Bilecik, "Yapısal reformlar sözünü o kadar sık kullanmaya başladık ki, bu hem muazzam bir ihtiyacı göstermekte, aynı şekilde de neredeyse kelimenin içini boşalttık" ifadesini kullandı.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, enflasyonun yüzde 15,4 ile son derece kritik bir noktaya geldiğini belirterek, "Bu artış kontrol edilemezse Türkiye'nin uzun vadeli borçlanma maliyetlerinin düşürülmesi mümkün olamayacağı gibi, uzun vadeli yatırım ve tasarruf davranışlarında da kalıcı bozulmalara sebep olabileceğini yetkililerle her daim paylaşıyoruz. Bunlar aşılamayacak sorunlar da değil" dedi.
Bilecik, Ekonomist dergisinin "40 Yaş Altı 40 Genç CEO 2018 Araştırması"nın ödül töreninde yaptığı konuşmada, Yunanistan'ın başkenti Atina yakınlarında en az 77 kişinin ölümüne yol açan orman yangınından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Törende ödül alacak CEO'ları tebrik eden Bilecik, eskiden sadece kavurucu yaz sıcakları için kullanılan "Mevsim normallerinin üzerinde" tabirinin, bu yaz sadece hava sıcaklığı için değil, dünyada ve Türkiye'de siyasi, ekonomik ve toplumsal gündemin sıcaklığı için de kullanılabileceğini söyledi.
Bilecik, Türkiye'deki genç CEO'ların başarı haberlerine işaret ederek, Türk iş dünyası ve Türkiye ekonomisinin hararetini gençlerin gidereceğini söyledi. Bilecik, "Kısaca, memleketin havası size emanet! Önünüzde yapacak daha çok işiniz, gerçekleştirecek daha çok hayaliniz olduğu sürece gençsinizdir. Mesele yaş meselesi değildir, çalışma ve üretme meselesidir" ifadelerini kullandı.
'BENİM HİKAYEM, '2 ŞEHİR, 1 HAYAT' DİYE ÖZETLENEBİLİR'
Erol Bilecik, kendi hayat hikayesinden örnekler vererek, şunları kaydetti:
"Ben kardeşlik ve hoşgörü şehri olan Antakya'da doğdum ve büyüdüm. Lisenin ilk dönemlerinde mühendis olmayı hayal ettim ve hayallerimin peşinden İstanbul'a geldim. İTÜ'de o dönemin en yeni mesleklerinden biri olan bilgisayar mühendisliği eğitimi aldım ve bu alanda Türkiye'nin ilk mezunlarından biri olarak hayata atıldım. İş hayatına kurumsal bir şirkette başladım ama bilirsiniz biz toplum olarak özellikle Anadolu şehirleri başta olmak üzere, kendi iş hayatımızı kendimizin organize etmesini bir miktar öne alırız. Hatta şu an TÜSİAD olarak da, bütün STK'lar da, girişimciliğin önemini, yükselen bir değer olduğunu Türkiye meselesi olarak ortaya koyuyor. Ben de kısa bir süre sonra girişimciliğe geçiş yaptım ve kendi şirketimi kurdum. Bugün geriye dönüp bakınca şunu söyleyebilirim; sıfır noktasındaki bir hayalin hayata geçtiğini görmek inanın müthiş bir haz… Eminim sizler de kendi hayallerinizi gerçekleştirecek, bugünkü gibi daha nice büyük başarılara imza atacaksınız. Diyebilirim ki, ömrümün hemen hemen üçte ikisi hayalleri yeşertmekle geçti. Bundan sonra da böyle devam edecek. Dolayısıyla benim hikayem, '2 şehir, sayısız hayal, 1 hayat' diye özetlenebilir."
'SORUNLARIMIZI SİZLER ÇÖZECEKSİNİZ'
Erol Bilecik, içinden geçilen çağın "teknoloji ve dijital dönüşüm çağı" olduğunu belirterek, Türkiye'nin çağa uygun, yeni kalkınma hikayesinin "sanayinin dijital dönüşümü" üzerinden yazılabileceğini kaydetti.
Genç yöneticilerin, Türkiye'nin dijital rekabetteki en büyük kozu olduğunu, bu enerjiyle Türkiye'de dijital dönüşümün ayak seslerinin daha da yükseleceğini ifade eden Bilecik, sağlam altyapıya dayalı ekonomilerin kolay kolay sarsılmayacağını söyledi.
Bilecik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin bugün düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplumsal uzlaşma, eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği ve dış ilişkiler alanlarında muhtelif yapısal sorunları var. Bu sorunların çözümü için ülkemizin düşünen, fikir yürüten ve sorun çözen insanlara her geçen gün daha fazla ihtiyacı var. İyi bir yönetici olmak, sadece şirketlerinizi değil, ülkenizi ileri götürmeyi hedeflemektir. Sorunlarımızı enerjinizle, heyecanınızla, olaylara ve dünyaya güncel bakış açınızla sizler çözüme götüreceksiniz. Bu bence zaten ülkeye olan borcunuz… Türkiye'yi dünya siyaseti ve ekonomisinde etkili kılan en büyük güç kaynakları her zaman demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve özgürlükler olmuştur. Türkiye'nin geleceği için çok önemli bir seçim dönemini geride bıraktık. Şimdi artık toplumsal uzlaşma ve reform zamanı. Özellikle ekonomide son derece hassas bir dönemin içerisine girmiş bulunmaktayız."
'YÜKSEK ENFLASYON, FONLAMA MALİYETLERİNİN DÜŞMESİNİN ÖNÜNDEKİ TEK ENGEL'
Bilecik, Türkiye ekonomisinin 2009 krizinden bu yana son 9 yıldır kesintisiz olarak büyümeyi başardığını, aynı dönemde başta hizmet sektörü olmak üzere önemli ölçüde istihdam yaratıldığını ancak bunları sağlarken önemli ölçüde finansal riskin de biriktirildiğini aktardı.
Enflasyonun yüzde 15,4 ile son derece kritik bir noktaya geldiğine dikkati çeken Bilecik, şunları kaydetti:
"Bu artış kontrol edilemezse Türkiye'nin uzun vadeli borçlanma maliyetlerinin düşürülmesi mümkün olamayacağı gibi, uzun vadeli yatırım ve tasarruf davranışlarında da kalıcı bozulmalara sebep olabileceğini yetkililerle her daim paylaşıyoruz. Bunlar aşılamayacak sorunlar da değil. Halihazırda özel sektörün Döviz cinsinden yüklü miktarda borçlu olmasının nedeni, uzun vadeli TL fonlama imkanının olmayışıdır. Yüksek enflasyon, vadelerin uzamasının, fonlama maliyetlerinin düşmesinin önündeki neredeyse tek engel… Kur riski, yatırım yapan, elini taşın altına sokup risk alan özel sektörün üzerinde ciddi bir kırılganlık yaratmaktadır. Bunları devlet yetkilileri ile, özellikle yeni kabinedeki bakanlarla paylaşıyoruz."
'DIŞ İLİŞKİLERİMİZİ NE KADAR İYİLEŞTİRİRSEK TİCARİ FAALİYETLERİMİZİN DE ÖNÜ O KADAR AÇILIR'
Erol Bilecik, TÜSİAD olarak önerdikleri programın, "finansal istikrarın sağlanması", "yapısal reformlar ile ekonomide yapısal dönüşümün sağlanması" ve "küresel ilişkilerin iyileştirilmesi" olmak üzere 3 ana bacağı olduğunu bildirdi.
Bilecik, programa ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yapısal reformlar sözünü o kadar sık kullanmaya başladık ki, bu hem muazzam bir ihtiyacı göstermekte, aynı şekilde de neredeyse kelimenin içini boşalttık. Bugün iş dünyası olarak, gözümüzün bir tanesi ekonomimizin üzerinde, diğeri ise dış dünyada… Türkiye ekonomisinin, dış ilişkilerimizden bağımsız yorumlayamayız. Dış dünya ile ilişkilerimiz pek çok açıdan ekonomimizi etkiliyor. Türkiye'ye yönelik dış dünyadaki algı maalesef son yıllarda yaşanılan pek çok olumsuz gelişme nedeniyle geriledi. Başta AB ile olan ilişkilerimiz olmak üzere dış ilişkilerimizi ne kadar iyileştirirsek ticari faaliyetlerimizin de önü o kadar açılır. İyi haber, bunların hepsinin artık fazlasıyla farkında olan bir kabine sistemi olduğunu görüyoruz."
Bilecik, bu yılki, 40 başarılı genç CEO arasında sadece 6 kadın bulunduğuna işaret ederek, bunun çok daha yukarıya çıkması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin kalkınması için, temeli Cumhuriyet devrimlerine dayanan toplumsal cinsiyet eşitliği alanında daha fazla ilerlemek gerektiğini vurgulayan Bilecik, kadınların gücünün hayatın her alanına dahil edilemediği sürece ekonomik, insani ve sosyal kalkınmanın mümkün olamayacağını kaydetti.
"Hedefimiz, kadınların eğitim, çalışma hayatı ve siyasette önünün açık olduğu bir Türkiye olmalıdır" diyen Bilecik, eğitimin, bir ülkenin kalkınmışlık düzeyinin ölçütü ve geleceğinin güvencesi olduğunu belirtti.
Bilecik, gençleri 21. yüzyıl becerileriyle donatmak için analitik, özgür ve yaratıcı düşünme başta olmak üzere bilgi çağının gerektirdiği becerileri önceliklendiren, kapsamlı bir eğitim reformunun hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
TÜSİAD olarak fen, teknoloji, mühendislik, matematik disiplinlerinin birbiriyle bağlantılı şekilde ele alındığı ve sanatın da dahil edildiği "STEM+A" eğitim yaklaşımına verdikleri öneme işaret eden Bilecik, bunu artık gündemin üst sıralarına taşıdıklarını bildirdi.
GENÇ YÖNETİCİLERE TAVSİYELER
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, rekabet gücünü artırmanın yolunun insana yatırımdan geçtiğini belirterek, kendi deneyimlerinden yola çıkarak bazı tavsiyelerde bulundu. Hayallerin çoğaltılması önerisini yineleyen Bilecik, devamla şunları kaydetti:
"Zor şeyler birlikte başarılır. Network'unuzu daha çok geliştirin. Yeni insanlarla tanışmak ve onlarla görüşmek için çaba sarf edin. Hepimizin bu güzel ülkeye fazlasıyla borcu var. Bu topraklardan aldığınızı bu topraklara geri vermenizin en güzel yollarından biri sivil toplum kuruluşlarında görev almaktır. Bana bugün geriye dönüp baktığımda 'neyi farklı yapardım' diye sorulursa, emin olun, 'STK'larda daha erken yaşlarda görev alırdım' derim. Hayatta seyirci değil, mutlaka oyuncu olun. Taşın altına elinizi daha fazla sokun, çekinmeyin, korkmayın. Bazı şeylerin değişmesi gerekiyorsa değişime liderlik yapan siz olun. Hedefinize giden yolda asla pes etmeyin, asla vazgeçmeyin ve hiçbir zaman karamsar olmayın. Daha iyi günler gelecek emin olun, umudunuzu kaybetmeyin. Biliyorum, bunun aksini söyleyenler olacak onlara inanmayın. Umut, korkudan daha güçlü tek duygudur. Bugün dünyada büyük bir rekabet var. Bu rekabette Türkiye'nin güçlü olması için sizin gibi iyi, güçlü, genç liderlere ihtiyacımız var. Sizler, bizlerin yarınlarısınız."
'ATATÜRK'E SADECE TÜRK MİLLETİ DEĞİL, BÜTÜN DÜNYA SAYGI DUYUYOR'
Erol Bilecik, bazı liderlerin şirketlerinin, bazı liderlerin ülkelerinin, bazı liderlerin ise dünyanın kaderini değiştirdiğini dile getirerek, "Sizler, dünyanın kaderini değiştiren bir liderin neslisiniz. Sizler, Atatürk'ün bu ülkenin geleceğini emanet ettiği Türk gençliğisiniz. Mustafa Kemal, bizim temelimizdir, bir yöndür. Ülkemizi daha iyi yerlere taşımak için o yolu devam ettirecek olan sizlersiniz. Atatürk'e ve Cumhuriyet'e olan minnet borcunuzu asla unutmayın. Herkes bilmelidir ki, Türk insanını, hatta en çok da Türk kadınını yücelten, insanımızı çağdaş uygarlıklar seviyesine layık gören Atatürk'e sadece Türk milleti değil, bütün dünya saygı duyuyor. Unutmayalım ki, laiklik, demokrasi ve Cumhuriyet; var oluşumuzun sigortasıdır" şeklinde konuştu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...