tv100.com yazarı Latif Şimşek bugünkü köşesinde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Altılı masa ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
İŞTE LATİF ŞİMŞEK'İN YAZISI:
Altılı masa mı, altılı koalisyon mu yoksa altılı belirsizlik mi?
Adına ne derseniz deyin, neresinden bakarsanız bakın, kendi ifadeleriyle, Türkiye’yi altı parti birlikte yönetecek. Bakanlıkları paylaşacaklar. Bütün parti liderleri ya cumhurbaşkanı yardımcısı ya da bakan olacak. Bunun pratikteki net adı: “Altı Partili Koalisyon”dur.
Peki ortada henüz bir cumhurbaşkanı adayı yokken hükümet programı yazmak neyin nesi oluyor?
CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu, 20 Ekim’de Tokat’ta yaptığı konuşmada, “Doğru, her birimiz ayrı partiyiz, her birimizin programı farklı. Ama şimdi ortak bir hükümet programı hazırlıyoruz. Onun üzerinde çalışıyoruz" dedi mi? Dedi.
Hükümeti yönetecek cumhurbaşkanı adayını belirlememişken, hükümet programını nasıl hazırlayacaksınız? Önce programı yazıp, cumhurbaşkanı adayı belli olunca önüne koyup, “Gel bakalım Muharrem” dediğiniz gibi, “Gel bakalım sayın cumhurbaşkanı adayı eğer seçilirsen al bu programı uygula” mı diyeceksiniz? Hükümet programı yazılırken kâle alınmamış bir aday ülkeyi nasıl yönetecek?
Hadi diyelim ki; Sayın Kılıçdaroğlu, kendi adaylığına kesin gözüyle bakıyor ve bir anlamda kendi programını hazırlıyor. Peki ittifakın diğer bileşenleri neden, “Bir dakika. Ortada aday yokken program yazmak abesle iştigaldir. İktidarı yönetmeye talip aday olmadan program yazılır mı?” demiyor.
İki alternatif var: Herkes Kılıçdaroğlu’nun adaylığına razı, o yüzden oturup, bildikleri bir isme program hazırlıyorlar ya da cumhurbaşkanı adayının o masa etrafında oturan altı genel başkandan biri olacağına kesin gözüyle baktıkları için şimdiden program yazılmasını olağan karşılıyorlar.
42 YILDA 34 HÜKÜMET DEĞİŞTİ
İttifak masasının altı köşesinde oturan partilerin hemen hepsinin ayrı dünya görüşleri, ülke yönetimine ilişkin farklı prensipleri var.
Bir yanda Türkiye solunun kalesi CHP, diğer yanda ülkücülerin yeni adresi iddiasındaki İYİ Parti. Liberal görünümlü muhafazakârlar; DEVA ve Gelecek Partileri. Erbakan’ın mirasını sahiplenen Saadet Partisi. Bir de politik duruşunu sadece Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklemeye hasretmiş DP. Şimdi, bir yandan hükümet programını yazarken, öte yandan altı partili koalisyon hazırlığındalar. Bir değil, iki değil, üç değil, tam altı partili bir koalisyon! Türkiye’yi birlikte yönetecekler. Ama nasıl yönetecekler kimse bilmiyor. Ola ki iktidarı ele geçirirlerse yönetebilecekler mi? Ne kadar yönetebilecekler? Onu da bilen yok.
Demokrat Parti’nin darbeyle devre dışı bırakıldığı 1960 ile AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılları arasında kaç hükümet değişmiş biliyor musunuz? Tamı tamına 42 yılda 34 hükümet değişmiş. Çoğu koalisyon. Bir hükümetin ömrü aşağı yukarı 15 ay sürmüş. Bunlar arasında rekor, 1977’deki 30 günlük Ecevit hükümeti ile 1995’teki 25 günlük Çiller hükümeti.
Alın size Türkiye’nin neden kalkınamadığının yanıtı. Daha programlarının ilk sayfasını açamadan iktidara veda eden hükümetler bu ülkeye ne vermiş olabilir? Ne kadar iyi siyasetçi, yönetici, ekonomist olursanız olun, 14 aylık iktidarda hiçbir şey yapamazsınız.
Bu ülkede taş üstüne taş konulan dönemler belli; 1938’e kadar Atatürk dönemi. 1950-1960 arası Menderes dönemi. 1965-1969 arası Demirel hükümeti (dört yıl yedi gün iktidarda kalmış ve İskenderun Demir Çelik ile Karadeniz Bakır İşletmeleri’nin de olduğu pek çok yatırıma imza atılmış), 1974 Ecevit hükümeti (Kıbrıs Barış Harekatı’nı Erbakan ile birlikte yapan koalisyon hükümeti) ve 1983-91 arası Özal/ANAP hükümetleri.
Eleştirebilir, beğenmeyebilir, oy da vermeyebilirsiniz. Ama 2002’den günümüze kadar gelen AK Parti iktidarlarının ve Erdoğan hükümetlerinin başarısındaki en önemli sebep, tek parti iktidarının avantajını kullanmış olmalarıdır.
1974’teki CHP/MSP (Ecevit-Erbakan) hükümetinin gerçekleştirdiği Kıbrıs harekâtı dışında, koalisyonların hafızamda kalan bir başarısını hatırlamıyorum.
Benim hatırladığım, sık sık güvensizlik oylarıyla devrilen, üç beş aylık iktidar dönemlerinde millete ve ülkeye hiçbir şey verememiş, provokasyonlara açık iki ya da daha çok ortaklı hükümetlerdir.
Şimdi tekrar soruyorum; altı partili bir koalisyon Türkiye’yi yönetebilir mi?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...