Her gün anketler yayınlanıyor.
Her biri belli bir amaç için yapılan anketlerde sonuçlar inandırıcı ve güvendirici olmaktan uzak.
Ben oturup bir “Akıl anketi” yaptım.
Yeni Meclis’i buna göre şekillendirmeye çalıştım.
Bazı anketler diyor ki, “AKP’nin oyu yüzde 40’a yakın”
Doğru olduğunu varsayalım.
Bazı anketler diyor ki, “CHP’nin oyu yüzde 20’nin üzerinde”
İnanalım.
Bütün anketler diyor ki, “MHP barajı aşacak”
Güvenelim.
Bu durumda ne olacak!
Mecliste sandalye sayısı artmayacağına göre.
MHP’nin 70 civarında milletvekili alacağını düşünelim.
20 kadar da bağımsız adayın sandıktan çıkacağını varsayım.
AKP de, CHP de oyunu arttırsa bile eski bu dönemki sayılarına ulaşamaz.
Çünkü bu 90 milletvekili onlardan çıkacak.
En büyük kaybın en büyük paydan olacağı da aşikar.
Bağımsızların da en fazla AKP’ye etkileyeceği kesin.
Bu durumda AKP 280-290 arası bir sayıda kalır.
CHP 170-180 arası bir milletvekili çıkarır.
70-80 arası MHP alır.
20-22 de bağımsız olur.
Alın size yeni Meclis.
DP barajı aşar mı?
Aşacak gibi durmuyor.
Ama aşarsa AKP iktidar olamaz.
Asıl MHP sürpriz yapıp, beklenin çok üzerinde oy alabilir.
Sonuç kimseyi şaşırtmasın.
Doğrucu iş adamları
İki iş adamı, işadamı olmalarına rağmen, Türkiye’de iş yapmalarına rağmen iyi konuşmuşlar.
Biri TAV’ın ortaklarından Hamdi Akın, diğeri ise İSO Başkanı Tanıl Küçük.
Hamdi Akın Türk Bankacılık sektöründeki “Yabancılaşma” ile ilgili olarak şöyle diyor:
“İş Bankası olmasaydı bugün TAV olmazdı. Bu işe ilk girdiğimiz günlerde yurt dışında kredi bulamadık. Ne içerdeki, ne de dışarıdaki yabancı bankalar yüzümüze bile bakmadı.”
İşte geçen hafta fatihaltayli.com.tr’deki yazımda dikkat çektiğim konu.
Yabancı bankalar, Türkiye’deki yatırımcıların gelişmesine imkan sağlamaz, kendi ülkelerindeki şirketlere Türk rakipler çıkmasına izin vermez.
Hamdi Akın’ın sözleri önemli. “İŞ Bankası olmasaydı TAV yoktu”
TAV kim?
Bugün Dünyanın dört yanında en büyük havalimanı işletmecilerine rakip olan milyar dolarlık gururumuz.
Bir başka örneğin elimde belgesi bile var demiştim. “Nedir o belge?” diye soranlar olmuş.
Kısaca anlatayım.
Bir Türk firması Türkiye’de önemli bir tesis kurmak için bir Amerikan bankasından kredi istemiş.
Kurulacak tesis bu sektörde tekel olan bir Amerikan şirketinin çıkarlarına aykırı.
Amerikan şirketi senatoya mektup yazmış, “Bu krediyi engelleyin” diye.
Son aşamaya gelen kredi engellenmiş.
Mektup elimde.
Bankacılığın “Yabancılaşması” bu anlama geliyor.
Bir de üzerine
İSO Başkanı Tanıl Küçük ise Türkiye’deki bir ikisi hariç bütün odalar AKP kontrolüne girer, AKP ekseninde dönerken bakın neler diyor: “2001 model programla yola devam edemeyiz. Ülkenin kaderini küresel gelişmelhere bırakamayız. Tek partili iktidar sihirli formül olmayabilir. Kendi yatırımcımız yurt dışına giderken Türkiye’ye yöne yatırım niye gelsin?”
Tamamının altına imza atacağım sözler.
Küçük’e göre “İstikrar” anlamına gelen tek parti iktidarı 5 yılda yapısal sorunları çözememiş.
İSO Başkanı’nın sözlerinin altına imza atarım.
Türkiye’de tek parti iktidarları her nedense “Çoğunluk diktatoryasına” dönüşüyor. “Humumsuzluk” ve “Fütursuzluk” egemen oluyor.
Hatalarını görmüyor, topluma kulaklarını tıkıyorlar.
Bunun yansımalarını hem ekonomide, hem sosyal hayatta görüyoruz.
Yanlışlardan dönülmüyor, basın da kontrol altına alındığı için yanlışlar “Doğrulaştırılıyor”
İstikrarın meclisteki sayıda değil, ortak akılda olması gerektiğini kimse unutmamalı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...