Talat Atilla Ankara madem bilmece çözdürmeyi seviyor, deneyelim! Dikkat sahte Mesih! |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA |
Cengiz Altınsoy Taş deyip geçmeyin |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Devleti yönetenlerin dahi bilemedikleri sorular nedense gazetecilere yöneltilir.
Devletten yanıt alamadıkları için mi, gazetecilere güç atfedildiği için mi bilmiyorum ama sanırım fifti fifti.
Sokaktaki insanın temel sorusu şu;
“Bundan sonra ne olacak? Türkiye bir sıkıntıya girer mi?”
Sıkıntı derken savaş ihtimali…
Bundan sonra derken de; iktidar gidici mi sorusu diplomatik bir dille sorgulanıyor.
Doğrusu benim yazacaklarım devletin bir verisine dayanmadığı için güvenirliği tartışmalı olacak.
Daha açık yazayım;
Bilmiyorum!
Belki birkaç küçük tespitte bulunabilirim.
Zor günler. 2018 sanırım biraz daha zor geçecek.
Türk dış politikasının dili biraz hoyrat da olsa, ABD/AB saldırılarına onurlu bir direniş gösterdiğini söyleyebiliriz.
İsrail zulmüne karşı tüm evrende neredeyse tek gerçek tepkiyi Türkiye veriyor.
İçeriye gelirsek…
Siyasetin dili çok sert.
Eleştiri sınırları aşıldı, küfür de yarışılıyor.
Bu bir yerde artık durmalı.
Sokağı hareketlendirecek tehlikeli bir kara deliğin içine çekilme riski var Türkiye’nin.
Türkiye yalnız bir ülke.
Bizi seven ülkelerin de yeterince derdi var.
Kavgaları, daha güçlü olanlar bitirmeli.
Güç kimde ise, iktidar tacını taşıyanlar tolerans eşiğini memleketin tüm metre karesine yaymalı.
Çünkü…
Türkiye’ye saldıranlar, saldırılarını hiç kimsenin tahmin etmediği kadar arttırabilirler.
Hiçbir iktidar sonsuza kadar gitmez, hiçbir muhalefet sonsuza kadar muhalefet kalmaz.
İktidar da, muhalefet de pozisyonlarının bir gün değişeceğini unutmamalı.
Daha açık yazayım;
Vatandaşı sokağa dökmek için kötü planları var kötü adamların…
Bin yıldır tartışıyoruz, bazen de sert tartışıyoruz ama gerçek anlamda hiç kavga etmemiş bir milletiz biz.
Düşmanlar işte tam da bu damara oynuyorlar!
Çok yaklaştılar!
Biz de onlara!
ATEİST EMRE!
Ateist Emre kardeşim geçen haftaki yazıma öyle yanıtlar yazmış ki, nerdeyse Kocatepe Camii’nin müezzin kadrosuna talip olacak!
Biraz abarttım tabi.
Emre kardeşim biraz uzun yazmış ben özetleyim;
Tamam Allah var da toprak olup gideceğiz. Nöronlar bir tarafa, hücreler bir tarafa…
Kemikler bir tarafa…
Demek istiyor ki Emre…
Şu yeniden dirilme işine pek AKLIM kesmiyor.
Emre kardeşim her şeyi kayıtsız şartsız aklımıza yüklersek, haşa aklımızı putlaştırmış,
ilahlık atfetmiş olmaz mıyız?
Bu kainatın her şeyini aklına sığdırabildin mi Emre?
Emre, akıl Allahın yarattığı bir alet.
Allah’ın yarattığı bir aletle, aleti yaradanı sorgulamak aklına eziyet değil mi?
Halbuki aklına, kendine, gönlüne eziyet etmesen…
Şöyle kendini hafifçe geriye çeksen…
Aklının yanına, kalp gözünü koysan…
Sakin sakin desen ki;
Böyle uçsuz bucaksız kainatı yaradan, bir vakit sonra neden tarumar etsin, neden yok etsin?
Vücudunda hücreler her gün dirilmiyor mu?
Nasıl yeniden ete kemiğe bürüneceğim diyorsun, öyle mi?
Kışın kurumuş, kemik hükmündeki ağaçlardan yazın gelmesi ile kadife gibi yaprağı çıkaran, seni yattığı yerden mı kaldıramayacak Emre?
Güneşe talimat veriyor Allah.
Domatesi kızart, patlıcanı morart, havucu sarart diye..
Güneş hepsine aynı isabet ediyor ama renkleri, lezzeti hep farklı. Bu nasıl bir mucize böyle Emre?
Bir şeye alışmamız, onun mucize olmadığını göstermez.
Kışın teker teker ölen çiçeklerin, yazın teker teker dirildiğini görmedin mi Emre?
Diyorsun ki başka bir alem var mı?
Varsa, ispat et!
Peki Emre…
Dikkat!
Başka bir alemin varlığını Allah bize çok sık gösteriyor.
Sık sık başka alemlere gidip-geliyoruz.
Üstelik gözümüz olmadan görüyor, ayağımız olmadan koşuyoruz!
Rüyalar Emre, rüyalar…
Rüyamızda zaman mefhumu kaybolmuyor mu?
Geçmişte öleni, gelecekte olanı görmüyor muyuz?
Bedenimiz uyurken, ruhumuz tüm evreni dolaşmıyor mu?
gözümüz olmadan görüyor, ayağımız olmadan koşmuyor muyuz Emre!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 36805 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |