düğmelerini ayrı değerlendirmek lazım.
Önümüzdeki 10 yılda teknoloji dünyasında hangi trendlerin olacağını düşünüyorsunuz?
Yeni bir medyanın ortaya çıkacağını düşünüyorum. Şu anda bunu tanımlayamıyorum ancak sanal gerçeklik, mobil, oldukça büyük veri ve sosyal medyayı buluşturan bir medyanın ortaya çıkacağını tahmin ediyorum. Belki bir gözlük takıp bambaşka bir dünyaya adım atacağız.
Gözlük demişken, Google'ın akıllı gözlüğü Google Glass Projesi sonlandırıldı. Google Glass sizce sebep başarısız oldu?
İnsanlara yeterince kıymet sunamadığı için başarılı olamadığını düşünüyorum. Gözünüzü kırpıp fotoğraf veyahut video çekmek için gözlük takmayı insanlar pek yararlı bulmadı. Bunun dışında özel hayatın gizliliği açısından tehdit olarak görüldü. Kimi restoran ve gece kulüplerine Google Glass ile girişin yasaklanması. Kimi ülkelerde araba kullanırken kullanımının yasaklanmasının da etkili olduğunu düşünüyorum.
Gamification (oyunlaştırma) günümüzde yaygın kullanılan bir konsepte dönüştü. Sizce hangi uygulamalar bu konsepti kullanmalı?
Tüm uygulamalar Gamification konseptini kullanabilirler. Bunu yalnızca oyun gibi düşünüp uygulamak bu konseptin en kötü kullanım şeklidir. Gamification konseptini bir hayli uygulama kullanıyor. Foursquare'de check-in özelliği vardı fakat bu kullanıcılara bir kıymet katmadığı için anlamsızdı ve Swarm uygulamasını geliştirip check-in'i Foursquare'den kaldırdılar. Facebook'taki like (beğen) düğmesi bile bir gamification öğesidir. Google Plus'ın artısı da aynı biçimde Gamification öğesi olarak değerlendirilmeli.
Kaynak: Sabah
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...