İşte o röportaj:
* Bir ayağınız Türkiye, bir ayağınız Berlin’de. Berlin’de kendinize nasıl bir hayat kurdunuz?
Beşinci katta, bir apartman dairesinde yaşıyorum. Mutfakla birleşen büyük bir oturma odamız, kızımın ve benim yatak odalarımız, iki banyomuz var.
* İşinizin olmadığı bir gün orada nasıl geçiyor?
Her sabah 7.15’te saatin alarmıyla uyanıyorum. Hemen hazırlanıp Lara’yı giydiriyorum. Birlikte kahvaltı yapıyoruz. Bisikletime atlıyorum, Lara’yı yuvaya götürüyorum. Oradan süpermarkete eksikleri tamamlıyorum. Eve dönüp temizlik yapıyorum
* Ben hep yardımcılarınız falan vardır diye düşünüyordum...
Çalışmadığım sürece yardımcım yok. Yorucu olsa bile ne kadar ‘normal ve basit’ yaşarsam o kadar mutlu oluyorum. Çamaşırları kendim yıkıyorum. Mutfağa girip akşam yemeği hazırlıyorum, Lara yuvadan geldiğinde biraz oynuyor; yemek yiyoruz. Akşamları televizyon izliyoruz.
* Yalnız bir kadın olarak flörte nasıl zaman buluyorsunuz?
Süpermarketlerde artık kimse kafasını kaldırıp karşındakinin yüzüne bakmıyor ki! Herkesin elinde cep telefonu, bekârlık aplikasyonlarıyla uğraşıyor.
* Sizin aplikasyonunuz var mı?
Yok, ben seyahatlerimde gerçek insanlarla tanışmayı ve gerçek ilişkiler yaşamayı tercih ediyorum. Arada oralardan bir şeyler çıkıyor (gülüyor).
*Kızınız Lara altı yaşında. Annelik size nasıl geldi?
Çocuk sahibi olunca “Hayat bir mucize” lafının altına imza atacak hale geliyorsun. Gerçek sevgi, korku ne demek hepsini hissediyorsun. Hayattaki önem sıraların değişiyor.
* Alman disiplininde bir anne misiniz?
Çok sert değilim. Ama bazen ciddi olmam gerekiyor. Yoksa Lara evde bir klip açıp burnumun üzerinde dans edebilir! Hatalar yapıyorum ama en önemli şeyin ona sevgi ve güven vermek olduğuna inanıyorum.
* Çocuğunuzu tek başınıza büyütüyorsunuz. Bekâr anne olmanın zorlukları neler?
Kader sana bir yol çiziyor ve “Durum bu” diyor. İşte o noktada içinden büyük bir güç çıkıyor. Tabii ikinci bir ebeveyni olsun isterdim. Fakat diğer kişi, bizim hayatımızda olmak, sorumluluk almak istemedi. Lara sağlıklı, benim için en önemli şey hep buydu.
* Babasıyla görüşüyor ya da maddi destek alıyor mu?
Hayır.
*Yeni yılın ilk günlerinde Instagram’da bir fotoğrafınızın altına “Artık taviz yok” yazdınız. Bugüne kadar çok mu taviz verdiniz?
Hayat tavizsiz olmaz. En basiti bir çocuğum var ve ona hep kendimden bir şeyler vermem gerekiyor. Ben o tip paylaşımları çok düşünmeden anlık olarak yapıyorum. O gün kendi duygularımı artık daha çok dinlemeye karar verdim ve o lafı paylaştım.
* Geçmişe dönecek olsanız neyi farklı yapardınız?
Ne kadar ağır dönemler geçirmiş olsam da yaşadıklarımın tümü beni bu noktaya getirdi. Verdiğim kötü kararların içinden bile iyi şeyler çıkarmayı bildim. Kendimden memnunum. Pişmanlıklarım yok.
* Biraz Polyanna’lık da var mı peki?
Yok. Süper hassas, aşırı duygusalım. Çok melankoliğim. Evde oturup uzun uzun düşünürüm. Mesela çok ağladığım dönemlerim olmuştur. Ama hayatı her zaman Allah’tan bir hediye olarak görüyorum. Şükretmek beni pozitif bir yere taşıyor.
* Sürekli neşeli görünen, kahkahalar atan kadın aslında bir yanılsama mı?
Hayır, insanları seviyorum, onları görünce mutlu oluyorum ve o neşe gerçekten içimden geliyor. Kırılgan taraflarım yalnızken ortaya çıkıyor.
* Âşık mısınız?
(Gülüyor) Aşk üzerine de çok düşünüyorum. Artık aşk benim için eskisi gibi inişler, çıkışlar demek değil. Tabii tutku önemli ama şu an hayatımda biri olsa yaşadığım şey çok daha sakin olur.
* Anneniz vaktiyle size “Türk erkeklerine karşı dikkatli ol” demiş. Türk erkeklerine tövbeli misiniz?
Annem 40 yıldır bir Türk’le evli, nasıl böyle bir şey söyler? Sadece ünlü olduğumda, “Gerçekten seninle mi birlikte olmak istiyorlar yoksa ününe mi geliyorlar, ona dikkat et” demişti.
* Artık bunun ayrımına varabiliyor musunuz?
Karnındaki his mi kafandaki korku mu... Bu ayrımı yapmak zor. Hiçbir zaman “İnsanları çözdüm” diyemem.
* Erkekler konusunda çok hata yaptınız mı?
Evet, yaptım. “Burada bir yanlışlık var” diye hissedip yine de devam ettim. Aslında geçmişteki ilişkilerimde beni bu tip yanlışlıklara karşı uyandıran bir sürü an oldu ama onları duymazlıktan geldim. Sanırım o ilişkiye inanmak istedim.
* Peki bir gün aradığınız aşkı bulacağınıza inanıyor musunuz?
Evet, inanıyorum. İnanmazsam hayat devam etmez.
* Son olarak “Bir Türk oyuncuya âşık olmuştum” dediniz. Ozan Güven olduğu iddia edildi...
Seyirci olarak tabii âşığım. İnanılmaz bir oyuncu. Fakat onun dışında sadece arkadaşız.
* Dokuz yıl önce Türkiye’ye geldiniz ve bir gecede ünlü oldunuz. Bu büyük değişimle nasıl başa çıktınız?
Elimden geldiğince hayatıma normal şekilde devam etmeye çalıştım. Zaten oyunculuğa da bir anda başlamadım. Almanya’da 10 yıl tiyatro yapmıştım.
* Bu tanınırlığın en büyük dezavantajı neydi?
İlişkilerini herkesin gözü önünde yaşamak. Buna alışkın değildim. Birden özel hayatın hakkında yazıp konuşuyorlar. Bu, bana ve ilişkilerime iyi gelmedi. Üzerimde baskı yarattı. Onun dışında hakkımda çıkan haberlere üzülmedim çünkü bu dünyanın farkındayım.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...