Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2010 yılı ortasına kadar enflasyonun dönem dönem dalgalanarak yükselmesini beklediklerini kaydetti ve ''2010 yılı ikinci yarısında enflasyonun tekrar kademeli düşüş seyrine geçeceğini öngörüyoruz'' dedi.
Yılmaz, 2010 yılı ikinci yarısında enflasyonun tekrar kademeli düşüş seyrine geçeceğini ifade ederek, düşük baz etkisi nedeniyle 2010 yılı ortasına kadar enflasyonun dönem dönem dalgalanarak yükselmesini beklediklerini kaydetti.
Belirsizlik aralığının önümüzdeki 3 yıl boyunca, 2 yönde yüzde 2 yüzdelik oran olarak korunacağını belirten Yılmaz, 2012 enflasyon hedefinin yüzde 5 olarak belirlendiğini bildirdi.
Yılmaz, gerekli gördükleri durumlarda zorunlu karşılık oranlarını ve diğer destekleyici unsurları kullanmaya devam edeceklerini, Merkez Bankasının temel enstrümanının kısa vadeli faiz oranları olacağını anlattı.
2010 yılında enflasyon hedeflemesi ve dalgalı kur rejimi devam edeceğini belirten Yılmaz, TÜİK tarafından açıklanan kapasite kullanım oranının 2010 yılından itibaren Merkez Bankası tarafından yayımlanacağını söyledi. İstatistiklerin yeni yılda saat 10.00 ile 16.30 arasında yayımlanacağını kaydeden Yılmaz, Para Politikası Kurulu aylık toplantılarına 2010 yılında da devam edileceğini bildirdi.
Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası olarak yurtiçi ekonomik etkileri sınırlamak için üzerlerini düşeni yapmaya devam edeceklerini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Durmuş Yılmaz, yıl sonu itibarıyla enflasyonun, hedefin altında kalmakla beraber belirsizlik aralığının içinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini bildirdi.
Durmuş Yılmaz, Merkez Bankasında düzenlediği basın toplantısında, Merkez Bankasının 2010 yılına ilişkin izleyeceği Para ve Kur Politikası hakkında bilgi verdi.
Yılmaz, Merkez Bankasının, aldığı politika kararlarıyla küresel krizin iktisadi faaliyet üzerinde yol açtığı tahribatı sınırlarken enflasyonun hedeften belirgin şekilde sapmasını engellediğini ifade ederek, kriz döneminde uygulanan basiretli para politikalarının, Merkez Bankasının kamuoyuyla etkili iletişimi ve enflasyonda gözlenen belirgin düşüşün son bir yıl içinde enflasyon beklentilerinin her vadede aşağı yönlü bir eğilim sergilemesini sağladığını belirtti.
Bugün gelinen noktada orta vadeli beklentilerin hedefler ile büyük ölçüde uyumlu olduğunun görüldüğünü kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
''Özetle, son bir yıl içinde yaşanan gelişmeler, enflasyon hedeflemesi rejiminin iktisadi şoklara zamanında tepki verilebilmesine olanak tanıyan esnek bir rejim olduğunu göstermiştir.
Bu dönemde yaşananlar, Merkez Bankasının, fiyat istikrarı hedefiyle çelişmemek kaydıyla, gerektiğinde büyüme ve istihdamdaki dışsal faktörlerden kaynaklanan ani zayıflamaya da odaklanabildiğini açıkça ortaya koymuştur.
Merkez Bankası, önümüzdeki dönemlerdeki para politikası uygulamalarında, geçtiğimiz kriz döneminde elde etmiş olduğu tecrübelerin ışığında ve inşa etmiş olduğu itibar birikiminin farkındalığıyla hareket edecektir.
Kriz döneminde para politikası açısından elde edilen kazanımların kalıcı olabilmesi için iktisadi birimlerin kısa vadeli gelişmelerden ziyade Merkez Bankasının ileriye dönük mesajlarını yakından takip etmeleri önem taşımaktadır.''
-DÜŞÜK FAİZ ORTAMI-
Merkez Bankasının, bankacılık sisteminin göreli sağlam yapısı ve finansal sisteminin güçlü pozisyonunun da desteğiyle küresel kriz döneminde faiz oranlarını tek haneli rakamlara indirmeyi başardığını anlatan Yılmaz, bu durumun, Türkiye'de düşük enflasyon ve düşük faiz ortamının kalıcı olabilmesi bakımından önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.
Bu konuda özellikle maliye politikasının orta vadede izleyeceği seyrin kritik önem taşıdığını vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
''Orta Vadeli Program'da öngörülen tutarlı çerçeve mali disiplini sağlamlaştıracak düzenlemelerle desteklenerek daha da güçlendirildiği takdirde, ülkemizin kredi riskindeki göreli iyileşmeyi destekleyecek ve piyasa faizlerindeki düşüşün kalıcı olmasını sağlayacaktır. Bu da orta ve uzun vadede iktisadi büyüme ve istihdam açısından daha elverişli bir ortam oluşmasına ve dolayısıyla toplumsal refahın yükselmesine katkıda bulunacaktır.''
-TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TEMELLERİ-
Yılmaz, Türkiye ekonomisinin temellerinin faizlerin düşük seviyesinin uzun dönemler boyunca korunması için elverişli olduğunu belirterek, özellikle, Türkiye'nin geçen dönemde birçok gelişmekte olan ülkeyle birlikte olumlu bir sınav vermiş olmasının, önümüzdeki dönemlerde Türkiye'nin uluslararası piyasalardaki önemini artırarak faiz oranlarının düşük seviyelerde tutulabilmesini destekleyeceğini söyledi.
Bununla birlikte, gelişmiş ekonomilerin artan borçluluk oranları uzun vadede enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli küresel piyasa faiz oranları üzerinde yukarı yönlü bir risk oluşturduğunu bildiren Yılmaz, ''kuşkusuz, sağlam bankacılık sistemi ve basiretli maliye politikası gibi güçlü yönleriyle ayrışan Türkiye ekonomisi, bu tür risklerin yansımalarına karsı göreli olarak dayanıklı olmaya devam edecektir'' dedi.
Merkez Bankasının, küresel krizin yurt içi ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak için üzerine düşeni yapmaya devam edeceğini belirten Yılmaz, şöyle dedi:
''Küresel risklere karşı ekonomimizin direncini koruması için basiretli bir para politikası gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli değildir. Para politikası kararlarının olumlu etkilerinin desteklenmesi ve piyasa faizlerinin düşük seviyelerinin korunabilmesi için orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Bu çerçevede, Orta Vadeli Programın ve Avrupa Birliği'ne uyum ve yakınsama sürecinin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımlar önemini korumaktadır.
Bu nedenle Merkez Bankası, orta vadede para politikası stratejisini belirlerken kamu maliyesine ilişkin gelişmeleri yakından izlemeye devam edecektir.''
Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek birincil ve öncelikli amacı doğrultusunda, para politikası uygulamalarını enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde sürdürdüğünü anlatan Yılmaz, Merkez Bankasının temel politika aracının, kendi bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Repo-Ters Repo Pazarı'nda uygulanmakta olan kısa vadeli faiz oranları olduğunu, gerekli görüldüğü durumlarda, zorunlu karşılık oranları veya diğer likidite araçlarının da destekleyici olarak kullanılabileceğini söyledi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...