DTP Milletvekili Aysel Tuğluk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürt sorununa "kardeşim, canım" diyerek getirdiği yaklaşımı eleştirerek, "Biz böyle kardeşlik istemiyoruz. Kürtler gerekirse federasyonu da, ayrılmayı da tartışabilir" dedi.
Türkiye Barış Meclisi, Ankara'da "Yeni Anayasa Sürecinde Demokratikleşme ve Kürt Sorunu" adıyla bir konferans düzenledi. Konferansa katılan konuşmacıların mesajları şöyle:
Aysel Tuğluk: Cumhuriyetten bu yana Kürt kimliği üzerindeki inkâr yeni anayasa ile ortadan kaldırılacak mı, yoksa ulus devlet anlayışı içerisinde bu inkâr politikaları devam mı edecek? Bu soruya verilecek yanıt Kürt sorununun, bu hareketin yönünü belirleyecektir. Yeniden reddedilmeleri tutumlarında bir değişiklik yapabilir. Bu nedenle yapılacak Kürt-Türk tanımının stratejik açıdan önemi var.
Kürtler cumhuriyetten bu yana varlığını kabul ettirmek için zaman zaman isyan etmiş, çatışmışlardır, ama birlikte yaşama iradeleri hep vardı. Bütün ısrarlarına rağmen yeni anayasada tekrar bir inkâra uğramak
Kürtlerde çok ciddi bir sorgulamayı birlikte getirecek, yaşamın dinamiklerini tahrip edecektir. Başbakan 'canımdır, kardeşimdir' diyor. 'Tek millet tek dil anlayışı' ile Başbakan'ın 'kardeşlik' anlayışı arasında fark yoktur. Biz böyle bir kardeşlik istemiyoruz. Kürtler sistemin içerisinde bir arada yaşama çözümünden yanalar, ancak Kürtler federasyonu da, ayrılmayı da tartışabilir, bu da en doğal haklarıdır.
Prof. Dr. Cengiz Güleç: Sadece bir topluluğun varlığını iddia etmek, kimlikle ilgili bir tespitte bulunmak bile kin ve düşmanlığa tahrik olarak yorumlanmaktadır.
Terörle Mücadele Kanunu'nun 6. maddesi demokratik bir anayasa ile nasıl bağdaşır? Bölünmez bütünlük nasıl yorumlanmalıdır?
Murat Belge: Türkiye'de Kürt sorununa ilişkin emekli askerler görüşlerini bildirdi, ama askerler henüz Kürt sorunu konusunda karar vermiş değiller. Burada benim gördüğüm Midas neye dokunursa altın oluyor. Türkiye neye dokunsa sorun oluyor. Siz Kürtler, en çok ne istediğinizi sıralayın biz de bunun başını sonunu görerek arkadan sizi destekleyelim.
Hatip Dicle: Sorunların çözümünde geliştirilecek yöntem olarak halkın demokratik katılımcılığını savunmaktayız. Bayrak ve resmi dil tüm Türkiye için geçerli olmakla birlikte her bölge ve özerk birimin kendi renkleri ve sembolleriyle demokratik öz yönetiminin oluşturulmasını öngörür. Sorunun çözümünü sadece devlet sistemini değiştirmekte aramıyoruz, toplumun öz yeterliliğini esas alıyoruz.
Cengiz Aktar: AB'nin bölgesel politikası, Kürt sorununun da çözümünü kolaylaştıracak yolları beraberinde getiren bir politikadır. AB ülkesi olmak, Türkiye'nin Misak-ı Milli sınırlarının da koruyucusu olacaktır.
Tarhan Erdem: Bu Anayasa'yı değiştirmek zorundayız. 'Üniter devlete dokunmayalım' deniyor, bugünkü idare sistemimizi halk yararına, devlet yararına da taşımak mümkün değil. Türkiye'nin idare reformuna ihtiyacı var. Yapılması gereken şudur: Bugünkü anayasada yasama yetkisini değiştirmemiz gerekir.
milliyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...