Borç yükü vatandaşı eziyor
Ekonomideki kriz, pembe nutuklar atan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı yalanlıyor. Hükümetin icraatları, vatandaşı borçla yaşamaya mahkum etti. Hacizler kapıya dayandı.
İktidara geldiği günden bu yana uyguladığı politikalar ile Türkiye ekonomisini duvara toslatan AKP hükümeti, hane halkı borç yükünün de tam 33 kat arttırmasına neden oldu. Merkez Bankası’nın verilerine göre yurttaşların bankalar, katılım bankaları ve finansman şirketlerinden aldıkları konut, taşıt ve diğer tüketici kredileri ile bireysel kredi kartı borçlarının toplam hacmi 2002 yılında 3.4 milyar YTL iken 13 Haziran itibariyle 110.8 milyar YTL’ye ulaştığı belirtildi. Söz konusu borç yükü AKP’nin iktidara döneminde 33 kat artarak rekor kırdı.
Kredilerde hızlı artış sürüyor
Hane halkı borcunun en ağırlıklı bölümünü oluşturan mevduat bankalarından kullanılmış konut kredilerinin bakiyesi yılbaşından bu yana 4 milyar 908 milyon YTL daha büyüyerek 35 milyar 812 milyon YTL’ye ulaştı. Aynı dönemde ihtiyaç kredileri 5 milyar 322 milyon YTL artarak 34 milyar 445 milyon YTL’ye yükseldi.
Maskelenmiş bir ekonomik kriz yaşıyoruz
İktisatçı Mustafa Sönmez, Türkiye’de fiilen bir kriz hali yaşandığını, ancak bunu maskeleyen ana unsur olarak yüksek faiz politikası uygulandığını kaydederek, “Cari açık yıllık bazda 42 milyar doları bulmuştur ve eğilim yılsonunda 50 milyar doları bulması yönündedir. Bu kadar büyük cari açık, dış kaynağa bağımlılığı artırmaktadır. Dışa bağımlı enerjinin faturası açığı katlayabilecektir. Açığı azaltmak için bulunamayan dış kaynak eninde sonunda kurun yukarı seyrini getirecek ve kur patlaması her şeyi berhava edecektir. Resmi işsizlik yüzde 11-12’de kemikleşmiştir. Enflasyon, Temmuz’daki enerji zamları ile yeniden alevlenecek ve yılsonunda yüzde 20’ye ulaşabilecektir. Tüketici kredi ve kredi kartı borçları ile hanehalkının borç yükü 110 milyar YTL’yi aştı ve geri ödemelerde zorluklar yaşanmaktadır. Özel sektörün sırtında 150 milyar dolara doğru tırmanan bir dış borç stoku vardır. Düşük kura güvenilerek yapılan bu borçlanma, kurun yukarı seyri halinde önce reel sektörü, giderek mali sektörü içine çekecektir”
Dolar 1.50-1.60 YTL olmalı
Bütün bu olumsuz kriz tablosu karşısında, maskeleyici ana unsurun ise yüksek faiz politikası olduğuna dikkat çeken Sönmez, yüksek faiz sayesinde, büyümenin ana rüzgarı olan dış kaynak girişi sağlanmaya ya da çıkışı azaltılmaya çalışıldığını kaydetti. Sönmez, bununla sıcak para ve yabancı sermaye girişi sayesinde, normalde yukarı doğru fırlaması gereken döviz kuru aşağı bastırıldığını belirterek, “ Normalde 1 dolar, 1.50-1.60 YTL bandında seyretmesi gerekirken, yüksek reel faizle 1.20-1.25 YTL bandında tutulmaktadır. Bu yüksek faiz aracıyla, iki haneye sıçramış enflasyonu tekrar tek haneye indirme umudu beslenmektedir. Bu yüksek faiz ödenerek bastırılan döviz kuru, 250 milyar doları aşan dış borç stokunun yüzde 66’sına sahip özel firmaları kabuslardan kurtarmakta, giderek daha fazla dışarıdan borçlanmaya itmektedir. Normalde yüksek faizli ekonominin, iğneyle sahada kalabilen futbolculara benzemektedir. Bu uyuşturucu iğneyi ortadan kaldırırsanız, sahaya yığılıp kalacaktır” diye konuştu.
Yeniçağ
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...