Küresel krizde işlerini kaybedenlere müjdeli haber. Türkiye'nin ve dünyanın önemli markaları, binlerce franchising (isim hakkı) vermeye hazırlanıyor. Marka ve isim kullanım hakkı 5 bin ile 50 bin Euro arasında değişiyor. Türk girişimciler, en çok restoran ve gıda alanındaki franchise veren markaları tercih etse de, son yıllarda tekstil, otomotiv, hizmet ve emlak da gözde sektörler arasında.
- Dünyada yaşanan finansal kaynaklı krizin ardından yerli ve yabancı markalar 2010'a umutlu giriyor. Kriz döneminde ekonomik darboğaza giren gıda, kafeterya, emlak, eğitim, mobilya ve mücevher sektörlerinin öncü firmaları, yeni yılda hem yurtiçinde hem de yurtdışında binlerce franchising (isim hakkı) vererek rahatlamak istiyor. Firmalar, marka ve isim kullanım hakkını 5 bin ile 50 bin Euro arasında değişen fiyatlarla yeni girişimcilere verecek. Fast food (atıştırma) sektörünün tanınan ismi Ceshni isim hakkı için 5 bin lira isterken, Cızbız Köfte 30 bin lira, Çıtır Usta 20 bin lira, Dome Pico 20 bin, Dilek Pastaneleri 20 bin, Domino Pizza 40 bin dolar ve Festiva Resturantları 50 bin lira talep ediyor. Şirketler bu rakamın karşılığında girişimcilere eğitim, yer seçimi, bölge koruması, proje, reklam, mal ve personel temini, pazarlama ve finansman desteği verecek. Ayrıca Almanların Nordsee, İntable, Weenerwald restaurantları, Portekiz'in Nando's, İngiltere'nin Mambochino Cafe, İtalya Lavazza ve Amerika'nın Coldwell Banker gibi şirketleri de Türkiye'de genişlemek için franchising derneklerine gerekli girişimleri yapmaya başladı. Devler, bu yolla yaklaşık 5 bin yeni girişimciye ulaşmayı hedefliyor.
Türkiye'de 2009'un son çeyreğiyle birlikte ekonomik krizin etkilerinin azalması iş dünyasını yeni girişimlere yönlendirdi. Önceki yıllarda doğrudan yatırımı tercih eden şirketler, 2010 ile birlikte franchising vermeye hazırlanıyor. Şirketler, bu sayede hem para kazanacak hem de yeni girişimciler imkan verecek. Ülke ekonomisine milyarlarca lira girdi sağlanırken, binlerce vatandaşa da yeni istihdam alanları oluşturulacak. Türkiye Franchise Derneği (UFRAD) Başkanı ve Aydın Üniversitesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Aydın, franchise isteyenlerin oranında son dönemde yüzde 40 artışın olduğunu belirtiyor. Bu alana ilgisi olan işletmecilerin mutlaka saha araştırması yapması tavsiyesinde bulunan Aydın, aksi halde istenmeyen durumlarla karşılaşabileceğine dikkat çekiyor. Kriz ortamında yatırım yapmak isteyen girişimcilerin son dönemde franchising sistemine yöneldiğini anlatan Aydın, franchise'ın hem normal bir yatırıma göre hem daha ucuz hem de bir marka desteğinden dolayı müşterinin ilgisini çektiğini ifade ediyor. Sistem, Türkiye'de son birkaç yılda yüzde 25 büyüme göstermiş. Yıllık ticaret hacminin 35 milyar dolarlık bir bütçeye ulaştığını vurgulayan Aydın, franchise'ın beş yıl içinde 70 milyar dolara ulaşmasının mümkün olduğunu belirtiyor.
Markaların özellikle Türkiye'de bu sistemi yaygınlaştırmak istemesinin bir diğer sebebi de genç nüfusun markalara olan aşırı ilgisi. Bunu fırsat bilen yerli ve yabancı markalar Türkiye pazarında yer tutmanın hesaplarını yapıyor. Ulusal Franchising Derneği'nin verilerine göre, Türkiye'de 800, dünya genelinde 10 bin marka franchise veriyor. ABD'de her 12 kişiden 1'i, Türkiye'de ise her 2 kişiden 1'i, bu sistemle kendi işini kurmak istiyor. Türk girişimciler, en çok restoran ve gıda alanındaki franchise veren markaları tercih etse de, son yıllarda tekstil, otomotiv, hizmet sektörü ve emlak markaları da, dünyanın birçok yerinde şube açtı. Bugün Türkiye'de, franchising sistemiyle çalışan 15 farklı sektör var. Bu kapsamda Almanların Nordsee, İntable, Weenerwald, Portekiz'in Nando's, İngiltere'nin Mambochino Cafe, İtalya Lavazza ve Amerika'nın Coldwell Banker gibi gıda devleri ülkemizde markalarını kalıcı hale getirmek için gerekli tüm başvurularda bulundu. İsim hakkı vermek için Türkiye Franchise Derneği'ne başvuran şirketler, uygun girişimci bulmaları halinde Türkiye geneline açılım yapacak. Bunun yanında İspanya, Amerika, Mısır, Brezilya, Hollanda ve Almanya menşeli markalar da Türk tekstil ve gıda devlerinin yurtdışında franchisingini almak için yoğun gayret gösteriyor. Yabancı markaların yanında Çiğköftem, Dailiy Fresh, Domino's Pizza, Gönül Kahvesi, Köfteci Ramiz, Mado, Mantı Keyfi, Motta, Pizza Pizza, Sambi, Simit Sarayı, Tatlıcı Tombak, Bil Dershaneleri, Century 21, Garanti Online Fatura, Koçak Gayrimenkul, Returk, Turyap, Altınsay, Çilek ve Kiğılı gibi markalar da yüzlerce genç işletmeciye marka desteği verecek. Simit Sarayı'nın Amerika, Almanya ve Hollanda'da franchise yöntemiyle yeni şubeler açmak için anlaşmaya vardığı da gelen bilgiler arasında.
Türkiye Franchise Derneği Genel Sekreteri Osman Bilge ise yerli markaların yabancı markalara karşı kriz dönemlerinde daha güçlü olacağını belirtiyor. Bilge, 2010 itibarıyla sektörde 100 ile 150 arasında yeni markanın ortaya çıkacağına da dikkat çekiyor. Avrupa Birliği müzakere sürecinden dolayı çiğ köfte franchise'ında sıkıntılar olabileceğini vurgulayan Bilge, Simit Sarayı, Hacıbey Kebap ve gıda sektörüne yoğunlaşılmasını tavsiye ediyor. Bunun yanında Altın Gayrimenkul, Alman Akupil, B-Fit ve Business Center gibi alanlarda müşteri portföyü yönünden bir adım önde bulunuyor. Güney Kore menşeli tavuk restoran zinciri Genesis BBQ, franchise yöntemiyle İstanbul'da 50 şube açacak.
Sistemin 8 altın kuralı
Hem franchise veren hem de alan şirketlerin birbirlerini iyi tanıması çok önemli.
Markanın geçerliliği, tarihi süreci ve geçmişinin incelenmesi gerekiyor.
Yapılan mutabakatlar dikkatlice okunmalı, muhakkak hukukçulara gösterilmeli.
Yatırım yapılacak rakam iyi belirlenmeli, kesinlikle üzerine çıkılmamalı.
Yatırım yapılacak alanın geleceği ile ilgili geniş araştırma yapılmalı.
Franchise verecek şirketin beklentileri ve çalışanların eğitimi göz önünde bulundurulmalı.
Franchise verecek şirketin her isteyene isim hakkını tanıması uygun değil.
Franchise'ın mali durumu iyice araştırılmalı, çünkü bunların yapacağı her hata şirketi de bağlar.
Zaman