Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Milli Savunma Bakanlığında düzenlenen "Milli Savunma Üniversitesi 2017-2018 Eğitim ve Öğretim Yılı Askeri Öğrenci Alımı" tanıtım toplantısı sonrasında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Son dönemde yurt dışındaki gazetelerde 'NATO üyesi ülkelerin Türkiye'ye yönelik bir baskı uygulaması, özellikle referandumdan sonra tüm NATO ülkelerine bir çağrı yapıldığını' görüyoruz. Gerçekten Türkiye'ye yönelik bu tür düşünceler yoğun mu, size de iletildi mi?" sorusu üzerine Bakan Işık, "NATO'da böyle bir durum da yok, böyle bir niyet de yok." ifadesini kullandı.
"Sanki Türkiye diktatörlüğe, otoriter bir yönetime gidiyormuş" gibi bir algı oluşturulduğuna dikkati çeken Işık, bu gayretin kesinlikle bir temelinin olmadığını vurguladı.
Bakan Işık, Türkiye'nin hiçbir dönemde diktatörlüğe ve otoriterliğe prim vermediğinin altını çizerek, "NATO'da böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını ifade etmek isterim. NATO'nun, Türkiye en büyük ikinci ordusuna sahip çok önemli bir üyesidir. Bu noktada Türkiye'nin kendi iç meselelerini NATO'nun bir gündem maddesi yapma şansı da, yetkisi de, hakkı da yoktur. Bu bir algı operasyonudur, dikkatli olmak durumundayız." diye konuştu.
"Referandum öncesinde ABD'li mevkidaşınızla görüştünüz. Ankara'da en çok konuşulan konu Münbiç ve Rakka. Bu konularda ABD, özellikle PYD'ye verilen desteğin sonlandırılması konusunda Türkiye'ye herhangi bir adım söz vermiş midir? Münbiç'ten, PYD varlığının ayrılması konusunda herhangi bir sonuç alındı mı?" sorusuna karşılık Işık, Suriye ve Irak'taki gelişmelerin herkesçe bilindiğini, buradan DEAŞ'ın sökülüp atılması, bölgeden tamamen çıkarılmasının Türkiye'nin de en önemli önceliği olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Işık, Türkiye'nin en önemli önceliğinin, bölgeden DEAŞ'ın temizlenmesiyle birlikte, bölgenin yeni soruna itilmemesi olduğunu vurguladı. Önlerinde Rakka operasyonun bulunduğuna dikkati çeken Işık, şöyle devam etti:
"Eğer Rakka operasyonunda PYD aktör olarak devrede kullanılırsa bir, Rakka operasyonunu bu geciktirecektir. Çünkü topraklarından edinilme korkusu, insanları özellikle DEAŞ'ın yanına itecektir. İki, er veya geç bu operasyon başarıyla bittikten sonra dahi bu bölgelerde demografik yapının değişme riski, bölgeyi uzun süreli istikrarsızlığa sokacaktır. Bunları bütün detaylarıyla Sayın Mattis (ABD Savunma Bakanı) ile paylaştık. Daha önce Brüksel'de de bu konuları gündeme getirmiştik. Ama referandumdan önce, özellikle Türkiye'de kritik bir referandum varken, ABD'ye seyahat yapmamızın temel sebebi operasyondan önce bu konuları tekrar müzakere etmek ve Türkiye'nin bu konudaki tutumu ve tavrını birtakım yeni önerilerle birlikte tekrar paylaşmaktı.
Bu açıdan bu önerimizi tekrar inceleyeceklerini ve bu tabloyu tekrar değerlendireceklerini bize ifade ettiler. Bu açıdan görüşme, faydalı bir görüşme oldu. Ümit ediyoruz ki bir terör örgütü olan PYD-YPG unsurları, Rakka operasyonunda kullanılmaz, bölge daha büyük bir istikrarsızlığın pençesinde kıvranmaz. Bunu çok net olarak mevkidaşımla konuştum. Onlar da bu konuda Türkiye'nin hassasiyetlerini bildiklerini ve yeni önerimizle bilikte, bu çalışmayı tekrar yapma ve sürdürme kararı aldıklarını ifade ettiler. Şu anda tabii ki bunun yansımasını sahada ancak görebiliriz."
"Özgür Suriye Ordusu'nun 'Doğu Kalkanı Ordusu' altında yeni bir yapılanmaya gittiğine" ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Işık, "Türkiye, bir terör örgütüyle bir operasyonun yapılmaması noktasında pek çok çalışmayı yürütüyor. Türkiye, dinamik bölgede, bir dinamik ülke olarak faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu çalışmaların içerisinde PYD-YPG unsurları dışında özellikle Arap unsurlarının ağırlıkta olduğu bir harekatın yapılmasını Türkiye destekliyor." ifadelerini kullandı.
Daha önce "S-400 füzeleri konusunda Rusya ile müzakerelerde son aşamaya gelindiğini" ifade ettiği hatırlatılarak, "Bir takvim var mı acaba elinizde, müzakerelerin uzamasına neden olan pürüz nedir? NATO'nun tepkisi olabileceği ifade ediliyor, bu konuda bir girişiminiz var mı?" sorusuna Milli Savunma Bakanı Işık, şu yanıtı verdi:
"Türkiye'nin bir hava ve füze savunma sistemine ihtiyacı olduğu çok açık. Maalesef NATO üyesi ülkeler, bu konuda Türkiye'ye bir öneri sunmadı. İkincisi, teknolojik paylaşımı ve ortak üretimi kabul etmediler. Böyle olunca Türkiye, farklı arayışlar içerisine girdi. Şu anda S-400'lerle ilgili çalışmalar, görüşmeler nihai noktaya geldi. Takdir ederseniz ki 'nihai aşamaya geldi' demek, 'yarın sabah getirin imzalayalım' noktası demek değil.
Bununla ilgili hem Rusya tarafında yürütülmesi gereken bir süreç var hem de Türkiye tarafında yürütülmesi gereken bir süreç var. Ama bir nihai anlaşma noktasında önemli bir adım atılmış oldu. Şunun farkındayız, biz S-400'leri NATO'nun sistemine entegre edemeyiz. Bununla ilgili de zaten NATO'dan bir talebimiz de yok. Bizim nihai hedefimiz, kendi hava ve füze savunma sistemimizi kendimizin geliştirmesi. Bu noktada da bir program başlattık."
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...