Talat Atilla Ankara madem bilmece çözdürmeyi seviyor, deneyelim! Dikkat sahte Mesih! |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA |
Cengiz Altınsoy Taş deyip geçmeyin |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ARA-SIRA |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Bir seçim daha geride kaldı.
Önemli bir seçimdi. Belki de en önemlisi.
“İyi oldu, şahane oldu” diyenler kadar, “Bu bir felaket! ” diyenler de var.
Ömer Hayyam’ın dediği gibi;
“Zaman denen usta başına vura vura öğretir…”
Bahçeli’nin açıklamasından önce yüzde 53,5 evet tahminim vardı.
Bahçeli’nin açıklamalarının en az 2 puan götüreceğini Kanal A‘da söyledim!
Yani, 51,5’a denk geliyor. Evet oyları 51,4 çıktı…
Sağolsun yorumcular; yüzde 60 evet diyerek işkembeden atan Adil Gür’den daha fazla sitem ettiler bana!
Tespit ve temenniyi karıştırma huyumuzdan bir türlü vazgeçmiyoruz
İktidar açısından bu bir zafer tabi. Karşısında büyük bir direnç vardı ama iktidarın imkanları da muhalefetin imkanlarının çok ötesindeydi.
Milliyetçi cephenin özellikle federasyon söylentilerinden huylandığı, bu seçim sonuçları ile net olarak ortaya çıktı.
Milliyetçi cepheyi sadece MHP’de görmek yanlış bir saptama olur.
İktidar partisinin içinde de en az yüzde 20’lik bir milliyetçi kanat var.
Evet oylarını neredeyse birebir tahmin ettim ama MHP’den ayrılan cephenin milliyetçi kanadı domino etme gücü konusunda yanıldım.
Seçim öncesi berbat bir dil kullanıldı.
“Evet diyeni denize dökeceğiz” diyecek kadar insanlıktan çıkanların karşısındaki dil de masum değildi..
Bir ahlak yoksunu da çıkıp, “Hayır verenlerin karıları helaldir” diyecek kadar alçaldı.
Ve seçimi iktidar kanadı kazandı.
Tartışmanın odağında YSK var.
Türkiye saatlerce, “Mühürsüz kağıtlar nasıl geçerli olur?” diye adeta hukuk uzmanı kesilirken, YSK üyeleri sanki millet tereddüt biriktirsin der gibi koltuklarından kalkmadılar.
Kamera karşısına geçtiklerinde ise, ne dedikleri anlaşılmayan mır mır bir üslupla aniden kayboldular.
Onlarca soruya tek bir yanıt vermeden üstelik…
Sen nasıl bir YSK başkanısın kardeşim?
Eline bir tane evet-hayır kağıdı alarak uygulamalı bir şekilde göstererek tek tek anlatmaktan aciz misin?
Adeta hayır cephesindeki soru işaretlerini çoğaltmak için şüpheli hareketler yapan bir hukukçu gibi davranmak neyin nesi?
Mühürsüz kullanılan oylar benim bilgime göre 80-90 bin civarında ve sonucu değiştirmiyor ama neden insanların kafasında şüphe uyandıracak dirayetsizlikler yapıyorsun?
Sen böyle yaparsan hayır cephesi de, “2 milyon, yok 3 milyon mühürsüz oy kullanıldı” der elbette.
Hayır cephesinin elini kuvvetlendiren kişi YSK başkanıdır.
İnanılır gibi değil ama YSK Başkanı, “Kaç tane mühürsüz oy kullanıldığını bilmiyorum” diyor.
Türk Milletinin namusunun emanet edildiği bir kurumun başkanı her an önüne akan verileri saymaktan mı aciz?
Sayı saymayı bilmeyen bir YSK Başkanı mı var Türkiye’nin?
Evet ve hayır cephesinin bin bir çile ile verdiği oylara gölge düşürmekten gurur mu duyuyorsun sayın Başkan?
BİR TEK O YAPABİLİR…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özgül ağırlığı olmasa bu seçimde evet çıkma ihtimali sıfır bile değilmiş. Çünkü sıfırın da psikolojik bir değeri var.
Daha net yazayım mı?
Bu milletin içine evet sinmedi ama Erdoğan’a olan büyük güvenlerinden ve terör unsurlarının yanında Avrupa’nın Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin karşısında olmasından dolayı gözlerinde nem, içlerinde burukluğa rağmen Erdoğan için evet dediler.
Sayın Cumhurbaşkanı bu büyük güvenin kıymetini bilerek daha kucaklayıcı olmalı.
Parti içindeki toplumu kışkırtan, partinin manifestosuna uygun olmayan Bakan ve bürokratları hızla görevlerinden uzaklaştırmalı.
Öyle bir siyaset dili izlemeli ki;
Kendisine isteyerek ya da içi burkularak evet diyenlerin yanında hayır diyenleri de kucaklayarak ağır bir psikolojik bölünmeye giden Türkiye’yi şefkat yurduna çevirmeli.
Bunu bir tek Erdoğan yapabilir.
Yapmazsa, önce parçalanır, sonra Allah korusun yok olmanın eşiğine gelebiliriz.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 35391 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|