Talat Atilla Ankara madem bilmece çözdürmeyi seviyor, deneyelim! Dikkat sahte Mesih! |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA |
Cengiz Altınsoy Taş deyip geçmeyin |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Türkiye’de “Partili olmak” konusu şirazeden çıkarılacak kadar abartılı bir hisle yaşanıyor.
Parti kurucusu olmayan, partinin kuruluş zamanında partide yer almayan/alamayan herkese, bir nevi “Üvey Evlat” muamelesi çeken bir tuhaf kesim var iktidar partisinde…
Kendisinden sonra gelene, “YABANCI” diyecek kadar taassup dolu bir kitle bu.
Sadece iktidar partisinin kritik yerlerinde değil.
TV, gazete, sosyal medya ve internette de gücünü ve saldırma notasını aynı merkezden alan bir çeşit çıkar gurubu diyebiliriz bunlara…
Birisi de çıkıp, “Arkadaş; senden sonra gelene bile oturacak yer vermiyorsun. Peki, sen bu partiye hiç oy vermemiş kesimi nasıl kazanacaksın?” dese, sadece yüzünüze melul melul bakarlar.
İşte bu melul melul bakan ve aslen kaynağını partinin kurucu lideri Erdoğan’dan almayan kesim, kendilerini partinin inzibat çavuşu yerine koymaktan vazgeçmiyorlar.
Hem de Erdoğan’a rağmen…
Profesyonel siyaset yapmayan kesimlerin hararetle sevdikleri bir siyasetçi Süleyman Soylu…
İktidar partisi tabanını da aşan bu sevgi halesi, Soylu’nun başına bela oldu!
Muhtarlık için bile bıçakla mücadele edilen bir düzende, en kuvvetli Bakanlığı tek satır kahır etmeden bırakmaya hazır olduğunu söylemesi bile durduramadı bu kitleyi.
“Geriye çekileyim” kelimesi ile tatmin olmayanlar, “Sen ortadan kaybol” diyorlar kısaca…
Darbe teşebbüsünde silahla TRT’yi kurtarması…
Terörün ciğerini sökmesi falan hiç biri umurunda değil bu kesimin.
Tek dertleri;
“Soylu kaybolsun…”
Tamam da mübarek, neden?
Nedensiz sonuç olur mu?
İktidarın 1 numaralı forvet oyuncusu oyundan çıkınca, sen mi onun yerine oyuna gireceksin?
Yeterli misin? Kaç golün var ağlarda?
İşleri güçleri Berat Albayrak’la Süleyman Soylu’yu kapıştırmak.
Soylu ve Albayrak el ele tutuşup bu fitneyi bitirmezlerse, bu ateşe daha çok odun atan olur.
Ateş odunla harlanınca, bazen bir kıvılcım koskoca şehri yakar.
SAADET NEREDE?
Muhalefet, “İktidar partisinin kaynağından vuralım” duygusuyla…
İktidar da, “Saadet tabanı nasılsa finalde bize yönelir” rahatlığı ile siyaset yapıyor.
Daha dün, “Sivas suçlusu” diye defe koydukları bir siyasetçiyi solun baş tacı yapması,Demirel’in, “Dün dündür, bugün bugün” sözünün heykeli dikilmiş hali.
Siyaset biraz da böyle bir şey.
Kıblesi yok.
Saadet Partisi; pazarlık marjını arttırmak için Ak Parti’ye mesafe koyuyor diye düşünüyorum.
Nasılsa zaman var.
Kendilerini neden bağlasınlar?
Eleştiriden ziyade tespit için yazıyorum bunları.
Elbette bir siyasi parti kendisi için en uygun vaziyeti alır.
Fakat…
Saadet işi uzatırsa…
İktidar partisi kamyonla Saadet Partisi’nin içine girebilir.
Görüşmeler o aşamada değil ama şuraya yazalım…
Saadet bir şekilde iktidar partisi ile anlaşacak!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 24646 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |