The Guardian'daki yazısında Madeleine Bunting, nüfusun üçte birinin yetersiz beslendiği alt Sahra Afrikası'ndaki açlığa ışık tutuyor.
Uganda'da, borç silme ve artırılan yardımın katkısıyla, 5 milyon çocuğun daha bugün okula gidebildiğini ama bu çocukların aç karınlarla sıralara oturduğunu belirten Bunting, yazısında, Afrika'nın niye bu duruma geldiğini sebeplerini sıralıyor.
Afrika tarımının yaşamsal istatistiklerinin hiç umut vermediğini belirten Bunting'e göre, ortalama mahsül dünyanın diğer bölgelerinin dörtte biri, toprak verimliliği azaldı ve hane başına tarımsal verimlilik 1961'den beri sürekli azalıyor; halbuki aynı dönemde dünyanın kalan bütün bölgelerinde artış söz konusu. Bu başarısızlık Asya'nın yeşil devrimiyle kıyaslanıyor ve çok az yağmur yağmasına, nüfusun fazla seyrek olmasına ve çok az yol ve demiryolu bulunmasına bağlanıyor. Bunlar rol oynuyor elbette, hatta savaşları da ekleyebiliriz. Fakat bunlar Afrika'nın insanlarını besleyememesinin en büyük nedenini gizlemek için kullanılamaz.
Çünkü Afrika tarımına yönelik yetersiz yatırım ve görmezden gelme ta sömürge dönemine kadar uzanıyor, fakat bu durum Batı'nın kalkınma gündemi hız kazandıkça daha açık hale geldi. 1960 ve 70'lerde sınai kalkınmanın bedelini ödemek için tarım ezildi. Fakat Batı'nın 80'lerde dayattığı yapısal düzenleme paketlerinin (devlet kontrolünün azaltılması, ticaretin liberalleştirilmesi ve kamu harcamalarında ciddi kesintiye gidilmesi) gelmesiyle oluşan hasarın acısı hissedilmeye başlandı.