Sözlerine 2017 yılında gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü'ne değinerek başlayan Kılıçdaroğlu, "Kardeş olalım, kavga etmeyelim, çocuklar yatağa aç girmesin diye yürüdük. Biz, haksız yere hapislerde çürüyen kardeşlerimiz için yürüdük. Kalemini satmayan, özgürce yazı yazan gazeteciler için yürüdük. Biz bu yürüyüşü hiçbir beklenti içinde olmayan adalet kalemi için yürüdük" dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
Hala aynı nokta mıyız, hayır. Ve biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizim böyle tarihsel bir sorumluluğumuz var. Geleceği yürüdük, yürüyemeyenler bize destek oldu.
Altan Bey ile Adalet Yürüyüşü’nde konuşurken, ona sordum. Neden bu güzel ülkede birlikte yaşayamıyoruz? Neden birilerine baskı yapacaksınız? İnsanlık tarihi, adalet mücadelesi tarihidir. İnsanlık tarihi adaletin mücadelesidir. Gelen bütün peygamberler adalet için gelmişlerdir. Güzel ahlak, liyakat için gelmişlerdir. Eğer insansan, insanlığının hakkını vereceksin.
Sözlerime aslında Bingöl depremi ile başlayacaktım, 5.6 şiddetindeki deprem bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Ona Allah’tan rahmet, ailesin sabır diliyorum. İstanbul deprem için çok büyük riski yaşıyor. Sormayacak mıyız, 18 yıldır neden önlem almadınız?
Hala çöken binalar var. Nasıl bir devlet yönetimi anlayışları var, inanın anlamakta zorlanıyoruz. AK Parti’ye en çok oy çıkan yerler, depremin riskinin en fazla olduğu yerler. Önlem alınmıyor, bir rant kavgası var. Doğarken eşit doğduk, ölürken de eşit öleceğiz. Nedir bu rant ve para hırsı? Neyi götüreceksiniz, vatandaş ekmek derdinde. Nedir bu hırs?
Sorun varsa, çözüm vardır. Türkiye’deki bütün sorunları biliyoruz, nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Türkiye zengin bir ülke, yeter ki parayı zamanında kullanın. Geçen hafta CHP’li belediyelere bir şey söylemedim ama şu anda her bir belediye başkanımıza teşekkür ediyoruz, tarih yazdılar. Yasak getirdiler, paralarına el koydular. Ne yaparlarsa yapsınlar, asla sitem etmeyin dedim. Onlar engel çıkaracak, siz yardım edeceksiniz. Vatandaş para gönderdi, banka hesaplarına el koydular. Dolayısıyla bizim belediye başkanlarımız çok iyi çalıştılar. 5 milyon aileye ayni yardım yapıldı. Asla bunun reklamı yapılmadı. Bizi üzen neydi biliyor musunuz, esnafın bile yardım paketine muhtaç hale gelmeseydi. 2 milyon aileye nakdi yardım yapıldı. 254 bin hanenin suyu açıldı. 21 bin işletmenin kirası ertelendi.43 milyon 384 bin litre dezenfektan dağıtımı yapıldı. Okullar, duraklar, yerler, berber dükkanları, nerede isteniyorsa orada temizlik yapıldı.
Sağlık çalışanlarına otellerde yer ayrıldı. 2 milyon 988 bin bina ve iş yerine binada dezenfekte işlemi yapıldı. Dolayısıyla belediye başkanlarımız elinden gelen her türlü çabayı gösterdiler, göstermeye de devam ediyorlar.
Adaletten söz ettik, adaletin peşinde koşan gruplardan biri de gazetecileri. Bir yerde haksızlık varsa, onu haber yaparlar. Gazetecilerin geleneksel bir sözü vardı. Köpeğin insanı ısırması haber değildir ancak insanın köpeği ısırması haberdir. Gazetecilerin önünde engel olmaması için yasalar yapılmıştır. Bizim anayasamızda da var. Basın hürdür, sansür edilemez.
Devlet, basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak tedbirleri alır. Devlet, taban taban zıt uygulamalar yürütülüyor. Geçen hafta iki gazeteci arkadaşımız, sarayın isteği üzerine 4 gün tutuldu. Libya’ya asker gönderilmesi, ÖSO’nun bir kanadının Libya’ya gönderilmesi herkesin bildiği bir şey. Ama Türkiye’de vatandaş bilmesin, biz bilmeyelim. Niye, saray rahatsız olurmuş. Olsunlar efendim. Öyle bir ortam hazırladılar ki, medyanın yüzde 90’ını havuz medya haline getirdi. Oralarda besleme gazeteciler var. Ortak bir yerden başlık atılıyor, hepsi aynısını veriyor. E doğal olarak vatandaşlar bunları almadı. Onlar da izlenen kanalları sabote etmek istiyorlar.
"AK PARTİLİ KARDEŞLERİME SESLENİYORUM"
Bizim yanlışımız varsa, yazsınlar tabii ki. Ancak birilerinin talebi ile yazıyorsan, sen gazeteci değilsin kardeşim. O gazete, gazete değil. Bütün bunlar olmayınca baktılar, sosyal medyayı nasıl ele geçiririz diye. 7 bin troll ile kamuoyu oluşturulmaya çalışılmış. Şu zavallılığa bakar mısınız, bütün medya elinizde ancak ağırlığınız yok. Dolayısıyla Müyesser Yıldız hapiste, Barış Terkoğlu hapiste, Barış Pehlivan hapiste, Murat Ağırel hapiste. Murat Ağırel, yolsuzlukları ortaya dökmesi ile bilinen bir gazeteci. Bu konuda uzmanlaştı artık. Hülya Kılınç hapiste, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş.
Selahattin Bey'in eşine yönelik saldırıda bulunanı önce gözaltına aldılar sonra serbest bıraktılar. Eğer bir sorun varsa oturur konuşursun, sende de akıl var, onda da ancak birileri akıllarını kiraya veriyor. Bu sayede de insan olmaktan çıkıyor. Bu kişiler, insan ve hayvan sınıfına girmez. Hayvan bile bunu yapmaz. Bütün bu gelişmeler, kadına yönelik şiddeti artırdı. Korona sürecinde de yaşanan şiddetin arttığını görüyoruz.5 bin 114 kadın için koruma kararı verilmiş. Neden bu şiddet, yaratılan, herkesi etkileyen yoksulluk, sefalet bu şiddetin nedeni olabilir mi? Çöpten ekmek kırıntısı arayan kadının sefaletini bunlar düşünüyor mu acaba. Özellikle AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Senin de burada bir sorumluluğun yok mu? Sen de bu sefalete 'Dur' demeyecek misin kardeşim? Peygamber efendimiz kadınları koruyun derken, siz nasıl bıçakla saldırırsınız kadınlarımıza.
İran'dan çay ithal ediyorlar. Rizeliler oy veriyor. 'Beni ezebilirsin, Sırtıma binebilirsin, ağzımdaki lokmayı alabilirsin. Sana oy vereceğim' diyorlar.
Bütün kadınlarımıza sesleniyorum, evinizde huzur yoksa sebebi saray sosyetesidir. Tencereniz kaynamıyorsa, çocuğunuz yatağa aç giriyorsa, sebebi saray sosyetesidir. Baba işsiz, çocuk işsiz, anne işsiz, aynı evde birbirlerinin yüzüne bile bakamıyorlar.
"HİÇBİR SAVCI HAREKETE GEÇTİ Mİ?"
AK partili bir kardeşimiz çıktı ve televizyonda, 'Kemalistleri devirmek için FETÖ ile iş birliği yaptık' dedi. Dolayısıyla kendisine bir teşekkür borcumuz var. Biz bunu söylüyorduk ama vatandaş, bunlar muhalif tersini söyler diyordu. Şimdi içerinden ve medyadan sorumlu birisi bunu açıkladı.Bunun gibi olanların bilmesi gereken bir şey var. KPSS’yi kazandıktan sonra aday memur oluyorsunuz, eğer iyiyseniz diyor ki asaletini onaylıyoruz. Hemen şef olabilir mi? Hayır bir süre çalışacak.Sonra şube müdürü olarak, daire başkanı, genel müdür. Hemen yakalıyor birini yakasından, sen şef olacaksın diyor. Eğer FETÖ ile işbirliği yaptığınızı kabul ediyorsanız, Harp Okulu öğrencilerinin ne suçu var. Hiçbir savcı harekete geçti mi? Hayır, neden… Sarayın korkusundan.
Devleti, devlet olarak değil, intikam alacak organ olarak görüyorlar. Devleti nasıl soyarım diye düşünüyorlar. Geçenlerde bankalara atamalar yapıldı. Eski güreşçi arkadaşımız da bir bankanın yönetim kuruluna atandı. Hepimizin gurur duyduğu bir kişi, bir sporcu ama banka yönetiminde ne işi var. Hatırlarsınız değil mi burada bir adamdan söz etmiştik, bir kişi hastaneye görevli olarak atanıyor ve ilk yaptığı iş, hastaneyi soymak oluyor. Siz alıyorsunuz birini, bankaya atıyorsunuz ama bankanın b’sini bilmiyor. Ama kardeşim, bu adamın banka ile ne ilgisi var. Bu kardeşimden bir istirhamım var, elde ettiğin başarıları gölgelemek istemiyorsan, o koltuğa oturmayacaksınız kardeşim.
(Emeklilikte yaşa takılanlar) Böyle bir garabet dünyanın hiçbir yerinde yok, onlara kurulan kumpası da değiştireceğiz.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...