Haydarpaşa 1908’de hizmete açıldı; 1917’de bir sabotaj yüzünden çatısı yanarak yok oldu. 1930’ların sonlarında ise çelik strüktürlü olarak yeniden inşa edildi. 1979’da bir gemi kazası sonrasında yapının cephesi yine zarar gördü. 1999 depreminden sonra da yapının güney cephesindeki saatin yerinden oynadığı tespit edildi.
2006’da yapılan incelemelerde bodrum ve giriş katlarındaki tonozlarda ve giriş katında doğu kulesindeki asansör önünde döşemede çatlaklar tespit edildi. Güney cephede yer alan ana girişlerden, sağdaki kapının ekseninden ayrıldığı gözlemlendi; bu gelecekte tehlike arz edebilirdi.
2005 ve 2006 yıllarında Haydarpaşa Garı’na bazı müdahaleler yapıldı. Rıhtım üzerine TURYOL iskelesi inşa edildi, cephede pencereler yenilendi, dışarıdan klima takıldı. İkinci kat beton döşeme üzerine vinil uygulandı. Üçüncü katta iç mekân organizasyonunda değişiklik yapıldı; söz konusu müdahaleler daha sonra Koruma Kurulları’na şikayet olarak ulaştı.
2010 başlarında yapının çatı kaplamalarının büyük oranda tahrip olduğu, yapının bu sebeple su aldığı biliniyordu. Ayrıca çatı katı pencereleri kırıktı, uzun süre herhangi bir önlem alınmadı. Geçen sürede çatıda yapılacak kapsamlı bir onarımın maliyetinin çok büyük olacağı düşünüldüğünden herhangi bir onarım yapılmadı.
Söndürmede oluşan hasarlar
Yapıların yangından kurtarılmalarında suyla müdahale en yaygın uygulama. Ancak tarihi yapılar bu uygulamadan büyük zarar görebiliyor. Yapı malzemelerinin (taş, ahşap, kireç esaslı bağlayıcı malzeme) suyla teması tahribine neden olabilir. Bu tür malzemenin fazla miktarda suyla teması ve sonrasında kuruması, tuz hareketini başlatır.
Bu durum özellikle ani kuruma, ya da donma gibi fiziksel etkenlerle birleştiğinde daha önemli hasarlar yaratır. Donma süreci, malzemenin bünyesinde genleşme yapar, bu da çatlak ve kopmalara neden olur.
Haydarpaşa Garı’nda çıkan yangının söndürülmesinde deniz suyu kullanıldı. Muhtemelen itfaiye araçlarının olay yerine ulaşmalarından önce acil müdahale yöntemi olarak tercih edildi. Ancak deniz suyu içerdiği klor nedeniyle tarihi yapılar için bir tehdittir. Özellikle basınçla uygulanan deniz suyu, taş malzemenin gözeneklerine yerleşir; kuruma sürecinde ise cepheye taşınarak pamuğumsu tuz birikintileri oluşturur. Bu tuz mineralleri, yapı her ıslanıp kuruduğunda cepheden taşın bünyesine ve tersi yönde hareket eder. Bu esnada bir don olması durumunda, taşın gözenekleri içindeki tuz kristalleri genleşerek taşın bünyesinde çatlaklar oluşturabilir, bu da ileri aşamalarda taşın yüzeyinden kopmalara neden olur.
Söndürmede kullanılan suyun miktarının fazla olması, döşme/tavan kirişleri arası, duvardaki lambri arkaları, vinil döşeme kaplamaları, halılar gibi su ve nem yutan malzemelerde toplanır. Zaten Haydarpaşa’da da üçüncü kat döşemesi içinde biriken su, tavandaki bezemeleri tahrip ettiği görüldü. Deniz cephesindeki ana kapılardan biri yangın öncesinde de hasarlı durumdaydı. Yapının fazla suya maruz kalması, ahşap doğramalardaki hasarı artırdı, üzerinde taşıdığı vitraylı cam için tehlike arz eden bir duruma geldi.
Haydarpaşa’nın onarımı
Haydarpaşa Garı yangından önce de korumaya muhtaç bir yapı olarak tartışıma konusuydu. Garın karşı karşıya olduğu tehditler 2000 yılından beri evrilerek değişti. Söz konusu tehdit, adı Marmaray Projesi’yle birlikte anılan yapının yeniden kullanımı üzerine geliştirilen senaryoları içeriyordu. Bu amaçla, mimari ve kentsel yarışma projeleri açılmış, yasalarda değişikliklere gidilmiş, kurvaziyer liman olacağı iddiaları ortaya atılmıştı SİT alanı ilan edilmesine rağmen uygulamaya konmakta geçikilmiş, karşı çıkılamadığı durumda koruma imar planı adı altında kentsel dönüşüme olanak tanıyacak yeni bir plan onaylandı. Bütün bu senaryolar, Marmaray sebebiyle trenlerin Haydarpaşa’ya uğramadan tüp geçide bağlanması kararını tartışmalı hale getirdi. Böyle bir uygulama halinde, Haydarpaşa Garı’nın otel olarak kullanılma planı duyumlar arasındaydı. Kamu tepkisinin şiddetine bağlı olarak bu kararların bir uluslararası yarışma sonucuna bağlanmak istenmesi tekrar tekrar gündeme gelebiliyor.
Önceki gün yaşanan üzücü olay, halkın Haydarpaşa’ya olan duyarlılığını apaçık bir şekilde ortaya koydu. Hepimiz Haydarpaşa Garı’na olanları bir yakınımızın başına gelmiş bir kaza gibi değerlendirdik. Gerçekten de yapının toplumsal hafızdaki yeri ikame edilemeyecek önemde.
İstanbul’un Dünya Mirası listesinde yer alabilmesi için hazırlanan Yönetim Planı için çalışmalar hâlâ sürüyor. Haydarpaşa sahili bu alanın koruma alanı olarak belirlenmiş durumda. Bu kapsamda demiryolu mirasının korunması için mikro ölçekte bir yönetim planına ihtiyaç var. Hem bu gibi kaza durumlarında, hem de gelecekte tekrar gündeme gelecek olan yeni yatırımlar çerçevesinde bu bir gereklilik.
Umuyoruz, Haydarpaşa’nın geleceği yangın sonucu yitirdiğimiz İstanbul siluetinin önemli diğer yapıları gibi olmaz. Yangın, tren ulaşımını durdurmak için bir fırsat olarak kullanılmaz. TCDD I. Bölge çalışanları, yangın bahane edilerek bu güzel yapıdan uzaklaştırılmaz. Umuyoruz onarım maliyeti çok yüksek bulunarak yap-işlet-devret’le Haydarpaşa otel olmaz! (Yrd. Doç., Kadir Has Üniversitesi,)
Kuruma süreci ve temizlik önemli
* Haydarpaşa Garı’nın yangın zararlarından arındırılması için ilkin kurutulması gerekli. Bunun bilimsel bir yaklaşımla yapılması çok önemli, çünkü bu noktada yapılacak bilinçsiz bir müdahale, istemeden yapıya daha çok zarar verebilir.
* Yapının doğal yolla havalandırılması, biriken noktalardan suyun tahliye edilmesi, su kapanı olan yerlerin tespiti ve yapıdan uzaklaştırılması önemli müdahaleler. Bu noktada dikkat edilmesi gereken çatının üzerine geçici bir çatı inşa ederek yapının daha fazla suya maruz kalmasını önlemek.
* Kuruma süreci başladığında yapının tekrar ıslanmaması çok önemli. Ancak örtme işleminin naylon kullanılarak da yapılmaması gerekli. Bu yapının hava almasını engeller ve kururken havaya bünyesindeki nemi veren yapının yoğuşma sonrası yeniden nemlenmesine neden olur.
* Yapının, özellikle temel kotunda biriken suyun tahliye edilmesi ve nem haritasının çıkarılması ve buna bağlı olarak kuruma sürecinin takibi çok önemli. Bugün yapılacak olan tespitler, yapının temizliği ve onarımında hangi metodların kullanılacağı belirleyecektir.
Bakan Yıldırım: 15 dakikada kontrol altına alındı
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Haydarpaşa’daki yangına ihbardan 4 dakika sonra denizden, 8 dakika sonra da karadan müdahale edildiğini belirterek, “15 dakika içinde yangın kontrol altına alınmış, söndürmesi 40 dakika içinde tamamlanmıştır” dedi.
Söndürme sırasında alt katlara su dolduğunu, bazı elektronik cihaz ve eşyaların zarar gördüğünü anlatan Yıldırım, yanan çatı kısımlarının orijinaline uygun şekilde ve en kısa sürede yeniden yapılacağı sözünü verdi.
Yangının kesin nedeninin bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacağını kaydeden Yıldırım, ‘yanıngının onarımla ilgisi var mı?’ sorusu üzerine Haydarpaşa yangının ayrıntılarını anlattı:
Çatı onarılıyordu
“Onarım olduğu doğrudur. Çatının muhtelif yerlerinde sızıntılar olduğu için açık noktalara köpük sıkılmış, pencerelerden su sızıntısını önlemek için branda kaplaması yapılmış ve bir izolasyon malzemesi çatıda kullanılmış. Bu işlemler saat 09.00’da başlayıp 15.10’a kadar devam etmiş. Bu arada 12.00’de kalorifer tesisat kaçağı olduğu ihbar edilmiş. Bu kaçak da 12.00-12.45 arası tamir edilmiş. Orada yanma yok. Dolayısıyla gün içinde bir çalışma olduğu doğrudur. Hatta yangın ihbar edildiğinden 10 dakika öncesine kadar bir faaliyet olmuştur. Çalışma esnasında elektrik tesisatı bir tehlike olmaması için tamamen kapatılmış. Çalışma bittikten kısa bir süre sonra yangın çıktı.”
Yangın, Haydarpaşa Garı binasının çatısını kullanılmaz hale getirirken, binada bulunan idari işler de müdahale sonrası önemli ölçüde zarar gördü. Radikal muhabiri Enis Tayman’nı edindiği bilgilere göre, binanın üçüncü katında tutulan kuruma ait ihale dosyaları ve kira sözleşmeleri, zarar gören belgeler arasında yer alıyor. Dosyaların önemli bir kısmının imza altına alındıkları, dolayısıyla elektronik ortamda bulunmadığı anlaşıldı.
Kumanda merkezi iptal
Kumanda merkezi olarak kullanılan binanın ikinci katı da sıkılan sulardan dolayı tamamen kullanım dışı. Bu durum trenlerin sevk ve idaresini de olumsuz etkiliyor. Zira “Tren Sinyalizasyon İdaresi” olarak bilinen merkez, Haydarpaşa ve Arifiye (Adapazarı) arasında her gün 180 trenin sevk ve idaresini sağlıyor. Aynı kattaki telekumanda merkezi de kullanılamaz halde. Bu merkez de trenlerin elektrikle beslemesini sağlıyor. Mevcut durumda ise söz konusu işler, eski sistem olarak anılan “Trenlerin Merkezden İdaresi” üzerinden sağlanıyor. Ancak eski sistemi kullanmayı bilen görevli sayısının az olması işlerin yürütülmesine sorun yaratıyor.
Asıl iş bahara kaldı
5 No’lu Anıtlar Kurulu’nun da Şubat 2010’da Haydarpaşa için basit çatı tadilatı için izin verdiği ortaya çıktı. Ancak aslına uygun restorasyon için ise henüz harekete geçilmedi. Radikal’e konuşan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 1.4 milyon TL tutarındaki aslına uygun restorasyon çalışmalarının, mevsim şartları yüzünden ancak bahar aylarında başlayacağını söyledi.
‘Hürmüz’ yüzünden
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı Ali Karahan, Haydarpaşa’da, eski izolasyonun kaldırılması için ahşap üzerinde kalan boya ya da yapıştırıcı madde gibi ‘hürmüz’ adı verilen nesnelerin yakılarak temizlenmek istendiğini, yangının kuvvetle muhtemel bu nedenle çıktığını belirtti. Karahan, “Hürmüz ya yakılarak ya da başka yöntemlerle alınır” dedi.
Başkan Öztürk: Ruhsat alınmadı
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ise garla ilgili belediyeye yapılan müracaatta, çatı onarımı ve pencerelerin yenilenmesi için izin istendiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Ancak belediyemizden ruhsat alması gerekirdi. Çatıda onarım yapılırken yangın başladığı söyleniyor. Bu doğru ise bizden ruhsat almadan onarıma başladılar. ”
Tren seferler başladı
Dün ayrıca yolcu seferleri de yapılmaya başlandı. Saat 10.30’da “Başkent Ekspresi” ile Ankara’ya gidecek yolcular alındı. Fakat öte yandan Anadolu’dan İstanbul’a giden trenlerdeki yolcular, Haydarpaşa Garı’ndaki yangın nedeniyle Sakarya’nın Arifiye’den sonra otobüslerle taşındı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bugünden itibaren banliyö seferlerinin normale döneceğini bildirdi.
İfort İnşaat yapıyor
Haydarpaşa’da yağmura karşı önlem amacıyla yapılan çalışmayı İfort Grup Dijital İnşaat ve Temizlik Hizmetleri Şirketi birkaç hafta önce üstlendi. Çatının bütününü değil belli yerlerinde yapılan onarım işini 6 bin TL bedelle üstlenen İfort Grup’un Şubat 2008’da kurulduğu anlaşıldı. İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre, şirketin sahipleri İhsan ve Hüseyin Kabaoğlu. Kamu İhale Kurumu kayıtlarında, söz konusu işe ilişkin bir bilgi yer almazken, işin pazarlık usulü verildiği sanılıyor.
İşçiler serbest
Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Haydarpaşa yangınıyla ilgili soruşturma başlattı. Savcı Selahattin Aydoğdu’nın soruşturması çerçevesinde, inşaat mühendisi bir öğretim görevlisi, bir elektrik mühendisi ve bir yangın uzmanından oluşan üç kişilik bir bilirkişi heyeti oluşturuldu. Onarımda çalışan ve önceki akşam gözaltına alınan iki işçinin yanı sıra, başkalarının da ifadelerine başvurulduğu ve serbest bırakıldıkları öğrenildi.
57 araçla müdahale
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi’nden (AKOM) yapılan açıklamada “Binanın hassas, kagir ve ahşap karışımı olması nedeniyle teknik ve özellikli söndürme çalışması yapıldı. Yangın İstanbul İtfaiyesi ve söndürme gemilerinin müdahalesi ile yayılmadan söndürüldü. Kadıköy grubu olay yerine 15.28’de gelerek müdahaleye başladı. İtfaiye 57 araç ve 162 personel ile yangına müdahale etti” denildi.
RADİKAL
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...