GİZLİ İKTİDARIN ELİT BÜROKRATLARI 

Aktüel dergisinin bu haftaki sayısında Murat Yalnız’ın sorularını yanıtlayan Emekli Tuğgeneral Korkmaz Tağma, Türk siyaseti ve demokrasisi hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tağma’nın yaptığı açıklamalardan kısa kısa…

Bazılarımız hala demokrasi ile yönetildiğimizi sanıyor. Ama bugünkü durum yine de ehven-i şerdir. Türkiye’nin devlet şekli cumhuriyet, demokrasisi sözde. Denetim yapısı otoriter,totaliter sistemlerdeki gibi merkeziyetçi, bürokratik, emredici… Haliyle siyasi sistemle yönetim yapısı çatışıyor ve birileri balans ayarı yapma yetkisini kendinde görebiliyor. Yargıya müdahale edebiliyor, hatta müneccim gibi 28 Şubat’ın bin yıl sürebileceğini söyleyebiliyor. Kimler? Gizli iktidarın elit bürokrasisi. Bahsettiğim sadece askerler de değil… YÖK Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay başkanı da söylemiyor mu bunları? Türkiye’yi yöneten bunlar. Ama altını çizmeliyim ki siyasi sistem de sakat. Siyasi partilerin hiçbirisi demokratik değil.

(Emekli generallerin kurduğu derneklerle ilgili) Anayasa, Atatürk ilkelerine bağlı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti öngörüyor ve “değiştirilmesi dahi teklif edilemez” diyor. Atatürkçü geçinen mevcut bürokratik yönetim de bu değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek kavramlar üzerinden kendi ideoloji ve yaklaşımlarını halka empoze etmeye çalışıyor. Empoze etmek istedikleri fikirleri benimsemeyenleri ise ya hain ya da Atatürk düşmanı ilan ediyorlar. Oysa Atatürk’ün öngördüğü tek bir devlet yapısı vardır, o da demokratik devlettir.

Atatürk’ün öngördüğü demokratik cumhuriyet 1925’te isyanlar ve karışıklıklar yüzünden yolundan saptı. 1938’den sonra da İnönü ile tamamen çığrından çıktı. Atatürk iki defa çok partili sisteme geçmeye çalıştı ancak şartlar müsaade etmedi.

(Kamuoyunda “Büyükanıt ve Erdoğan atışıyor” izleniminin doğması ile ilgili) Her ikisinin de yaptığı çok ayıp. Bir orgenerale karşı bir korgeneral laf söyleyebilir mi? Amirin o senin. Genelkurmay Başkanı nasıl astının kendine karşı bir laf söylemesini içine sindiremezse. O da bir asttır, Başbakan’ın astıdır. Başbakan’a karşı laf söyleyemez, söylerse ayıp eder. Buna rağmen Başbakan da kendisine laf söyletiyorsa, o da başka bir ayıp.