Türk Uyku Tıbbı Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Derya Karadeniz, uyku hastalıklarının, kişinin gündelik ve özel hayatını, sağlığını çok etkilemesi, iş ve trafik kazalarına yol açması nedeniyle mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini bildirdi.
Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlusu olan Prof. Dr. Karadeniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uyku tıbbının multi disipliner yaklaşım isteyen, uykuya ait bozuklukları, uyku hastalıklarını inceleyen ve tedavisi ile ilgilenen bir bilim dalı olduğunu söyledi.
Uyku tıbbının belli bir eğitim gerektirdiğini, uyku tıbbı ile uğraşanların elektro noröfizyoloji, kardiyoloji, solunum bozukluklukları ve biraz da olsa endokrinoloji bilmek zorunda olduklarını belirten Karadeniz, uyku tıbbının ABD'de ayrı bir bilim dalı olduğunu, Avrupa'nın yanı sıra Türkiye'de de farklı bir ana bilim dalı olması için çalışmalar yapıldığını anlattı.
İnsan hayatının üçte birinin uykuda geçtiğini, uykunun uyanıklık kadar insan için gerekli olduğunu kaydeden Karadeniz, uykuda ortaya çıkan hastalıkların polisomnografi denilen ve gece boyunca yapılan uyku tetkiki ile tanısının konulabildiğini ifade etti.
Uyku hastalıklarını çok çeşitli olduğunu dile getiren Karadeniz, bu hastalıkların horlama, gece terlemeleri, gece tuvalete kalkma, sabah yorgun uyanma, gündüz yorgunluk ve uykululuk hali, gündüz dikkatte ve hafızada bozulma, cinsel fonksiyonlarda bozulma, giderek kilo alma gibi birtakım belirtileri olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Karadeniz, şöyle devam etti:
''Uykuyla ilişkili hastalıklar dediğimizde 80'nin üzerinde hastalıktan bahsediyoruz. Eğer uykuda bir problem varsa bu muhakkak sosyal hayata yansıyor, kazalar yaşanabiliyor ya da kişinin sağlığına zarar verebiliyor. Uyku hastalıkları, kişinin gündelik ve özel hayatını, sağlığını çok etkilediği, iş ve trafik kazalarına neden olduğu için mutlaka tedavi edilmeli. Uyku hastalıkları içinde en tehlikesi ve en yaygın görüleni olan uyku apne sendromu net olarak ispatlanmıştır ki eğer tedavi edilmezse hipertansiyonu yüzde 100 ortaya çıkartıyor. Kalp hastalığı riskini 6-8 kat, felç riskini 2-8 kat artırıyor. Obezite ve metabolik sendrom riskini çok yükseltiyor.''
Prof. Dr. Karadeniz, uyku hastalıkları içinde uykusuzlukla seyreden uyuyama ya da uykuyu sürdürememe ya da sabah çok erken uyanıp bir daha uyuyamama, uykuda hareket bozuklukları, uykusuzluğa neden olan huzursuz bacak sendromu, gün içinde aşırı uyuklamalar, uykuda yürümeler, rüya yaşama hastalığı denilen davranış bozukluklarının da bulunduğunu kaydetti.
Rüyada yaşama hastalığının da tehlikeli boyutlara ulaşabildiğine dikkati çeken Karadeniz, ''Mesela rüyasında evine hırsız girdiğini gören bir kişi o hırsızı dövmeye kalkıyor ama aslında dövdüğü yanındaki eşi olabiliyor ve eşine zarar verebiliyor. Bu konuda adli çok vaka var'' dedi.
Uykuda konuşma, uykuda yemek yemek ve uyku uyanıklık ritminin bozulması sonucu ortaya çıkan hastalıkların da uyku hastalıkları arasında yer aldığını ifade eden Karadeniz, bu hastalıkların tanısının genellikle yapılan uyku tetkiki (polisomnografi) ile konulduğunu anlattı.
Horlamanın yaygın görüldüğünü ancak tek başına hastalık olmadığını vurgulayan Karadeniz, horlamanın yanı sıra diğer belirtilerin de görülmesi halinde bir uyku hekimine başvurulması gerektiğini, hipertansiyonu, diyabeti, kalp hastalığı, damar hastalığı olanların ise sadece horlama halinde bile mutlaka uzmana gitmesi gerektiğini kaydetti.
ÇOCUKLARDA DA GÖRÜLEBİLİYOR
Prof. Dr. Karadeniz, uyku apne sendromunun sıklığının yüzde 4-10 arasında olduğunu, genellikle erkeklerde 30'lu ve 40'lı yaşlardan sonra görüldüğünü, menopozdan sonra erkekle kadının eşit sıklıkta hastalığa yakalandığını ifade ederek, ''Bademcik ve geniz eti olan çocuklarda da uyku apne sendromu görülebiliyor. Bu da çocuğun büyümesi ve gelişmesini gerek fiziksel gerek beyinsel olarak önemli anlamda etkiliyor. Bu çocukların da uyku ile uğraşan hekimler tarafından görülmesi ve tedavi edilmesi gerekiyor'' şeklinde konuştu.
''Dünyada yapılan araştırmalar ve istatistikler göstermiştir ki ve kanıtlanmıştır ki uyku apne sendromu iş ve trafik kazalarında en önemli ilk 3 risk faktöründen bir tanesi'' diyen Karadeniz, şunları kaydetti:
''Uyku apne sendromunun büyük faciaların en önemli nedenleri arasında olduğunu da biliyoruz. Örneğin Çernobil faciasının uyku apne sendromu nedeniyle ortaya çıktığını biliyoruz. Japonya'daki büyük tren kazasının yine makinistin uyku apne sendromu olması nedeniyle olduğunu biliyoruz. Yine istatistiklere göre gece meydana gelen trafik kazalarında uykusuzluğun en önemli neden olduğunu biliyoruz. Gün içerisinde yaşanan kazalarda da gündüz uykululuğunun neden olduğu tespit edilmiş.''
Dünyadaki uygulamaya paralel olarak Türkiye'de de özellikle uzun yol vasıta şoförlerinin uyku apne sendromu açısından klinik bir değerlendirmeden geçirilmeleri gerektiğine işaret eden Karadeniz, dünyada uyku apne sendromu tanısı konulduğu halde tedavi görmeyenlerin ehliyetlerinin ellerinden alınmasının söz konusu olduğunu hatırlattı.
Karadeniz, Türkiye'de de bu konuda var olan Trafik Yönetmeliği'nin pratikte henüz uygulanmadığını kaydederek, ağır vasıta şoförlerinin uyku merkezlerine yönlendirilmesi ve uyku hastalıkları açısından kontrolden geçirilmeleri gerektiğini vurguladı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |