Şarap Üreticileri Derneği Başkanı Coşkun Güner de; ‘‘Sayın Başbakan sağ olsun, yeni fikirler ileri sürüyor, gündemi değiştiriyor. Erbakan gibi direkt gitmiyor ama kendi fikirlerini geniş perspektifte zamana yayarak uygulamaya koyuyor. Erbakan çok katıydı, bu hükümet kendi düşüncelerini zaman içinde yayıyor. Bilmiyorum Türkiye’de alkol üretimini yasaklayıp ithal yoluna mı giderler. Çünkü bu yolda bir çalışma var. Bu ifadeler insanı biraz ürkütüyor. Mahalle baskısı, kırmızı noktalar tüketimi azaltıyor’’ dedi.
Başbakan’ın şarap ve üzüm konusundaki bu açıklaması ve Dolmabahçe Sarayı’ndaki sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcileriyle bir araya geldiği 17 Temmuz 2010’da 7 saat süren ‘Demokratik açılım’ toplantısındaki “Kadın - erkek eşitliğine inanmıyorum; onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum” sözleri ve daha önceki buna benzer açıklamaları, AB ve ABD’de tartışmalara neden olan Türkiye’deki eksen kayması kuşkularının doğma nedenlerinden sadece bazılarıdır. Tayyip Erdoğan’ın daha önce ve gittiği birçok yerde her ailenin en az üç çocuk sahibi olması gerektiği konusundaki kampanya yürütür gibi yaptığı açıklamaları ve iktidar olduğu 2002 yılından bu yana, içki ve farklı konularda tartışmalara sebep olan beyanları, bireylerin özel yaşam alanlarına müdahale konusunda kendisini yetkili görmesidir. Yine 2004 yılında Türk Ceza Kanunu’na koymak istedikleri zina fiiline ceza getirilmesi maddesiyle ilgili düzenleme girişimi de AB ve Türkiye kamuoyunun yoğun tepkisi nedeniyle hayata geçirilemeyerek AKP iktidarı geri adım atmak zorunda kalmıştır. 2006’larda AKP’li belediyelerin içkili lokantaları kırmızı noktalı mahallelerde ve bölgelerde toplamalarıyla ilgili çalışmaları, toplumu kendi muhafazakâr İslamcı normlarına göre şekillendirme girişimleri ve uygulamalarıdır. AKP’nin tam üyelik için sözde çaba sarf ettiği Batı demokrasilerinde, devlet vatandaşının içki içip-içmeyeceği, içki yerine meyve yiyip yemeyeceği, kaç çocuk yapıp yapmayacağına karışmadığı gibi kadın-erkek eşitliğinin de güvencesidir. AKP iktidarındaki bütün bu ve benzeri tartışmalar ülkemizin hızla Batılı modern yaşam tarzından uzaklaştırdığı gibi, 2002’lerde AKP iktidarına destek veren AB ve ABD çevrelerinde ‘Orada neler oluyor?’ soruları sorulmaya başlamıştır. AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne kadar hayatın birçok alanında tartışma yaratarak toplumu ortadan ikiye bölen tabloya Türkiye’den baktığımızda akıllara sıcak su-kurbağa hikâyesini getirmektedir.
1980’lerde yapılan toplumsal araştırmalarda Fransa’da kalp-damar hastalıklarından ölümlerin birçok ülkeye göre belirgin biçimde düşük olması bilim insanlarına çok şaşırtıcı geliyordu. Çünkü çok sigara içen, bol yağlı yemek yiyen Fransızların yüksek oranda kalp krizine ve ölüm risklerine maruz kalmaları beklenirdi. Fransız paradoksu denilen bu durum bolca tüketilen kırmızı şaraba bağlanıyordu. Daha sonra Almanya’da, Çin’de bira içenlerde, İrlanda’da viski içenlerde yapılan araştırmalar, esas olanın alkol olduğunu gösterdi. Hâlâ kırmızı şarabın en yararlı alkollü içki olduğunu düşünenler olsa da bilim çevrelerinde yararın büyük bölümünün alkole bağlı olduğu konusunda ortak kanı var.
Yukarıda sözünü ettiğimiz Fransa, Çin, İrlanda örneğinde olduğu gibi “alkol yararlı mı zararlı mı” sorusunun cevabı ne içildiğinden çok, ne kadar içildiğine bağlı olduğunun anlaşılmasına rağmen… İçkinin yararlı, faydalı olduğundan yola çıkarak hiç içki içmeyen birine zorlama ve telkin yoluyla az da olsa içmesini tavsiye etmek, önermek doğru mudur? Ayrıca insan haklarına da aykırı değil midir? Onun inançlarından ya da alışkanlıklarından dolayı bireylerin özel yaşam tercihleri nasıl kendisine aitse, dayatılamayacaksa Başbakan ya da kamu yöneticilerinin de ‘‘Alkol bütün kötülüklerin anasıdır’’ yollu açıklamaları ya da rakı, şarap içmek yerine, üzüm yiyeceksin açıklamalarıyla eşdeğer değil midir? Özet olarak üzümün de, alkolün de azı karar, çoğu zarar!.. Kimse kimseye kendi doğrularını dayatmamalıdır.
Cumhuriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...