KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 17 aylık müzakere sürecinde sağlanan ilerlemeler ve İsviçre'de 7-11 Kasım tarihleri arasında yapılacak görüşmelerle ilgili, 7 televizyon kanalında canlı olarak yayınlanan programla halka bilgi verdi.
Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları, Rumca simültane tercümeyle eş zamanlı olarak yayınlandı. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan canlı yayın yaklaşık 2 saat sürdü.
İsviçre görüşmeleri öncesinde iki tarafın bilgilendirilmesinin birlikte yapılabileceğini, son buluşmalardan birinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis'e bunu “Vardığımız mutabakatları kamuoyuna birlikte açıklayalım” şeklinde teklif ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Anastasiadis'in bunu uygun görmediğini belirtti. “Bu nedenle ayrı ayrı oldu ama aynı gün olmasını ben istedim” diyen Akıncı, saatlerin çakışmasını da uygun görmediğini herkesin hem onu hem kendisini dinlemek isteyeceğini düşündüğünü, nitekim bazı kanalların Türkçe tercüme ile Anastasiadis'in söylediklerini verdiklerine dikkat çekti. Akıncı, “Onun düşüncelerinin de bizim topluma yansıması olumludur diye düşünüyorum” dedi
İstanbul üzerinden İsviçre'ye 16 kişilik bir heyetle gideceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, BM'nin kontenjanının otelde ayrılan yerin de bu kadar olduğunu, basının ayrı yerde olacağını söyledi.
Süreçte Türkiye ile istişare içinde yürüdüğüne işaret eden Akıncı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul'da görüşeceğini, müzakere heyetinin de dün Ankara'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve bürokratlarla görüşmesi olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı müzakerelerde gelinen nokta konusunda yaptığı kısa sunuma, Mecliste bulunan tüm partilerin onay verdiği 11 Şubat 2014 belgesinin çerçevesi içerisinde, iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonun müzakere edilmekte olduğunu söyleyerek başladı.
Akıncı, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bunun tek bir egemenliği ve tek bir uluslararası kimliği olacak. Bu egemenlik Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan eşit olarak kaynaklanacak. Federal hükümetin yetkileri Anayasa tarafından belirlenecek. Anayasada artık yetkilerin kurucu devletler tarafından kullanılacağı da belirlenecek. Eşit statüde iki kurucu devlet söz konusu olacak. Bu kurucu devletler tüm yetkilerini federal hükümetin müdahalesi olmaksızın tamamen ve geri döndürülemez şekilde kendileri kullanacaklar. Halkımızın daha iyi anlayabilmesi için bir merkezi hükümet olacak onun organları olacak ama iki tane de kurucu devlet olacak. Biri kuzeyde biri güneyde onlar kendi artık yetkileri çerçevesinde fonksiyon yapacaklar onların da ayrı meclisleri, hükümetleri, yargı organları polis teşkilatları her şeyleri olacak. Hatta uluslararası anlaşma yapma yetkileri bile olacak belli spesifik alanlarda. Bir de merkezi hükümet olacak. Merkezi federal hükümet ve kurucu devletin birbirleri üzerine otorite kurmayacaklar. Kimse kimsenin yetki alanına müdahale edemeyecek. Kurucu devletlerin yasalarını federal devlet ihlal edemeyeceği gibi, kurucu devletler de federal devletin yasalarını ihlal edemeyecek. Federasyonun bu iki bölgeli iki toplumlu yapısı ve AB'nin üzerine inşa edilmiş olan ilkeler adanın bütünü üzerinde geçerli olacak. Bunlar 2014 mutabakatının temel unsurlarıdır. Biz bu çerçevede bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarla şu noktaya vardık; federal hükümete verilecek yetkiler hemen hemen tamamlandı. Net bir şekilde bu yetkiler kaleme alındı. Federal seviyede alınacak olan kararlarda Kıbrıslı Türklerin onayının aranması çeşitli düzenlemelerle büyük oranda temin edildi. Anayasada federal yetki olarak sıralanmayan tüm konuların artık yetkiler olarak kurucu devletlere ait olacağı benimsendi ve bu yetkilerin kurucu devletlerin kendi topraklarında münhasıran ve özgürce icra edileceği konusunda mutabakat sağlandı.”
Siyasal sistem konusunda başkanlık sisteminin geçerli olacağı bu dönem karara bağlanmış olan diğer bir unsur olduğuna da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, federal yapılanmada, federal yürütme, federal yasama ve federal yargı söz konusu olacağını kaydetti. “Başkan ve başkan yardımcısı başkanlığı simgeleyecek” diyen Akıncı, başkan ve başkan yardımcısının dahil olacağı Bakanlar Kurulu'nun sayısı ile ilgili ise henüz bir sonuca varmadıklarını söyledi.
Bakanlar Kurulu sayısının Annan Planı'nda 4'de 2 olduğunu hatırlatan Akıncı, bunun 6'ya 3 olma ihtimali de bulunduğunu vurguladı. Akıncı, “Biz başkan ve yardımcısının da kararlarda oy kullanmasını arzu ediyoruz ancak Rumlar bu konuda çekimser davranıyorlar. Çünkü başkan ve yardımcısı da oy kullanırsa 7'ye 4 gibi bir rakam çıkıyor. Bunun 6'ya 3 kalmasından yanalar. 1960 anayasasındaki 7'ye 3'den daha iyidir diyorlar. Nasılsa bakanların 3 tanesini eğer o dönemde Türk ise başkan yardımcısı atayacak. Eğer o dönem Rum ise 6 tanesini de Başkan atayacak. Onların nasılsa bakanlar başkanları dinlemek zorundadır gibi bir yaklaşımları var. Bizim yaklaşımımız net olarak şudur; katıldıkları toplantılarda kararlarda niye onların da oyu olmasın. Onu anlamakta zorluk çekiyoruz” dedi.
Bir başka uzlaşma olan konunun daha bulunduğunu ifade eden Akıncı, “Başkan ve Başkan Yardımcısı bazı önemli konularda, dış ilişkiler, savunma, polis ve güvenlik gibi konularda ortak karar alacaklar, federal parlamentoda kabul edilen bir yasayı birlikte veya ayrı ayrı yeniden tezekkür edilmek üzere federal parlamentoya iade hakları olacak” şeklinde konuştu.
Dönüşümlü başkanlık konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle konuştu:
“Dönüşümlü başkanlık Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin iki temel unsurundan biridir ve mutlaka olmalıdır. Henüz tam net bir uzlaşma yok ama bir çözüm olacaksa bu konuyu da içerecek. Bunun kabul edilmemesi halinde anlaşma metninin Kıbrıslı Türkler tarafından onay görmeyeceğini bir Kıbrıslı Türk Lider olarak, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak çok iyi biliyorum. Bunu saklamakta gereklilik yok, Bu konuda net pozisyonumuz budur.”
Kararlara etkin katılım konusu da olduğunu belirten Akıncı, bakanlar kurulunda başkan ve başkan yardımcısının oy hakkı olmayacaksa bir bakanın mutlaka oy hakkı olması konusunda bir sıkıntı olmadığını, bunu kurullarda da istediklerini söyledi. Kurullarda en az bir üyenin olumlu oyunun olmasını istediklerini ifade eden Akıncı, kurullarda kiminde eşitlik olacağını kiminde eşitlik olmayacağını, bunlarda büyük ihtimalle ikiye bir oranı olacağını kaydetti.
Akıncı, “Diyelim bir kurul var. Örneğin rekabet kurulu diyelim. Altıya üçtür diyelim. Eğer basit çoğunlukla kararlar alınacaksa kararlar, bir Kıbrıslı türkün katılımı olmayacaksa öyle bir nokta olabilir ki çok çok ters bir şeydir ve Kıbrıslı Türklerin buna topyekun bir karşı çıkışı vardır. Eğer siz bir oyun bile verilmesini kabul etmezseniz demek ki orada Kıbrıslı Türkler açısından çok sakıncalı bir durumu bile bile göz göre göre geçirmek niyetindesiniz. Böyle bir durumda federasyonun temellerine dinamit koyarsınız. Katılımcılığı öldürürsünüz. Dolayısıyla bunun iyice anlaşılması lazım. Bunu bazı Rum dostlarımız veto hakkı olarak algılarlar. Eğer üç oy birden istense yani tüm Türk üyeler de oy verecek dense belki bir veto olarak algılanabilir. Ama öyle değil bir oyun evet olması şartı aranıyor. Dolayısıyla eşitlik prensibinin dönüşümlü başkanlık gibi ve temel unsuru olduğunu değerlendiriyorum” şeklinde konuştu.
Federal senatonun 20'de 20, temsilciler meclisinin 4'te 1 oranında olacağını ifade eden Akıncı, federal yargıda tam bir eşitlik olacağını söyledi. Federal yargının 4'e 4 olacağını vurgulayan Akıncı, ana bağımsız kurumların 4 tane, bunların 2'ye 2 olması ve dönüşümlü olması konusunda mutabakat sağlandığını da ifade etti. Akıncı, “Sayıştay başkanı başsavcı ombudsman ve merkez bankası başkanı” dedi. Kamu yönetiminin 1960'da 70'e 30 oranı olduğunu hatırlatan Akıncı, şimdi 3'te 1 oranında uzlaşıldığını yani 67'ye 33 olduğunu belirten Akıncı, kamu hizmeti komisyonu konusunda da eşitlik konusunda anlaşıldığını söyledi.
Vatandaşlıklarla ilgili İçişleri Bakanlığının tespit ederek sunduğu rakamlar ışığında herhangi bir köken farkı gözetilmeksizin vatandaşların, çözümün ilk gününde birleşik Kıbrıs'ın vatandaşı, dolayısıyla AB vatandaşı olması üzerinde mutabakat olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, yurt dışında yaşayan Kıbrıslıların, KKTC kimliği almamış olsa da onların da doğal hak olarak adaya gelip yerleşmek isterlerse vatandaş olabileceklerini söyledi.
Kurucu devletlerin uluslararası anlaşma yapma yetkisi konusuna da değinen Akıncı, şunları dile getirdi: “Kurucu devletler yabancı devletler ve uluslararası örgütlerle yani UNESCO olsun İİT olsun ilişkilere girme ve anlaşma yapma hakkı temin edildi. Bunun tek egemenliği bozucu hiçbir yanı yoktur. Bunun federal devlet olma kavramını rencide edici hiçbir yanı yok çünkü bizi izleyenlere herkese şunu hatırlatmak istiyorum Montreal'ın Fransa ile anlaşma yapabiliyor. Bunun gibi örnekler çok var. Bu nedenle kurucu devletlerimiz de Annan Planı'na göre daha iyileştirilmiş olarak ticari konularda askeri olarak turizm ekonomik yardım mali yardım kültürel konularda, yine askeri olarak eğitim sanat spor alanlarında uluslararası anlaşma yapabilecekler. Ayrıca yetki alanlarına giren tüm konularda dilediği şekilde işbirliği anlaşmaları protokol mutabakat metni ve benzeri akitler imzalayabilecekler. Bu konfederal bir yetki değildir. Zaman zaman bu çarpıtılır özellikle Güney Kıbrıs'ta bu tamamen bir federal yetkidir. Dünyada örnekleri var.”
Mülkiyete de değinerek 2010 yılında alınan Demopulos kararını hatırlatan Akıncı, bunun yeni bir bakış açısı getirdiğini, 30-35 yıldır o konutlarda oturan insanlara da hak tanındığını, yani sadece eski koçan sahibi değil yıllarını vermiş çocukları torunları o evde doğmuş insanlara da hak verildiğini kaydetti. Akıncı, “AİHM dedi ki eğer bir şeyi düzeltmeniz gerekiyorsa başka bir şeyi bozmaya gerek yok orada kurulan yaşamları da dikkate alın, ama mağdur olanı da tazmin edin onun hakkı illaki başka bir mağduriyetle giderilmesin. Onun hakkını da ya tazminat ya alternatif mülkiyet takas olur ama illa ki boşaltıp da oraya gelmek olarak algılanmamalı. Demopulos kararının özü budur. Bundan dolayı bizim çalışmalarımızda bu yaratıcı bir unsur oldu” dedi.
Bağımsız bir mülkiyet komisyonu kurulup Kıbrıslı Türk ve Rumlardan oluşacağını belirten Akıncı, gerektiğinde yabancıların da katılacağını söyledi. Akıncı, “Bugünlerdeki en büyük sıkıntı duygusal bağ konusuyla ilgili. Oralardaki belirsizliklerin giderilmesini kriterlerin berrak olmasını net olmasını istiyoruz. Büyük oranda mülkiyet tazminatlarla çözüleceğini söylemek mümkün. Tabi ki kısmı iadeler söz konusu olabilir. Bir miktar iade bir miktar tazminat, bir miktar alternatif mülkiyet olur yani karma bir şey olacak. Bunun tek bir formülü yok. Büyük oranda tazminat olacağını söylersem yanlış bir şey olmaz” şeklinde konuştu.
Özgürlüklerin AB üyesi olan bir ülkede çok önemli olduğunu ifade eden ve “Kıbrıs Türk halkının özgürlüklerden çekindiği ya da AB normlarını içselleştirmeyecek bir halk olduğunu kimse düşünmesin” diyen Akıncı, kendi ülkemizde özgür halk olarak yaşamak istendiğini söyledi. “Biz daha az sayıda olan ve maddi yönden daha güçsüz olan toplumuz o nedenle bir mutabakat var aramızda bireyin mülkiyet hakkına saygı duyacağız. Alamazsın asla Türk tarafında mal demeyeceğiz ama mesela bir apartman varsa ondaki 10 daireyi de alamazsın diyebileceğiz” diyen Akıncı, kurucu devletlere mülkiyeti düzenleme regüle etme hakkı çerçevesinde düzenleme yapılacağını bu konuda uzlaşma olduğunu ifade etti.
Nüfus bakımından herkesin istediği yerde yaşayabileceğini, gelip insanların kalabileceğini, iş de kurabileceğini kaydeden Akıncı, ama yasal ikamet kavramının yüzde 20'yi geçmeyeceğini söyledi. Akıncı, “Siyasal hakkı olmadan gelip kalmak istiyorsa ancak haklarını diğer tarafta kullanacak o da mümkün” dedi.
Doğrudan vergilerin Kurucu devletlerin olacağını, dolaylı vergilerin ise federal bütçeye gideceğini vurgulayan Akıncı, kurucu devletlerden Kıbrıs Türk devleti daha düşük seviyede olacağından, ta ki ekonomilerin oranı yüzde 85'e denk gelsin kalkınma bütçesinin 5/6'sının Kıbrıs Türk kurucu devletine aktarılacağını söyledi. Akıncı, bütün bütçenin değil, kalkınma bütçesinin bütün bütçesinin yüzde 6'sı olacağını bunun da 5/6 sının Kıbrıs Türk kurucu devlete verileceğini belirtti. Nats 2 diye bir olay olduğunu bunda uzlaşıldığını anlatan Akıncı, Nats 2 olarak KKTC'nin şimdiki alanı kabul edilmese Kıbrıs'a daha az para geleceğini, daha çok para gelmesi ve kalkınmanın daha erken olması için Nats 2'lerden birinin kuzey bölgesi olacağını ifade etti. Programda Cumhurbaşkanı Akıncı'nın sunumunun ardından habercilerin Kıbrıs sorununa ilişkin sorularına geçildi.
Yeniçağ
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...