Kalın, Almanya'nın başkent Berlin'de, Türk gazetecilere, gelecek hafta yapılacak NATO Zirvesi, Suriye'deki gelişmeler, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, Kıbrıs meselesi ve Libya konusundaki uluslararası çabalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
NATO Zirvesi'nin çok önemli olduğunu belirten Kalın, "Cumhurbaşkanımızın orada, Londra'da vereceği önemli mesajlar var. Özellikle NATO'nun 21. yüzyıldaki konumu, vizyonu, sorumlulukları ve öncelikleri gibi konularda Türkiye'nin dile getireceği tezler var." dedi.
"Terör unsurlarına karşı mücadelemizi anlattık, anlatmaya devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda iyi bir hazırlık yaptığını belirten Kalın, "Şu günlerde NATO'nun geleceği, kimliği, vizyonu, geleceği gibi konularda bir dizi tartışma var. 'Beyin ölümü gerçekleşti' diyenler, 'ittifak dağıldı' diyenler, 'yeterince külfet paylaşılmıyor' diyenler var. Tüm bu konularda Türkiye'nin dile getireceği önemli tezler var. NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip bir ülke olarak, aynı zamanda NATO'nun güney kanadının güvenliğini 1952'den bu yana sağlayan üye ülke olarak, bizim de önemli görüşlerimizi Cumhurbaşkanımız en üst düzeyde dile getirecek" diye konuştu.
Kalın, güvenli bölge ve göç meselelerinin Avrupa'da yakından takip edilen konular olduğuna işaret ederek, "Suriye'de sınırımızın terör örgütlerinden temizlenmesi sonrası, özellikle Barış Pınarı Harekatı sonrası bazı Batılı ülkelerden tepkilerin geldiğini gördük. Bunun haklı temellerinin olmadığını, orada sivillere, Kürtlere ya da dini azınlıklara karşı değil, terör unsurlarına karşı mücadele verdiğimizi buradaki muhataplarımıza anlattık, anlatmaya devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
Sözcü Kalın, Türkiye'nin, özellikle Suriye'deki gelişmeler sonrasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açık kapı politikası sayesinde milyonlarca mülteciye gönlünü ve kapılarını açtığını, bu insanların savaştan, varil bombalarından ve kimyasal silahlardan korunduğunu anlattı.
Suriye'de siyasi sürecin ilerletilmesinin büyük önem arz ettiğini, Anayasa Komitesi'nin kurulmasından sonra çalışmaların daha da önem kazandığını vurgulayan Kalın, "BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde Anayasa Komitesinin çalışmalarının ardından Suriye'de siyasi sürecin ilerletilmesi için seçimlerin yapılması öngörülüyor. Burada hem Astana hem Cenevre sürecinin katkı vermesi için çalışmalarımız devam ediyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, hem ABD Başkanı Donald Trump hem de mutabakat çerçevesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmeler yaptığını anımsatan Kalın, "Bizim bakış açımız Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği çerçevesinde herkesin katılacağı şeffaf seçimlerin yapılması, Suriye halkının sandıkta iradesinin tecelli edecek şartlarının oluşması. Ama o zamana kadar atılması gereken birçok adım var. Bunlardan bir tanesi de çatışmaların sonlandırılarak, güvenli bölgenin oluşturularak, mültecilerin evlerine güvenli, onurlu ve gönüllü bir şekilde dönmelerini sağlamak. Bunun için gerekli şartları oluşturmak" değerlendirmesinde bulundu.
"Terör örgütleriyle mücadelemiz devam edecek"
Kalın, terör örgütlerinin rahat durmadıklarını gördüklerini vurgulayarak, "YPG terör örgütünün Kamışlı'da, Tel Abyad'da, Rasulayn'da ve diğer yerlerde, hem bizim güçlerimize hem de sivillere karşı taciz ateşinde bulunduklarını görüyoruz. Bunlara karşı mücadelemiz kararlı bir şekilde devam edecek" ifadesini kullandı.
"Tam üyelik dışında bir alternatifi kabul etmemiz mümkün değil"
Türkiye'nin AB ile ilişkilerine de değinen Kalın, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız hep ifade etti. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz. Bu konuda hala kararlılığımız ve bakış açımız aynıdır, değişmemiştir. Avrupa'da tartışılan, 'genişleme yorgunluğu' başlığı altında ele alınan konulardan dolayı 'AB daha fazla genişlemesin', 'Türkiye gibi büyük bir ülkeyi alamayız' gibi tartışmalar da var. Bu konuda bizim pozisyonumuz son derece net. Tam üyelik dışında bir alternatifi kabul etmemiz mümkün değil. İmtiyazlı ortaklık geçmişte gündeme gelmişti ama bunu biz kabul etmemiştik. Türkiye'nin Avrupa ile ilişkileri hem ekonomik ilişkiler hem ekonomik çıkarlarımız hem de güvenliğimiz açısından önemli".
Kalın, hem NATO ülkelerinin hem de AB ülkelerinin Türkiye'nin ulusal güvenlik kaygıları konusunda daha hassasiyet içinde olması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin üç terör örgütüne karşı aynı anda mücadele eden tek NATO üyesi olduğuna işaret eden Kalın, "Hem PKK hem FETÖ hem de DEAŞ terör örgütlerine karşı biz mücadele ediyoruz. Bu mücadelede müttefiklerimizin daha fazla yardımını ve desteğini yanımızda görmeyi talep etmek bizim en doğal hakkımız. Bunları burada da paylaşma imkanımız oldu" dedi.
Kıbrıs meselesi
Başkent Berlin’de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in ev sahipliğinde dün yapılan gayriresmi üçlü Kıbrıs görüşmelerine ilişkin değerlendirmede de bulunan Kalın, şunları kaydetti:
"Bizim baştan beri Kıbrıs konusundaki yaklaşımımız bir kere ucu açık müzakerelerin netice vermeyeceği şeklinde. Görüşmeler en son Crans-Montana'da yapılmıştı. Orada bizim ve Kıbrıs Türk tarafının verdiği katkıyı herkes biliyor. BM tarafı da gayet iyi biliyor. Rum tarafının bu konuda uzlaşmaz bir tavır içinde olduğunu kendileri de ifade ediyorlar. Bundan sonra yapılacak bir müzakere, toplantı, yol haritası mutlaka ucu açık olmayan, kademeli ama parametreleri belli; yani hangi ilkelere bağlı olduğu son derece açık net bir şekilde ortaya konmuş bir müzakere süreci olmak durumunda".
Kalın, yine aynı şeyleri konuşup zaman kaybetmekten başka bir sonuca varılmasının mümkün olmadığını belirterek, "Burada iki toplumun da eşit haklara sahip olduğu bir yapının kurulması, Kıbrıs Türklerinin de adanın eşit sakinleri olarak muamele göreceği, siyasi haklarını, ekonomik haklarını kullanabileceği bir çerçeveyi esas almak durumundayız. Bizim bakış açımız bu. Bunun dışındaki alternatifleri kabul etmemiz elbette mümkün değil" diye konuştu.
Kıbrıs meselesinin çözümü için Türkiye'nin bugüne kadar çok adımlar attığını ve gayret sarf ettiğini anımsatan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradan çıkartılacak önemli dersler var. Kıbrıs meselesi çözülmediği zaman Doğu Akdeniz, oradaki doğal rezervler sorun olmaya devam ediyor. Ama maalesef AB ülkeleri bu konuda tarafsız ve yapıcı bir tutum almak yerine Rum tarafını tutarak, işte 'o bir üye ülke' diyerek, burada sürece katkı vermeyen bir tutum sergiliyorlar. Ama biz tabii ki Kıbrıs sorununun çözümü için eğer şartlar uygunsa, çerçeve doğru bir şekilde ortaya konulmuşsa böyle bir çabanın içinde oluruz ve bunu destekleriz, BM çerçevesi ya da şemsiyesi altında yürütülecek bu çalışmalara. Ama dediğim gibi birinci ilkemiz bizim burada Kıbrıs Türkü'nün hakkını, hukukunu koruyacak, onların ekonomik siyasi menfaatlerini garanti altına alacak bir yapının temin edilmesi, tesis edilmesi, bunun dışında bir alternatifin masaya getirilmemesidir".
Libya konusu
Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenmesi öngörülen Libya Konferansı'nın hazırlık aşaması için Berlin'e 3-4 kez geldiğini hatırlatan Kalın, bu ön görüşmelerde mesafe katettiklerini anlattı.
İbrahim Kalın, "Libya zirvesi ile bir dizi toplantı yaptık, çok iyi de bir noktaya geldik aslında. Liderler zirvesinin gündemi, açıklanacak olan nihai bildirgenin maddeleri, çerçevesi, takip mekanizmaları bu konuda epey bir noktaya gelindi. Alman mevkidaşlarımız bütün detaylar tam olarak netleşsin, tam bir mutabakat sağlansın, ondan sonra liderler zirvesine gidelim diye bir yaklaşım içerisindeler. Biz de bunu saygıyla karşılıyoruz. Ev sahibi de onlar olduğu için tarih konusunda şu anda benim bir şey söylemem doğru olmaz. Netleşmiş bir tarih de zaten yok bize bildirilen" ifadesini kullandı.
Tüm çalışmalar bittikten sonra sonucun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a arz edileceğini anlatan Kalın, "Uygun bulmaları durumunda kendisi de bu zirveye katılacaktır. Ama dediğim gibi, bütün bu unsurlar bir araya getirilip, değerlendirildikten sonra bir çalışmamız olacak" dedi.
Kalın, "Biz Libya'da siyasi çözümden yanayız. Özellikle Hafter'in nisan ayından bu yana başlatılan saldırıları derhal durdurması gerekiyor. Bu saldırılar hem nisan ayında yapılan anlaşmaya, hem de BM'nin yürüttüğü müzakere ve siyasi çözüm çalışmalarına aykırıdır. Herkesin, özellikle Hafter güçlerinin nisan ayındaki pozisyonuna da geri dönmesi gerekiyor. Bu konuda uluslararası toplumdan daha fazla ses çıkmaya başladı" değerlendirmesinde bulundu.
Libya halkının tamamını kucaklayacak, onların siyasi taleplerini ve beklentilerini karşılayacak bir çözüm bulmanın mümkün olduğunu vurgulayan Kalın, "Bunun için hepimizin el birliğiyle çalışması gerekiyor. Bu zirve de umarım böyle bir neticeye katkı sağlayacaktır" görüşünü dile getirdi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ocak ayında Türkiye'ye yapacağı ziyarette hangi konuların öne çıkacağıyla ilgili bir soruya ise Kalın, "Almanya bizim için önemli bir ülke. İkili ilişkilerimiz, ticari ilişkilerimiz, AB içindeki konular, göç meselesi, bölgesel konular, Suriye, NATO, birçok konu var Merkel ile görüşeceğimiz" yanıtını verdi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |