AK Parti 20 yıllık iktidarında hep bir şeyi vurguladı: İlkler…
İcraatlarını anlatırken hep “ilk, ilk, ilk” vurgusu, en sevilen, altı çizilip bold hale getirilen vurgu oldu.
Haklıydılar da. Gerçekten de pek çok ilki başarmışlardı.
İşte “ilk” kavramıyla bir kez daha yüz yüze AK Parti. Ama bu kez, ne altını çizmek istiyorlar ne boldlamak. Ellerinden gelse o kelimeyi literatürden çıkaracaklar.
Çünkü bu kez o kavram çok farklı bir gerçeği işaret ediyor. AK Parti’nin hiç de alışık olmadığı bir kavramı: Kaybetmek.
Evet… AK Parti ilk kez seçimi ve dolayısıyla iktidarı kaybetmeye bu kadar yakın.
İşte bakıp bakıp anlam veremediğiniz, değil AK Parti gibi Türkiye’nin son 20 yılına damga vurmuş bir siyasi hareket, kahvede siyaset konuşan amcaların bile yapmayacağı hataları üst üste, ısrarla bu yüzden yapıyor.
İçinde hiçbir kurmay zekâ barındırmayan, tutmayacağı belli, sadece aktörünü komik duruma düşürecek sakillikleri yüzyılın siyasal buluşu gibi piyasaya sürmelerinin nedeni tam da bu telaş.
Oysa kriz yönetiminin tartışmasız kurallarından biridir: Önce sakin olacaksınız. Çünkü telaşa düşerseniz, aklınız örtülür ve üstü örtülmüş akıl her türlü absürtlüğe gebedir.
Ama kolay değil.
AK Parti, ezberleri boza boza iktidarını sağlamlaştırdı. Ama iktidarda kök saldıkça bu kez kendileri bir ezbere tutuldu: AK Parti yıkılmaz armadadır.
Ve şimdi o ezberleri bozuldu.
Bu günkü şaşkınlık, neyi nereye koyacağını bilememe hali o bozulan ezberin yerine koyacak şey bulamamaktan kaynaklanıyor.
Yüksek sesle itiraf edilmese, kamuoyuna farklı mesajlar verilse de görüyorlar ve biliyorlar ki; gidiyoruz.
Her şeye hazırdılar belki ama buna hazır değillerdi. Çünkü “Yıkılmaz armada” ezberi, ezber olmaktan çıkmış, seküler bir imana dönüşmüştü.
O yüzden “gidiyoruz” kavramı o cenahta henüz içselleştirilebilmiş değil.
“Gidiyoruz”dan sonra bir mim koyuyorlar: ama biz hiç kaybetmedik ki! Kaybetmeyiz! Son düzlükte reis yine bir hamle yapacak ve bu kez de kazanacağız!
Bu kekremsi umut tutunulan son dal olsa da; siyasetsizliği siyaset olarak benimsemeleri, 20 yıl millet kavramı etrafında siyaset belirleyip şimdi her atılan adımda millet ile dalga geçer görüntü vermekten kendilerini alıkoyamamaları, kaçırdıkları ipin ucunu bir türlü tutamamaları baskın duygunun, hakim psikolojinin umut değil telaş olduğunun resmidir.
Gitme telaşından kurtulup gitmemek için yapılmaması gerekenleri ısrarla yapmaktan vazgeçerler mi? Gerçekten de “Reis” tek başına, histeriye tutulmuş gibi zangır zangır titreyen koca bit kitleyi tek başına sarsıp kendine getirebilecek mi? Bunu zaman gösterecek.
Ama görünen gerçeklik şu ki; bu gitme telaşı hali hazırda gidişi daha hızlı ve daha keskin bir hale getirmekten başka bir işe yaramıyor.
An itibariyle; geçmiş olsun.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...