DEMİREL FAKTÖRÜ!
10’ ncu Cumhurbaşkanı seçilmek için en güçlü aday, 9’ ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel idi. Demirel’ i Başbakan Bülent Ecevit destekliyordu. Demirel’ in Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için Anayasa değişikliği gerekliydi. Bu Anayasa değişikliği kamuoyuna 5+5 olarak yansımıştı. Bu değişiklikle Cumhurbaşkanlığı görev süresi 5 yıla indiriliyor ve bir kişi iki kez Cumhurbaşkanı seçilebiliyordu. Anayasa değişikliği bazılarına göre TBMM’ den kolayca geçecekti ama bence durum pek öyle değildi.
YILMAZ FAKTÖRÜ!
Ecevit Hükümeti’ nin küçük ortağı Anap Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı A. Mesut Yılmaz, yakınlarına 10’ ncu Cumhurbaşkanı olmak istediğini ve bu konuda nabız yoklamalarını, adam adama çalışmalarını söylemişti. Bu bana ve kulislere yansımıştı. Yılmaz’ ın Cumhurbaşkanı seçilmesi için Demirel’ in devre dışı kalması ve Anayasa değişikliğinin TBMM’ den geçmemesi gerekiyordu. Yılmaz’ ın partisine mensup milletvekilleri Anayasa’ nın değişiklik oylamasında oylamalar gizli olduğu için bunu başaracak imkana sahiptiler. Nitekim 5+5 Anayasa değişikliği TBMM’ den geçmedi.
TBMM’ nde Cumhurbaşkanı olabilecek en güçlü aday A. Mesut Yılmaz kalmıştı. Yılmaz, TBMM’ nde milletvekilleri ve parti liderleriyle özellikle koalisyon ortaklarıyla temaslar yapıyor işi garantiye almaya çalışıyordu. Başbakan Bülent Ecevit, yüksek okul mezunu olmadığı için Anayasa’ ya göre Cumhurbaşkanı adayı olamıyordu. Koalisyonun diğer ortağı MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, aday olmadığını partisinin adaylarını MSB Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu ve Prof. Kamil Turan olduğunu açıklıyordu. Prof. Kamil Turan, şimdi DYP Genel Sekreteri olarak DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile çalışmaktadır. MHP’ li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu’ da partisine rağmen adaylığını açıkladı. Bu adaylık sürecinde MHP’ de bir çok sancı yaşandı. Yaşanan olaylar o tarihli yazılı ve görsel medyada geniş yer aldı.
Ecevit aday olamıyor, Bahçeli aday olmuyor. Bu durumda iktidarın küçük ortağının şansı artıyordu. Yılmaz, lobicilik faaliyetlerinde ve medya patronlarıyla ilişkilerinde bir hayli başarılı olan bir siyasetçiydi.Ayrıca o devrin en güçlü siyaset adamı olan DSP’ li ve Ecevit’ in sağ kolu Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile Yılmaz çok yakın ilişkiler içindeydi. Sanki kanka idiler. Bu durumda onun Cumhurbaşkanlığı onlara göre hemen, hemen garanti gibi görünüyordu.
Yılmaz’ ın hakkında TBMM’ nde yolsuzluk iddialarıyla ilgili “Soruşturma Dosyaları” da vardı. Yılmaz ile Çiller arasında yaşanan kıyasıya siyasi mücadele ve karşılıklı aklamalar ve paklamalar kamuoyunu çok meşgul etmişti. Ayrıca MHP’ li milletvekillerinin Yılmaz içine pek sinmiyordu. Çünkü Yılmaz, “AB’ nin yolu Diyarbakır’ dan geçer” demişti. Ama bu olumsuzluluklara rağmen TBMM içinden seçilecek bir cumhurbaşkanı için en güçlü aday Yılmaz idi.
Yılmaz’ ın bazı yakın çalışma arkadaşları Cavit Kavak, Mustafa Taşar, Yaşar Okuyan , Yılmaz’ ın Çankaya’ ya çıkması halinde Çankaya’ da tavla oynamaya bile hazırlanıyorlar, bu konuda TBMM kulislerinde espriler bile yapıyorlardı.
DSP’ nin Cumhurbaşkanı adayı Prof. Mehmet Haberal’ di.
5+5 Anayasa değişikliği TBMM’ den geçmeyince Demirel saf dışı olmuş ve Yılmaz’ ın senaryosu devreye girmişti.
YOLSUZLUKLA MÜCADELECİLER GENEL KURMAY KARÂRGAHINDA!
İşte bu süreçte, Türkiye’ nin yazılı ve görsel medyasının manşetlerinde hep yolsuzluk ve hortum haberleri yer alıyordu. Vatandaş, yolsuzluklardan bıkmıştı. Yolsuzluklar, herkesin canını yakmaktaydı. Yolsuzluk iddialarından bakanlar, valiler, profesörler, medyanın ve yargının bazı mensupları, sivil asker bazı bürokratlar ve bazı işadamları da nasibini almaktaydı.Kamu bankaları hortumlanmış, banka patronları ve yöneticileri hakkında iddialar ayyuka çıkmıştı. Yani açıkçası; ülkemizde tuz da kokmuştu.
Yolsuzlukların Cumhuriyetimizi kemiren bir güve gibi birinci öncelikli tehdit olduğu bu konjonktürde 19 ve 20’ nci Dönem Manisa Milletvekili DYP Eski Genel Sekreteri, Anap Eski Genel Başkan Danışmanı ve Emekli Hava Ulaştırma Yarbay kimliklerimle 3 Mart 2000 tarihinde Yolsuzlukla Mücadele Derneğini başkanlığımda kurdum. Derneği kurar kurmaz yazılı müracaat ederek her kademedeki devlet ve siyaset adamından yolsuzlukla mücadeleye destek için randevu talep ettim.
YOLSUZLUKLA MÜCADELEYE DUYARLI OLANLAR!
Randevu talebimize zamanın Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Barolar Birliği Başkanı Rahmetli Semih Özgen, Kamusen Başkanı Resul Akay, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, ve bilahare MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal olumlu yanıt verdiler.
ORG. KIVRIKOĞLU FAKTÖRÜ!
Genel Kurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’na da Yolsuzlukla Mücadele Derneği Kurucu Genel Başkanı olarak yazıyla müracaat ederek bir randevu talep ettim. Org. Kıvrıkoğlu, 11 Nisan 2000 günü başkanlığımdaki Yolsuzlukla Mücadele Derneği Kurucu heyetini Genel Kurmay Başkanlığı Karargâhı Şeref salonunda kabul etti. Bu kabul yolsuzlukla mücadelenin miladıdır. Bu kabulde konuşulanlar ve özellikle Genel Kurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’ nun Tevfik Diker kanalıyla kamuoyuna ilettiği siyasi değerlendirmeler ile Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili söyledikleri gündeme bomba gibi düşmüş ve 12 Nisan 2000 tarihli tüm gazetelerin manşetlerinde yer almıştır. Ben bu açıklamamda ziyaretin sadece Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili kısmını kamuoyuyla paylaşıyorum.
CUMHURBAŞKANI, ŞAİBESİZ, CİDDİ DEVLET VE SİYASET ADAMI OLMALI!
Genel Kurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Diker’e; “Seçilecek cumhurbaşkanı aynı zamanda Başkomutan olacaktır. Şaibesiz, TBMM’de dosyası olmayan ciddi devlet ve siyaset adamı birinin cumhurbaşkanı olmasından yanayız” demiş ve yaptığı değerlendirmenin basın aracılığıyla kamuoyuna yansıtılmasında mahzur görmediğini söylemişti. Nitekim 12 Nisan 2000 tarihli Hürriyet Gazetesi haberi “ Ciddi ve şaibesiz” başlığıyla vermişti.
12 Nisan 2000 Hürriyet Gazetesi’ nin haberi aynen aşağıdaki şekildedir.
Ciddi ve şaibesiz
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu'ndan cumhurbaşkanı tarifi: Ciddi ve şaibesiz
Yolsuzlukla Mücadele Derneği yöneticilerini kabul eden Orgeneral Kıvrıkoğlu, yeni cumhurbaşkanının ‘dürüst, şaibesiz, ciddi biri olması gerektiğini’ belirtti. Kıvrıkoğlu, çeteler ve yolsuzlukla mücadeleyi desteklediğini de söyledi.
Eski milletvekili Tevfik Diker başkanlığındaki Yolsuzlukla Mücadele Derneği'nin yöneticilerini kabul eden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, konuklarının, ‘‘Cumhurbaşkanı dürüst, ciddi ve şaibesiz olmalı’’ sözlerine destek verdi. Orgeneral Kıvrıkoğlu, siyasetçilerin Avrupa normlarına uyması gerektiğini söyledi.
Diker başkanlığındaki 14 kişilik heyeti, dün saat 11.00'da çalışma odasının yanındaki Şeref Salonu'nda kabul eden Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun kabulü bir saat sürdü. Diker, Orgeneral Kıvrıkoğlu'na, Devlet İhale Yasası'nın değiştirilmesini, milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını, hukuk ve adaletin egemen kılınmasını, mahalli idareler reformunun yapılmasını, demokratikleşmenin sağlanmasını, insan haklarının geliştirilmesini, Meclis'teki soruşturmaların sonuçlandırılmasını talep ettiklerini anlattı. Diker, daha sonra da yolsuzlukla mücadelenin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) gündemine alınmasını önerdi.
KOHL ÖRNEĞİ
Diker, Türkiye'de yolsuzluklara karşı bir duyarsızlık bulunduğunu, bu konuyu sürekli gündemde tutmak için dernek kurduklarını belirterek, Almanya'nın eski Başbakan'ı Helmuth Kohl'le ilgili şu olayı anlattı:
‘‘Kohl'ün oğlu ile eşi İtalya'da kaza geçirdi. Alman Hava Kuvvetleri'nden uçak temin ederek İtalya'ya gitti. Dönüşte kendisine 750 bin marklık fatura kesildi. Kohl, aynı uçuşu özel hava yolu ile yapması halinde ne ödeyeceğini araştırdı. 150 bin marklık fatura çıktı. Bunun üzerine Hava Kuvvetleri'nin faturasına itiraz etti. Hava Kuvvetleri de Kohl için VIP uçuşu yaptıklarını, özel hazırlıklar nedeniyle farklı bir masraf çıktığını belirterek, faturada ısrar etti. Kohl de bunu ödedi.’’
SİVİLLERE SÖYLÜYORUM
Diker'in sözlerini tamamladıktan Orgeneral Kıvrıkoğlu, konuklarına hitap etti. Bu bölümde Orgeneral Kıvrıkoğlu, yeni cumhurbaşkanının ‘dürüst, şaibesiz, ciddi biri olması gerektiği’ yolundaki görüşünü kayda geçirdi.
Diker'in verdiği bilgiye göre, Orgeneral Kıvrıkoğlu şu değerlendirmelerde bulundu:
EMNİYETE ZİYARET
Ben bu mücadelenizden dolayı sizleri kutluyorum. Geçmişte de Emniyet Genel Müdürü'nü ziyaret ettim. Bu protokol kurallarını aşarak yapılmış bir ziyaretti. Bu ziyaretimi basın, çetelerle mücadelede emniyete verdiğim destek olarak yorumladı. Doğru yorumladılar. Amacım buydu. Sizi kabulüm de destek anlamına geliyor.
KOHL KONUSU İLGİNÇ
Kohl'le ilgili anlattıklarınız ilginç. Kohl, ülkesinde 16 yıl başbakanlık yapmış, iki Almanya'yı birleştirmiş bir siyasetçi, devlet adamı. Ama onunla ilgili suçlamalar gündeme geldiğinde, Almanya'da kimse kalkıp da, ‘Kohl hakkındaki şu KOHL KONUSU İLGİNÇ
Kohl'le ilgili anlattıklarınız ilginç. Kohl, ülkesinde 16 yıl başbakanlık yapmış, iki Almanya'yı birleştirmiş bir siyasetçi, devlet adamı. Ama onunla ilgili suçlamalar gündeme geldiğinde, Almanya'da kimse kalkıp da, ‘Kohl hakkındaki şu suçlamaları da görmezlikten gelelim’ gibi bir gerekçeye sığınmadı.
AVRUPALI SİYASETÇİ
Siyaset, partiler, dolayısıyla siyasetçi çözüm yerleri ve makamlarıdır. Bizim siyasetçilerimizin de kendilerine Avrupa normlarına uydurmaları lazım. Ben bunları zaman zaman MGK'da dile getiriyorum. Hukuk eğitiminin önemine değiniyorum. Savcıların sadece şikayet halinde değil, resen de harekete geçmesi gerektiğini anlatıyorum.
DİYANET'E TAKDİR
Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri Yılmaz'ın yolsuzlukla mücadeleye verdiği desteği okudum. Kendisinin bu beyanlarını da takdirle karşılıyorum. Bu konuda mücadele herkesin görevidir.
Diker, Orgeneral Kıvcrıkoğlu'nun bu sözleri üzerine, ‘‘Söylediklerinizin bir bölümünü basına da aktarabilir miyim?’’ dedi. Orgeneral Kıvrıkoğlu, bu talebe, ‘‘Tabii, ben bunların bir kısmını MGK'da sivillere söylüyorum zaten’’ diye olumlu karşılık verdi.
YILMAZ, VEFASIZ ÇIKTI!
Tarihe not düşmek için açık seçik söylüyorum; şahsen bende Anap Genel Başkanı A. Mesut Yılmaz’ ın Cumhurbaşkanı olmasını istemiyordum.Yılmaz ile yakın çalışmış ama ona olan güvenim son zamanlarda sürekli azalmıştı. Ayrıca Demirel’ e gönül bağı olan bir siyasetçiydim 1999 Milletvekili Genel Seçimlerinde bana verdiği sözü de tutmamış beni Manisa listesinin üçüncü sırasına yazmıştı. Yılmaz’ın şahsıma ve Demirel’e yaptığı vefasızlığı bir türlü içime sindiremiyordum.
Yılmaz’ ın Cumhurbaşkanlığında önünün kesilmesinde aktif rol almamda bu iki konunun çok büyük etkisi oldu. Açıkçası duygularımla hareket ettiğimi açıklıkla söylemem tarihe samimi bir itiraftır. Yaptıklarım Sezer’ in Cumhurbaşkanı olmasına kadar giden yolda önemli gelişmelere sebep olmuştur. Bunun Türkiye’ ye faydasının olup olmadığını tarih ileride yazacaktır. Ama ben bugüne baktığımda iyi ki yapmışım diyorum. Vicdanen çok rahatım.
Bu ziyarette Genel Kurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu’ nun Cumhurbaşkanlığı ile ilgili değerlendirmelerini heyet arkadaşlarımın huzurunda almak için özel çaba gösterdim. Esasında ziyaretimizin gündeminde yolsuzlukla mücadeleye Genel Kurmay’ ın desteğini almak vardı Konuyu ne yapıp, yapıp cumhurbaşkanlığı seçimine getirerek: “ Derneğe her gün yüzlerce vatandaş gelerek, seçilecek Cumhurbaşkanı konusunda ordunun bir şeyler yapmasını istediklerini, adı yolsuzluklara karışan TBMM üyelerinin Cumhurbaşkanı olmasını istemediklerini ve bunları bu ziyaretimizde zatı âlinizle paylaşmamızı bize görev olarak verdiklerini” söyledim. Benim bu sözlerimden sonra Org. Kıvrıkoğlu, tarihi değerlendirmesini yaptı.Sayın Diker, “ Cumhurbaşkanı, dürüst, şaibesiz, ciddi devlet ve siyaset adamı biri olmalıdır” dedi ve taraf oldu. Yani birilerinin net bir şekilde anlayacağı bir tarif yaptı. Bu tarifin adresi belliydi. Kim olduğu söylenmedi ama atalarımızı dediği gibi “Arife tarif gerekmez” di. Bunlara benimle birlikte ziyarette bulunan 12 arkadaşım ve www. turktime.com İnternet Haber Sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Talat Atilla ( 0 533 560 39 39) da tanıktır. Nitekim bu konuyu 12 Nisan 2000 tarihli Hürriyet Gazetesi dahil ulusalda yayınlanan tüm gazeteler manşetten veya birinci sayfadan yayınladılar.
Bu ziyarette yolsuzlukla mücadeleye destekleri konusunda da konuşulanları medyayla paylaşmak için Org. Kıvrıkoğlu’ ndan yetki istedim. O da bu yetkiyi bana verdi. Bu kısım çok önemlidir. Çünkü ziyaret ile ilgili haberler manşetlerde yer alınca ve bu değerlendirmelerin adresinin A. Mesut Yılmaz olduğu şeklinde kulislerde değerlendirmeler yapılınca Yılmaz’ a ve kardeşi Turgut Yılmaz’ a çok yakın ( Kulislerde Turgut Yılmaz’ ın gazeteyi satın alacağı yer alıyordu) olarak bilinen Milliyet Gazetesi yönetimi beni yalanlarcasına 14 Nisan 2000 günü “ Biz bu işte yokuz” diye bir manşet atarak TSK’ lerinin Cumhurbaşkanı seçiminde taraf olmadığını yazdı.
14 Nisan 2000 tarihli Milliyet Gazetesi’ nin haberi aynen aşağıdadır.
10. Cumhurbaşkanı seçimi
"Biz bu işte yokuz"
Ankara, Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu'nun Çankaya konusunda
Başbakan Ecevit'e bu mesajı yolladığını konuşuyor
Kimse "ordunun adayı" değil
BAŞBAKANA yakın bir kaynak, Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun Ecevit'e cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, "Biz bu işin içinde yokuz" diye mesaj gönderdiğini söyledi. Genelkurmay, herhangi bir emekli asker ya da sivilin ordunun adayı gibi görülmesini istemiyor.
"En ufak bir ima bile yok"
Kıvrıkoğlu'nun orduyu siyasi süreçlerden uzak tutma çabası koalisyon partileri tarafından da memnunlukla karşılanıyor. Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan "en ufak bir telkin, en ufak bir ima bile gelmediğini, tamamen siyasi sürecin işlediğini" söyledi.
Koalisyon "uzlaşma" arıyor
Ecevit'in liderler zirvesinde, "Kendi partinizden aday çıkarmayın. Adayı uzlaşarak belirleyelim" demesi beklenirken, MHP, politik geçmişe sahip ve halkla ilişkileri olan şaibesiz bir aday istiyor. ANAP lideri Yılmaz da, "önce uzlaşma" diyor.
Ankara kulisi
ANKARA'DA iki gün kalarak cumhurbaşkanı seçimi konusunda nabız tutmaya çalıştım.
Doğruluğundan şahsen emin olduğum ve önemli bir kişiden dinlediğim sözler:
- Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Başbakan Ecevit'e, 'biz bu işin içinde yokuz' diye haber göndermiş. Ordu cumhurbaşkanlığı seçimine karışmıyor.
Bu sözleri bana ne Başbakanlık'tan ne de Genelkurmay'dan söylediler. Ama doğruluğuna inanıyorum.
Fiili durum da öyle zaten...
Geçen hafta Hüsamettin Özkan'a sormuştum. Bu haftaki görüşmelerimde Devlet Bahçeli'ye ve Mesut Yılmaz'a sordum. Üçü de ordudan "en ufak bir telkin, en ufak bir ima bile gelmediğini, tamamen siyasi sürecin işlediğini" söylediler.
Şu benim şahsi tahminimdir: Genelkurmay, şu ya da bu emekli askerin ya da sivilin ordunun adayı gibi gözükmesini ve görülmesini istemiyor.
Bu tablo, Org. Kıvrıkoğlu'nun orduyu siyasi süreçlerden uzak tutma anlayışına ve demokrasiye uygundur.
* * *
LİDERLER yakın çevreleriyle "kim olabilir" diye konuşurken "askeri faktör"den hiç bahsetmiyorlar... Kişinin demokratik bir ükeyi temsil edebilmesi, AB sürecine katkıda bulunması gibi nitelikleri ve tabii seçilecek kadar oyu alıp alamayacağı konuşuluyor.
28 Şubat komutanlarının hiçbirinin aday gösterilmeyeceğini söyleyebilirim. Öyle bir şey, ister istemez ordu - siyaset ilişkisinin yeniden oluştuğu gibi olumsuz bir görüntü yaratır, AB sürecini zorlaştırır...
Liderler ve politikacılar "Meclis'ten kim olabilir, dışardan kim olabilir" diye düşünürken siyasi, bürokratik, diplomatik ya da bilimsel birikimi olan insanları gözden geçiriyorlar.
Askerin kurumsal olarak cumhurbaşkanı seçimine karışmadığı bu ortamda gerçekten asker - sivil tartışması açmak doğru olmaz. Bahçeli'nin asker - sivil ayrımı yapılmamasını istemesi de bundandır ve haklıdır.
Ordu "asker aday" diye bir talepte bulunmadığına göre, karşı tavır sergilemenin manası yok.
MHP "politik geçmişi olan, halktan oy istemiş, halkla ilişkileri olan" ve tabii aynı zamanda cumhurbaşkanında bulunması gereken niteliklere sahip bir aday tipini benimsiyor ama henüz isim belirlemediği anlaşılıyor.
* * *
DSP ve ANAP ne yapacak?
Bir hafta önce Ecevit'in DSP'den gerçekten itibarlı bir milletvekili için nabız yokladığını işitmiştim.
Son olarak Ankara kulislerinde dinlediğim şudur:
- Ecevit, DSP'nin aday çıkarmasını uygun bulmuyor.
Böyle olunca da, liderler zirvesinde Ecevit'in "siz de kendi partinizden aday çıkarmayın, adayı uzlaşarak belirleyelim" demesi bekleniyor.
Ben bunların da söylentiden öteye, Ecevit'in gerçek görüşlerini yansıttığını düşünüyorum.
Partili bir aday ancak uzlaşmayla belirlenir.
ANAP'a gelince... Tabii Mesut Yılmaz'ı istiyor. Ama Mesut Yılmaz Ecevit ve Bahçeli'ye haber göndermiş:
- Hükümetin istikrarı cumhurbaşkanının kim olacağından önemlidir, uzlaşmayla hareket edelim.
Belli ki, Yılmaz da uzlaşmaya göre hareket edecek.
Cumhurbaşkanı seçimi bir krize dönüşmeyecektir. Meclis çoğunluğunun, dolayısıyla halk çoğunluğunun benimseyeceği türden bir ismin seçileceğine inanıyorum.
***
“ORDU CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNDE TARAFTIR!”
Bu manşetten birkaç gün sonra Genel Kurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, Başbakan Bülent Ecevit ile başbakanlıkta 45 dakika baş başa bir görüşme yaptı ve bana söylediklerini orada Başbakan Ecevit’e de anlattı.TSK’ lerinin Cumhurbaşkanı seçiminde taraf olduğunu söyledi. Böylece herkes gerekli dersi almış oldu.
Ecevit, Kıvrıkoğlu görüşmesinde; Org. Kıvrıkoğlu, “ Sayın Başbakan, Zatı âliniz Cumhurbaşkanı adayı olamadığınıza, göre, yeni Cumhurbaşkanı hükümetinizin ortaklarından biri olmasa daha iyi olur” diye bir değerlendirme yaptığı kulislere yayılmıştı.
YILMAZ’I N CUMHURBAŞKANI OLMASINI İSTEMEYEN ANAPLILAR!
Yılmaz’ ın önünün kesilmesi sürecinde Anaplı eski bakan ve milletvekillerinden Hüsnü Doğan, Hasan Korkmazcan, Halil Şıvgın, İlhan Kesici, Feridun Pehlivan, İrfan Demiralp, Uğur Aksöz, Vehbi Dinçerler ve rahmetli Kemal Togay’ dan çok destek ve ilgi gördüm. Bu isimlerden bazıları Genel Kurmay Başkanlığı’ na faks yağdırdılar.
Bazılarına göre Yılmaz, Cumhurbaşkanı olursa, merkez sağ siyasetin yapılanmasında Çankaya’ dan gizli olarak mü dahil olur ve kendine yakın isimleri öne çıkarırdı. Yani bazılarının önü kesilirdi. Sizin anlayacağınız Yılmaz, birilerine vefasızlık yapmış onlar ona karşıydı veya birilerine göre de gerçekten o makama uygun değildi onlarda ona karşıydı. Hakkındaki TBMM’ deki yolsuzluk dosyaları ise herkesin sarıldığı en büyük gerekçe idi.
MİLLİYETÇİLERDEN ŞAİBEYE OY YOK!
Yolsuzlukla Mücadele Derneği Heyeti olarak Genel Kurmay Başkanına yaptığımız ziyaretten sonra MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli tarafından Başbakanlıktaki makam odasında kabul edildik. Kendisine Genel Kurmay ziyaretimiz ve yolsuzlukla mücadele konusunda bilgi verdik. Genel Kurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’ nun Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili bize yaptığı değerlendirmeleri anlattım. Bu konuda kendisinin ve partisinin düşüncelerini merak ettiğimizi söyledim. Bahçeli, kesin bir ifadeyle; “ Milliyetçilerden şaibeye oy yok” dedi.
Bu sözlerden sonra A. Mesut Yılmaz’ ın Cumhurbaşkanı olması artık hayaldi.
AFYON’LU MİLLETVEKİLİNDEN HEMŞEHRİSİ SEZER ÖNERİSİ!
DSP Afyonkarahisar Milletvekili Gaffar Yakın, Cumhurbaşkanlığı için TBMM’ den bir adayın seçilmesinin zorlaşmasıyla birlikte Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ a Anayasa Mahkemesi Başkanı A. Necdet Sezer’ i önerir. Özkan’ da konuyu Ecevitlere söyler ve Sezer’ in önü böyle açılır. Bilahare TBMM’ deki tüm parti genel başkanlarının ortak önerisiyle Sezer Cumhurbaşkanı seçilir.
Ekim 2006
Tevfik DİKER
19-20’nci Dönem Manisa Milletvekili
0 532 264 50 95
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...