Başbakan Erdoğan’ın hükümet listesini cebine koyup Köşk’e çıktığı anda siyasetle ilgili-ilgisiz herkes nefesini tutmuş yeni kabineyi bekliyordu ancak Cumhurbaşkanı Sezer bir sürpriz yapıp beklentiyi uzattı.
Başbakan’ın verdiği hükümet listesine bakmadan geri çeviren Cumhurbaşkanı, Başbakan’a göre ‘yeni seçilecek Cumhurbaşkanı’na bir jest yapmıştı’ ama doğrusu bu açıklama hiç kimseyi tatmin etmedi.
Bana göre; Cumhurbaşkanı Sezer yine duygularına yenildi ve bir devlet adamının yapmaması gerekeni yaptı.
Daha on gün önce Başbakan Erdoğan’ı çağırıp hükümet kurma görevini –mecburiyetten de- olsa veren Sezer’in normal olarak yapması gereken hükümet listesini alıp onaylamasıydı.
Yapmadı…
Şimdi sormazlar, “Madem öyle listeyi kabul etmeyip geri çevirecektin, davulla-zurnayla bağıra bağıra listeyi getiren Başbakan’a ‘listeyi yeni Cumhurbaşkanı’na onaylat, gelme’ deseydin olmaz mıydı? “diye.
Görüşmede neler konuşuldu bilmiyoruz lakin Sayın Cumhurbaşkanı’nın sert mizacını bilmeyen yok Ankara’da.
Kendisini Cumhurbaşkanı seçtiren dönemin Başbakan’ı Ecevit’e ve yardımcısı Hüsamettin Özkan’a MGK toplantısında Anayasa kitapçığını fırlatıp, Türkiye’yi bir ekonomik krize sokan Sezer, zaten yedi yıl boyunca devlet işleriyle duygularını sık sık birbirine karıştırdı.
Sezer’i tarih “ülkenin Genelkurmay Başkanı’nı medya önünde azarlayan ilk Cumhurbaşkanı” olarak da yazacak fakat bundan daha da önemlisi Ankara kulislerinde konuşulanlara bakılırsa Sezer, 11. Cumhurbaşkanı seçilmesi kuvvetle muhtemelen olan Abdullah Gül’e de görevini devretmeyecekmiş.
Evet yanlış okumadınız.
Sezer’in yeni Cumhurbaşkanı’nın seçilmesinden hemen sonra Köşk’ten ayrılacağı ve yeni Cumhurbaşkanı’na görevi devretmeyeceği anlatılıyor kulaktan kulağa.
Umarız bunlar sadece birer dedikodudan ibarettir, Sezer Köşk’te yeni Cumhurbaşkanı’nı beklemeden ayrılmaz da o gün tarihe kötü bir not olarak düşülmez.
SİT’TİR
Ege, Akdeniz kıyılarını geziyorsunuz. Vatandaşlara ait araziler, sahipsiz gibi duruyor. Yapılaşma yok, doğal olarak bakımsızlıktan perişan vaziyette güzelim tabiat.
“Sahibi niye ilgilenmiyor?” diye soruyorsunuz.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu 1. derece sit alanı ilan etmiş.
Hemen anlıyorsunuz.
Haaa!
“Sit’tir” diyorsunuz.
İstanbul’un, İzmir’in en gözde semtlerinde gezerken bakıyorsunuz dökülen bir tarihi bina.
“Burayı niye onarmıyorlar, niye bu kötü görüntü?” diyorsunuz.
“Dokunulmuyor 2. derece sit alanı” cevabını alıyorsunuz.
Söyleyecek söz yok.
Haaa!
“Sit’tir” demek kalıyor size.
Muhteşem kıyılar var, harika tesisler yapılacak, hem doğa korunacak, hem ekonomiye kazandırılacak, hem insanlarımız bu güzellikleri yaşayacak.
“Olmaz” diyorlar, “Koruma Kurulu kararı var, burası böyle kalacak, keçiler otlayacak, eşekler gezecek.”
Haaaa!
“Sit’tir” tabii diye mırıldanıyorsunuz, SİT olduğunu anlayıp oraların.
Ama bakıyorsunuz Dalyan’ın en güzel kıyısında kocaman dört katlı bir bina.
“Bu da ne?” diyorsunuz kendi kendinize.
“Bilmem ne üniversitesi öğretim görevlilerinin dinlenme tesisi” diyorlar.
Vatandaşa gelince “Sit’tir.”
Ama işi kitabına uydurana gelince, dinlenme tesisi.
Eeee şimdi bunu duyan vatandaş demez mi….
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |