Çeyrek yüzyıla yakın Türkiye’yi yöneten ana felsefenin doğduğu yer Milli Görüş…
İktidarı kıyısından yakalamış bir siyasi hareketin ellerini kollarını kestiler.
O kesilen dallar başka bir gövdede yeniden filizlendi.
Keyfini bile çıkaramadıkları bir başarı hikayeleri oldu Milli Görüş siyasetenin…
Partileri kapatıldı…
Liderlerini her Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında, “SİYASİ SAUNAYA” alan karşı bir dirençle boğuştular…
Oyları küçüldü ama dirençleri aynı kaldı.
Şimdi ise; Erbakan hayatta iken bile siyaseten mağlup oldukları eski dostları ile karşı karşıya kaldılar…
Geçmiş yılların acısını çıkarırcasına…
Direnme…
Bu direnmeden bir haz alma halleri var.
Belki de hakları…
Bir inanç olduğu kadar…
Bir duygu hareketi aslında Milli Görüş…
Yalnız bir durum var…
Saadet Partisi, sadece bu duygularını tatmin etme…
Geçmiş hesaplaşma ile ilgili değil…
Abdullah Gül’ü ikna etmek için de süreci zamana yaymaya çalışıyorlar.
Ankara’da konuşulanlara göre bu iddiaları körükleyen, Gül’ün koruma amirinin, “Diğer partileri ikna ederseniz; Gül, Saadet’in adayı olacak” sözlerini kapalı ortamlarda seslendirmesi...
Siyaset elbette duygusuz olmaz ama reel bir uğraş.
Gül’ün , “Ne evet, ne hayır” demesini, “Hele bir görelim” diye yorumlamak da...
Sadece ismini diri tutmak için yapıyor şeklinde yorumlamak da mümkün...
Saadet Partisi işin keyfini çıkarırken, reel sonuçlarla da aynı iştahla ilgilenmezse, bulundukları noktadan geriye gidebilir, hatta yeni bir bölünmeye de yol açabilirler!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |