Faruk Bildirici yazısında Sabah yazarı Hilal Kaplan'ı eleştirdi. Bildirici; ''Hilal Kaplan, RTÜK’ün Amerika'nın Sesi (VOA), DW Türkçe ve Euronews haber sitelerine lisans zorunluluğu getirmesini destekledi; bunun yasa gereği olduğunu savundu. Aynı zamanda TRT Yönetim Kurulu üyesi olan Hilal Kaplan’ın memur-yazar olarak RTÜK’ün kararını savunması anlaşılır ama doğru değil'' sözlerine yazısında yer verdi.
Sabah yazarı Hilal Kaplan, RTÜK’ün Amerika'nın Sesi (VOA), DW Türkçe ve Euronews haber sitelerine lisans zorunluluğu getirmesini destekledi; bunun yasa gereği olduğunu savundu. Aynı zamanda TRT Yönetim Kurulu üyesi olan Hilal Kaplan’ın memur-yazar olarak RTÜK’ün kararını savunması anlaşılır ama doğru değil...
RTÜK gibi Hilal Kaplan da bir noktayı dikkatlerden kaçırıyor, yasaya 2018’de eklenen o düzenleme “radyo, televizyon hizmetlerini internet ortamından sunan medya hizmet sağlayıcıları” hakkında…
Halbuki bu üç internet sitesi radyo-tv yayını yapmıyor; haber ve söyleşi videoları yayımlıyorlar. Yasadaki tanımıyla, radyo-tv yayınına “özgülenmiş” medya mecraları değiller. Hatta yasa ve RTÜK’ün yönetmeliğindeki gibi tüm günü kapsayan “yayın akış çizelgeleri” de yok. O yüzden VOA, DW Türkçe ve Euronews sitelerindeki video yayınlar, televizyon yayını kabul edilemez.
Bu tür yayınları rd-tv olarak kabul etmek zorlama bir tutum. Eğer bunlar televizyon yayını ise internet ortamındaki her video ve ses yayınını radyo-tv olarak kabul etmek gibi akla ziyan bir durum doğar. Bu mantıkla RTÜK’ün lisans isteyemeyeceği internet sitesi, Youtube yayını ya da sosyal medya hesabı kalmaz.
RTÜK yönetimi de bu akıl dışılığın farkında olduğu için lisans kararını sözkonusu üç haber sitesinde “Canlı” ve “Video” sekmeleri olmasına dayandırıyor. Ama böyle bakıldığında bile Türkiye’de bırakın “Canlı” ve “Video” sekmelerini “TV” sekmesi olan yüzlerce site var. Örneğin Sabah gazetesinin sitesinde “Sabah TV” ve “Canlı Yayın”, Hürriyet’te “Hürriyet TV” ve “DHA Canlı”, Yeni Şafak’ta “Video” sekmeleri bulunuyor.
RTÜK’ün aynı durumdaki yüzlerce internet sitesi arasından Amerika’nın Sesi, DW Türkçe ve Euronews’ü seçmiş olması, bir kasıt olduğunu ortaya koyuyor. Anlaşılan, radyo ve tv’ler üzerinde kurulan denetim, bağımsız ve eleştirel internet siteleri üzerinde de oluşturulmak isteniyor. RTÜK’ün denetim altına almak için çaba harcamadığı bir kurum daha var, o da TRT…
Sığınmacılar yangında ölünce
İstanbul Güngören’deki bir tekstil atölyesinde çıkan yangın, kaçak çalışan Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de ne kadar zorlu bir yaşam sürdüklerini gösteren dramatik bir olaydı.
Saklandıkları tuvalette ölen dört sığınmacının cesedine, yaralı bir Suriyeli işçinin hastanede ifade vermesi üzerine saatler sonra ulaşılabilmişti. Polis araması sırasında bir de kerestelerin altında kalmış sığınmacının cesedi bulunmuştu. Ölenlerin üçü Suriyeli, biri Özbek, biri de İranlıydı.
Savcılığın bir gün sonra gelen açıklamasının ardından önce AA, NTV, Sabah, Habertürk, BirGün, Evrensel ve Cumhuriyet siteleri, yangında “yabancı uyruklu” beş kişinin öldüğünü duyurdular. 13 Şubat’ta basılı gazeteler Hürriyet, Sözcü, Cumhuriyet, Karar ile dijital günlük Gazete Pencere’de bu haber hiç yoktu; Akşam, Milliyet ve Türkiye iç sayfalarda vermişlerdi beş insanın ölümünü.
Sabah ve Yeni Şafak, birinci sayfaya çıkarmıştı ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi itfaiyesinin ihmali açısından yaklaşmıştı olaya. Sığınmacıların çalışma koşullarını ilk sayfadan duyurarak geniş biçimde aktaran ve ölümlerin nedenini irdeleyen sadece BirGün ve Evrensel’di
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...