"Hukuk devletinin askıya alındığı bir süreci yaşıyoruz. 31 KHK çıkarıldı. KHK'larda hükümet her istediğini artık yapabilmektedir. Siyasal iktidar tamamen hukuk dışında her türlü düzenlemeyi yapabilecek güce erişmiştir." diyen Kılıçdaroğlu, "Suçluyu doğrudan siyasi otorite belirliyor.Geldiğimiz nokta FETÖ ile mücadele olmayı geçti, artık iktidara muhalif olanların tasfiye sürecini yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ankara'da OHAL'de Yeter Forumu'nun açılışını konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Çok önemli bir toplantıyı gerçekleştiriyoruz.Beraber bir arada huzzur içinde yaşamak istiyoruz.
Türkiye'yi çağdaş uygarlığa taşıyacaksak bunun yolu demokrasiden geçiyor.
Eğer 21. yüzyılın Türkiyesi'nde "Adalet ve demokrasi nerede?" arayışı içerisine girmişsek bir sorun vardır.
Halkın 15 Temmuz'u belli, meydanlara çıkması, parlamentoda milletvekillerinin görev yapması. Ama bir de 15 Temmuz'u fırsata çevirip 20 Temmuz'da darbe yapanların 15 Temmuz'u var.
Sivil darbe yapanlara biz karşı çıkıyoruz.
Demokrasiyi ve hukuk devletini etkin şekilde uygulamak amacıyla MGK'da OHAL tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır.
Çok önemli bir cümle daha var; "Bu tavsiye sadece ve sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırma amacı taşımaktadır" Bugün geldiğimiz noktada hangi özgürlük?
Geldiğimiz nokta hukuk devleti falan değil. Hukuk devletinin askıya alındığı bir süreci yaşıyoruz. Bugün kadar belki konuşmacı arkadaşlarımız gerçekleri ortaya koyacaklardır.
31 KHK çıkarıldı. KHK'larda hükümet her istediğini artık yapabilmektedir. Siyasal iktidar tamamen hukuk dışında her türlü düzenlemeyi yapabilecek güce erişmiştir.
Öyle bir noktaya geldik ki, Anayasa açıkça artık ihlal ediliyor.
YARGIYI TÜMÜYLE KUŞATMAK İSTİYORLAR
Öyle bir noktaya geldik ki, Anayasa açıkça artık ihlal ediliyor. Kış lastiği OHAL'in gerektirdiği bir hal mi? Hükümet artık Anayasa'yı, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) kararını askıya aldı. Bu tablo ile karşı karşıyayız. Artık bu tabloyu veya bu giysiyi Türkiye'ye giydiren AYM'nin yeniden oturup düşünmesi gerekir. Sivillere gelecek açısından da dokunulmazlık getiren düzenlemeyi AYM'ye taşıdık, umarım hukuk onların da kapısını çalar, 'Ne yapıyorsunuz?' der.
"1940'LARIN ALMANYA'SINI BUGÜNÜN TÜRKİYE'SİNDE YAŞIYORUZ"
Öyle bir noktaya geldik ki yargı artık birbirini tanımıyor. En alttaki mahkeme, ‘Ben AYM’yi tanımam’ diyor. Hukukun olmadığı bir süreci yaşıyoruz. Her ne kadar Anayasa 153. maddede ‘AYM kararları kesindir’ dese de, alt mahkeme ‘Senin kararlarını uygulamayacağım’ diyor. Geldiğimiz nokta budur. Siyasi otorite suçluyu belirlemekte, yargı sadece onu onaylamakta. Yargı bağımsızlığının ağır yaralar aldığı ifade ediliyor. 1940’ların Almanya’sını bugünün Türkiye’sinde yaşıyoruz. Yargıtay ve Danıştay’a hakim atanmıştı. Ben o zaman ‘Yargıtay’a 160 militan atadınız’ dediğim zaman, ‘Sen nasıl öyle dersin’ dediler. Aynı yöntemi izliyorlar. Yargıyı tümüyle kuşatmak istiyorlar.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...