TBMM Başkanı Köksal Toptan, millet adına TBMM tarafından kullanılan yasama yetkisinin mutlak olduğunu belirterek, ''Bu yetkiyi kısıtlayabilecek, kullanımını engelleyebilecek, bölecek veya gölgeleyebilecek hiçbir güç yoktur'' dedi.
TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Toptan, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Anayasasında açıkça ifade edildiği gibi demokratik bir hukuk devleti olduğunu vurguladı.
Anayasanın, tüm ileri demokrasilerde olduğu gibi yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesine yer verdiğini belirten Toptan, şöyle konuştu: ''Erkler ayrığı, bu 3 gücün uyumlu çalışmasını, belli şartlar dışında birbirine müdahale etmemesini, üstünlük taşımamasını gerektirir. Bunun istisnası, hukuk devletinin bir gereği olarak yürütmenin kimi çalışmalarını idareye, yasama organı çalışmalarının da belli şartlarda anayasal yargı denetimine tabi olmasıdır. Bu denetim yollarının şart ve şekilleri, koşulları, konuları, yolları hem anayasa hem de ilgili yasalarla açıkça belirlenmiştir.
Bu çerçevede olması lazım gelen şudur: Türk milleti adına seçilmiş en büyük organ olan TBMM, anayasa ve içtüzük kurallarına göre yasa yapar ve usulüne göre bu yasa yürürlüğe girerek, herkes için bağlayıcı ve uyulması gereken norm halini alır. Konumu; sosyal, ekonomik, siyasal gücü ve durumu; düşüncesi ve ideolojisi ne olursa olsun, herkes buna uymak zorunda olur. Millet adına TBMM tarafından kullanılan yasama yetkisi mutlaktır. Bu yetkiyi kısıtlayabilecek, kullanımını engelleyebilecek, bölecek veya gölgeleyebilecek hiçbir güç yoktur.''
Toptan, ''Yargı; konulan normları, anayasa ve hukuk devleti ilkelerine göre yorumlar ve bir sonuca varır. Kendisini yasa koyucu yerine koyamaz, norm ihdas edemez, keyfiliğe yönelemez'' dedi.
Türkiye'nin, Anayasasında da açıkça ifade edildiği gibi demokratik bir hukuk devleti olduğunu belirten Toptan, Anayasanın, tüm ileri demokrasilerde olduğu gibi yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesine dayandığını vurguladı.
Köksal Toptan, şöyle konuştu: ''Erkler ayrılığı, bu üç kuvvetin uyumlu çalışmasını, belli şartlar dışında birbirine müdahale etmemesini, üstünlük taşımamasını gerektirir. Bunun istisnası, hukuk devleti olmanın bir gereği olarak yürütmenin kimi çalışmalarının idari; yasama organı çalışmalarının da belli şartlarda anayasal yargı denetimine tabi olmasıdır. Bu denetim yollarının şart ve şekilleri, konuları, yolları hem Anayasa hem de ilgili yasalarla belirlenmiştir. Bu çerçevede olması gereken şey şudur: Türk milleti adına seçilmiş en büyük organ olarak TBMM, Anayasa ve içtüzük kurallarına göre yasa yapar ve usulüne göre bu yasa yürürlüğe girerek herkes için bağlayıcı ve uyulması gerekli bir norm halini alır. Konumu, sosyal, ekonomik, siyasal gücü ve durumu; düşünce ve ideolojisi ne olursa olsun herkes buna uyar. Millet adına TBMM tarafından kullanılan yasama yetkisi mutlaktır. Bu yetkiyi kısıtlayabilecek, kullanımını engelleyebilecek, bölecek veya gölgeleyebilecek hiçbir güç yoktur. 'Meclis benim hoşuma gitmeyen bir yasa yaptı, ben buna uymam' veya 'uygulamam' denilemez. Böyle bir hal, artık kimsenin hatırlamadığı 'hakimler devletinde' olur.''
''BUNDAN ÜZÜNTÜ DUYUYORUM''
TBMM Başkanı Toptan, yasama organının yaptığı bir yasanın da yanlış olabileceğini ifade ederek, ''Bu halde ne yapılması gerektiğinin yolu anayasa ve yasalarla belirlenmiş anayasal yargı denetimidir'' dedi.
Bunun dışında hiç bir kuvvetin, kendisini diğerinin yerine koyamayacağına işaret eden Toptan, şunları söyledi: ''İdari ve anayasal yargının, yasama erkinin usulüne uygun olarak yürürlüğe koyduğu bir düzenlemeye karşı direnme hakkı olamaz. Yargı; ancak konulan normları, anayasa ve hukuk devleti ilkelerine göre yorumlar ve bir sonuca varır. Burada da kendisini yasa koyucu yerine koyamaz, norm ihdas edemez, keyfiliğe yönelemez. Son günlerde yapılan ve Kurtuluş Savaşını yönetmiş TBMM'ye dönük ve ağır eleştiriler içeren söz ve davranışlar; geliştirmeye çalıştığımız demokratik reformların hala anlaşılamadığını, birbirimize karşı duymamız gereken güven ve hoşgörü duygularının zedelenmesine yol açtığını göstermektedir. Bundan üzüntü duyuyorum. Geliştirmeye ve batı standartlarına ulaştırmaya çalıştığımız Türk demokrasisinin kredibilitesini sarsmaya da hiç kimsenin hakkı yoktur.
Çok eski bir siyasetçi ve hukukçu olarak, her iki alanda çalışan arkadaşlarıma söylemek istediğim şunlardır: Hangi niyet ve düşünce ile olursa olsun, hiçbir kurum veya kişinin kendisini TBMM yerine koyma hakkı yoktur. Hukuk dünyasında çokça söylenilen doğru bir söz vardır: Hakimler kararları ile konuşurlar. Durum bu olunca yargının ileride önüne gelebilecek muhtemel ihtilaflar konusunda ihsası rey olarak yorumlanabilecek davranışlardan özenle kaçınması gerekir.
Herkes bilmelidir ki TBMM; iktidar ve muhalefeti, yüksek temsil gücü ile şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Anayasada belirlenen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilkeler çerçevesinde millet ve tarih önünde ettiği yeminine sadık kalarak, milleti için doğruları yapmaya devam edecektir.''
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...