Erdoğan Gül’ü sat(a)mazdı... Satmadı.
1 Temmuz 2007’de bu köşedeki yazımın başlığı “Erdoğan-Gül savaşı”ydı.
Ne diyordum?
Gül, Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde Başbakan olmak istiyordu.
Ancak şartlar değişti ve Başbakan onu Köşk’e zorladı.
Erdoğan Başbakan olarak kalmanın ötesinde uzlaşmak durumunda kaldı.
Halka gidildi ve başta temsil olmak üzere temel soru(n)lar giderildi...
Biri hariç.
Abdullah Gül.
Bu yeni oyun planında Cumhurbaşkanlığı için adı bizzat Erdoğan tarafından zikredilen Gül dizginleri eline aldı ve diretti.
Başbakan’ın yakın çevresinden kendi rızasıyla yıllar önce çekilen bir isim ona dair çok önemli bir kişilik özelliğini benimle adeta bir sır gibi paylaşmıştı...
“Tayyip Bey, adam harcamaz... Ne pahasına olursa olsun. Yeter ki birisi ona sadakat göstersin... Mezara kadar sahip çıkar... Bir başka hedef için yakınlarını dostlarını asla harcamaz...”
Tayyip Bey’in Abdullah Gül’den daha yakını var mı bilemiyorum.
Buradan ne çıkartmalıyız?
Bence 23 Temmuz sabahı Başbakan sıkıntılı uyandı.
Onca neşe ve gururun yanında kafasında tek bir soru vardı, “Abdullah Bey kardeşimi, gerilimi artırmamak için, aday olmamaya nasıl ikna edebilirim?”
Son derece hassas konularda bugüne kadar ne yaptıysa onu yaptı.
Sustu ve bekledi.
Yansıyan hava o ki Abdullah Bey kararını değiştirmedi.
O da bu suskunluğu paylaştı.
Medya önündeki örtülü mesajları asla kastetmiyorum.
O tabana ve çevreye verilen, “Sorun sıkıntı yok... Yola devam” mesajlarıdır.
Benim kastettiğim 30 yıllık iki dostun baş başa kaldığında, hemen her şeyi açık yüreklilikle konuşup, sorunlu olduğunu bildikleri alana dair tek bir kelime edememesidir.
Sözsüz bir düello gibidir o saniyeler.
İlk kelimeyi eden kılıcını ilk sallayan olmanın ağırlığı altında ezilmek istemez ve adeta cellada kellesini uzatır gibi o kelimeyi karşı taraftan bekler.
Büyükanıt’la Erdoğan’ın Dolmabahçe’de ne konuştuğundan çok daha fazla merak ettiğim Erdoğan ve Gül’ün baş başa kaldıklarında ne konuşmadıklarıdır.
Veya hangisinin konuştuğudur.
Ortaya çıkan tabloda şayet Gül Köşk’e çıkarsa bu Erdoğan’ın şövalyeliği olacaktır.
O zaman o dostumun sözlerini hatırlayacağım.
“Tayyip Bey, adam harcamaz... Ne pahasına olursa olsun. Yeter ki birisi ona sadakat göstersin... Mezara kadar sahip çıkar... Bir başka hedef için yakınlarını dostlarını asla harcamaz...”
Peki, Gül için ne düşüneceğiz?
O saatten sonra bizler için düşünmek değil bekleyip görmek önemli olacak.
Bir kişi hariç diye düşünüyorum.
akşam
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...