Talat Atilla Ankara madem bilmece çözdürmeyi seviyor, deneyelim! Dikkat sahte Mesih! |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva ÖĞRETENSİN ÖĞRETMENSİN BANA NE! |
Cengiz Altınsoy Taş deyip geçmeyin |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ARA-SIRA |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Hürriyet, çoğunlukla birbirlerini sevmeyen, güce bağımlı bir kadronun stratejik ortaklığı ile yürüyen bir kurum.
Öyle olmasa, Aydın Doğan’ın alnına kara sinek yapıştıran Fatih Çekirge, Hürriyet’te ikinci adam, bugünlerde ise birinci adam olmak için gün sayar mıydı?
Şu var tabi;
Eski gücünde olmasa da, Hürriyet’teki hareketlenmeler halen kamuoyunun dikkatini çekmeyi başarıyor.
Kamuoyunun bu dikkatini bilen bazı gazetecilerin; kendi ya da kurumsal iç çekişmelerini, sanki dışarıdan bir müdahale varmış gibi kamuoyuna sunma gayretleri artık çok sırıtıyor.
Bu yaklaşımın son örneği, Enis Berberoğlu’nun görevden alınması ve Yılmaz Özdil’in ayrılması ile ilgili çıkan tartışmalar.
Berberoğlu habercilik refleksi olan bir gazeteciydi ama geçiş döneminde yayın yönetmenliği koltuğuna oturduğu ve Hürriyet’te pamuk ipliğine bağlı bir beş yıl geçirdiği biliniyor.
Her fırsatta, “Nehirden cesedinin geçmesini bekliyorum” diye yazan Ertuğrul Özkök ile aynı binada ve tamamına yakını Özkök tarafından atanmış bir kadro ile beş yıl geçirmesi bile zaten bir mucize idi.
Yılmaz Özdil kıvrak ve kendisini okutan bir yazar olabilir ama seçmenin yüzde ellisine, “Bidon Kafalı” hakaretinin izlerini silmek yerine, hakaret etmenin şöhretini arttırdığına inanan, okurları nezdinde kahraman olmak için fırsat kollayan bir kolaycılığı tercih etmekte ısrar ediyor.
Bugün sansürden şikayet eden Özdil, geçmişte Hürriyet’ten Ayşe Arman’ın sorduğu, “Yazınız yayınlanmazsa, ne yaparsınız?” sorusuna, “Yönetimin tasarrufudur. Çok para vererek yazarların egoları şişirildi!” yanıtını vermemiş miydi?
Hürriyetin bugüne kadarki yayın politikası; iktidarlara manşetler ve sert kalemlerle mobbing uygulayarak gücünü korumak, modası geçen yöneticilerini de kapının önüne koymak oldu.
Bu arada Ahmet Hakan’ın Hürriyet’ten ayrıldığı söylentileri tam bir yalan.
Hakan, Aydın Doğan ve Sedat Ergin’le birlikte yunan adalarında tatil yapıyor.
Habercilik işini seven ve Berberoğlu’ndan sonra Hürriyet’in manşetlerini bizzat atan Vuslat Doğan Sabancı, gazeteden ayrıldığı söylenilen Eyüp Can’la birlikte haber toplantılarına giriyor!
Gerçekler bambaşka değil mi?
Şu ana kadar yazdıklarıma rağmen zihin konforunu bozmak istemeyen okurlarım varsa, onları yanıtı içinde gizli sorumla selamlamak isterim;
Yılmaz Özdil, sert yazdığı için uzaklaştırıldıysa, Özdil’den 10 kat daha sert yazan Ertuğrul Özkök neden gazetede yazmaya devam ediyor?
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 29899 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|