Geriye çekilip bakarsanız, tuhaf bir durum aslında. Özel zamanlar adı üstünde, özel bazı anlar ile sınırlıdır.
Ama Türkiye’nin tüm benzer süreçleri hep “çok özel…” alt metniyle sunuluyor seçmene ve vatandaşa.
Bunu böyle sunanların bir bildiği vardır elbette. Aslında ne bildiklerini de biliyoruz ama bu yazının mevzusu o değil. Geçelim.
CUMHURİYET’İN İKİNCİ ASRINA GİRERKEN: TUHAF DENKLEM
İşte 2023 seçimlerine yaklaşırken iktidar da muhalefet bloku da yukarıda değindiğimiz o “tarihi an” vurgusu ile hazırlık yapıyor, tüm çalışmalarını “tarihi” bir görev ifade ediyormuşçasına temellendirip seçimi tarif ediyor.
Evet… 2023’ün tarihi bir anlamı var aslında.
Cumhuriyet’in ikinci asrının başlayacağı tarih 2023. Sembolik bir anlamı bu sefer “gerçekten” var.
İktidar bloku hem “kazanımlarını” kaybetmemek hem de Cumhuriyet’in ikinci asrına iktidar olarak girmek için asılıyor.
Ama aslında Cumhuriyet ile daha barışık olan ve dolayısıyla bu sembolik tarihi daha çok önemsemesi gereken muhalefetten ilginç bir şekilde “ikinci asır” vurgusu duyulmuyor.
Muhalefetin tek argümanı “AKP’siz, Erdoğan’sız Türkiye.”
İlginç olsa da anlaşılabilir.
PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK MUHALEFETTE AMA BECERİKSİZLİK DE…
Muhalefet her seçimde umutluydu. Bu kez de umutlu.
Önceki seçimlerden farklı olarak 20 yıllık kesintisiz AK Parti iktidarında ilk kez iktidar karşısında psikolojik üstünlüğü ele geçirdiler.
Önceki seçimlerden farklı olarak bu kez umutlarını besleyen bir siyasal iklim var.
Sağlıktan ekonomiye tel tel dökülen, vatandaşa verecek umudu kalmayan, vaatlerini tüketen özetle muhalefete yönelik “bunlar beceremez” demekten başka elinde vatandaşı ikna edecek hiçbir argümanı kalmayan bir iktidar karşısında aslında çoktan zafer ilan etmesi gereken muhalefetin elinde şimdilik sadece psikolojik üstünlüğün olması, iktidarın kaybetme potasına girse de kaybedeceğine dair güçlü ve net verilerin olmaması neresinden bakarsanız bakın muhalefetin BECERİKSİZLİĞİDİR.
Özellikle büyük harfle yazdık son kelimeyi.
AK PARTİ KAYBETMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPIYOR AMA…
Bir iktidar düşünün, kaybetmek için daha ne yapsın?
AK Parti kaybetmek için her şeyi yapıyor ama muhalefet iktidarın elinde kalan tek kozu, “bunlar beceremez” argümanını sıfırlayamadığı için hala oranlar anketlerde bıçak sırtı geliyor.
6’lı bileşene bakın.
Ali Babacan’ın dışında neyi nasıl çözeceğine dair tek bir program açıklayan var mı?
Cumhuriyet’le yaşıt, iktidar özlemi de o yaşa denk olan CHP’nin Türkiye’yi düştüğü bataktan çıkaracak nasıl bir programı var?
Ya da hızlı yükselişi ile bugün ittifakın vazgeçilmezi, kilit partisi haline gelen İyi Parti’nin Meral Akşener’in demagojilerinden başka hangi hazırlığını biliyoruz?
Ya başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu? Pelikancılara öfkesi, Erdoğan’a kızgınlığı, ona sahip çıkmayan AK Partililere kırgınlığından başka nasıl bir “yönetme” hayali var?
Şirin baba kıvamındaki Temel Karamollaoğlu ya da 6’lı masada “evin delikanlısı” Gültekin Uysal’ın yangını söndürmek için neler yapacağını biliyor muyuz?
Bilmiyoruz.
BİLİNENLER… BİLİNMEYENLER…
Bildiğimiz ve dolayısıyla kamuoyunun da bildiği AK Parti’nin 20 yıllık iktidar sonunda Türkiye’yi batağa soktuğu, markette, mutfakta, benzinlikte, dolmuşta her yeri yangın yerine çevirdiği…
Suriyeliler ve Afganlar marifetiyle sosyal hayatı da darmadağın ettiği.
İşte bildiklerimiz psikolojik üstünlüğü muhalefete veriyor. Ama onlara kazandıracak olan yukarıda bahsettiğimiz “bilmediklerimizin” bildiklerimiz hanesine yazılması olacak.
Yoksa seçim kazanma ustası Erdoğan son düzlükte tüm bu bilinenleri bile alıp “İktidara gelirsek bunları biz çözeriz” diyecek. Çünkü elinde hala “Bunlar beceremez” gibi bir koz olacak.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...