Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Konferansı’nın 1972 yılında aldığı karardan bu yana her yıl 5 Haziran, dünya çapında farkındalık yaratmak ve eylemde bulunmak amacıyla Dünya Çevre Günü olarak kutlanıyor. BM Çevre Konferansı bu yılki etkinliklerin temasını hava kirliliği olarak belirledi. Çünkü dünya çapında her yıl 7 milyon insan hava kirliliğine bağlı nedenlerle erken yaşta hayatını kaybediyor. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Prof. Dr. Arzu Mirici de, 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde yaptığı açıklamada, iklim değişikliği ve hava kirliliğinin başta akciğer hastalıklarıolmak üzere insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekti.
RİSKLER BELİRGİN OLARAK ARTIYOR
Günümüzde, her geçen gün artan çevre sorunlarının başında hava kirliliği ve iklim değişikliğinin geldiğini belirten Doktor Arzu Mirici, bu durumun akciğer sağlığı açısından oluşturduğu tehditleri şöyle anlattı:
“Hava kirliliği solunum sisteminin tüm hastalıklarının artmasına neden oluyor. Çevresel etkenlerin akciğer sağlığı üzerine etkileri incelendiğinde, hava kirliliği ile hastalıklara bağlı ölüm riskinde artış gözleniyor. Başta astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) olmak üzere zatürre ve alerjik hastalıkları hava kirliliğinin artırdığı biliniyor. Hava kirliliği bu hastalıkların oluşmasına neden olmanın yanı sıra var olan hastalıkların gidişatını ve sonucunu olumsuz yönde etkiliyor, acil hastane başvurularının artması gibi sonuçlara da yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) uzun süre hava kirliliğine maruz kalmanın akciğer kanseri riskini belirgin olarak artırdığını bildiriyor. İklim değişikliği ise özellikle bakteri ve virüs gibi mikroorganizmaların özelliklerini değiştirerek enfeksiyon hastalıklarının artmasına ve şekil değiştirmesine neden olabiliyor. Özellikle toplumda çok sık görülen hastalıklar olan üst ve alt solunum yolu hastalıklarının artabileceği düşünülüyor. Kirleticiler, çöl tozları, ısı ve nem artışına bağlı olarak atmosferdeki bakteri ve mantar spor yoğunluğu insan sağlığı açısından büyük tehdit oluşturuyor.”
KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALLER ÖNEMLİ SORUN YARATIYOR
Bu büyük tehdit karşısında alınacak önlemlerin çoğunlukla kurumsal ve hatta küresel olduğuna dikkat çeken TÜSAD Başkanı, “Zira hava kirliliği ve benzeri çevresel kirliliğin temiz alanlara geçişini engellemek neredeyse imkansız ya da çok zor görünüyor. En önemli unsurlar, fosil kaynaklı yakıtların kullanımına bağlı kirlilik, ısınma amaçlı ve taşıtlarda kullanılan yakıtlar, bunlara ek olarak maalesef giderek sayıları artan kömürlü termik santraller sıralanıyor. Üstelik bu santraller tarım alanları ve ormanları da olumsuz etkilediği için iki kere zarar veriyor. Bu noktada mevcut santrallerin devamı ve yenilerine izin verilmesi konularının yeniden düşünülmesi gerekiyor” dedi.
HAVA KALİTESİNİ ARTTIRACAK ÖNLEMLER ALINMALI!
DSÖ’nün hava kirliliğini ‘görünmez katil’ olarak tanımladığını hatırlatan Mirici, Türkiye’deki 81 ilin ortalama hava kirliliği düzeyinin DSÖ’nün belirlediği değerlere göre kabul edilebilir sınırların üstünde olduğunu vurgulayarak, “Bu nedenle endüstrileşme, sanayileşme ve doğal yaşamın bilinçsiz tahribinin yarattığı hava kirliliği ve iklim değişikliğine karşı tüm sivil ve resmi kuruluşlar işbirliği yapmalı ve ortak hareket etmeliyiz. Aynı şekilde sera gazı emisyonlarının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesi gibi konuların sürekli gündemde tutulması, hava kalitesinin geliştirilmesine ve istenilen düzeye getirilmesine katkıda bulunacaktır. Bakıp da göremediğimiz bu sorunları artık görmeliyiz. Başta akciğer olmak üzere sağlığımız ile ilgili koruyucu önlemleri acil olarak almalı ve çevrenin korunmasına ilişkin duyarlılığın artmasını sağlamalıyız” şeklinde konuştu. (ntv)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |