Murat Çelik/Bugün
Bozkurtlar ve akkurtlar
Ankara'da son dönemin esprilerinden biri şu: DSP - MHP - ANAP koalisyon hükümeti döneminde bürokraside görev alan MHP'lilerden bir bölümü, 2002'de göreve gelen AK Parti hükümetinde de koltuklarında kaldılar.
(Biraz karikatürize edelim...) Hatta, 'ülkücü bıyığı' olarak tanımlanan bıyıklarını, iki yandan inen uzantıları ortadan kaldırmak ve bıyığı bütünüyle inceltmek suretiyle 'revize' ederek yeni yönetime, çok daha net bir görsel uyum sağlayan bazıları terfi bile ettiler.
* *
MHP'nin iktidar ortağı olduğu dönemde göreve başlayıp, AKP iktidarında da bürokraside kalan bu kişilerden bir kısmı, seçim kararının alınmasıyla birlikte istifa edip MHP'ye adaylık başvurusunda bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu isimlerden büyük çoğunluğunu aday göstermedi. Yazının başında bahsettiğim espri de işte bu noktada ortaya çıktı. Aday olanlar, başvurusu reddedilenlere, "Biz ilk günden beri boz kurtuz. Siz de bir dönem boz kurttunuz ama sonradan Ak kurt oldunuz. Bir kere Ak kurt olduktan sonra, boz kurtluğa dönüş olmaz" diye takılıyorlar.
* *
Bu esprinin ne denli gerçeklik payı vardır yani MHP yönetiminin gözettiği adaylık kriterleri arasında, AKP bürokrasisinde yer almış olmak bir handikap olarak değerlendirilmiş midir bilmiyorum ama yakın çevresi, Bahçeli'nin aday belirleme sürecinde aşırı hassas davrandığını söylüyor.
MHP Lideri'ne yakın isimler, "Devlet Bey, başka birçok konuda olduğu gibi aday listelerini yaparken de, geçmişten bugüne ülkücü camianın üzerinde taşınan bazı izleri silmek ve yenilerine de izin vermemek için çok duyarlı davrandı" diyorlar.
Bahsedilen bu hassasiyetin sandığa ve uygulamaya nasıl yansıyacağını görmek için çok fazla beklemek gerekmiyor.
İstanbul CIP salonu panayır yeri gibi Çıkardığı ayakkabıları önünde, yerde; bir bacağını diğerinin altına almış ve kanepenin üzerinde kaykılmış bir adam. Hani 'yanlamış' derler ya, tam öyle işte.
Biraz ileride, cep telefonuyla avazı çıktığı kadar bağırarak konuşan bir başkası. Bir köşede, televizyonun sesini sonuna kadar açmış, öyle izleyen biri. Diğer tarafta ise her şey dahil otellerde açık büfeyi talan eden yabancı turistlerden aşağı kalmayan, iki elinde üç tabak ve iki bardağı taşımaya çalışan bir CIP yolcusu...
* *
Türk Hava Yolları'nın (THY) CIP salonları, çok seyahat eden ya da business class yolcularına sağlanan bir ayrıcalık. Daha doğrusu ayrıcalık-tı. Son dönemde İstanbul'dan bir yere gidecekseniz ve eğer iç hatlar CIP salonunu kullanma hakkına sahipseniz, bence bu özel salonu kullanmayıp, doğrudan normal yolcu çıkışından seyahat edin.
CIP'deki manzaraya bakarsanız, diğer tarafın daha boş ve rahat olması lazım çünkü. Benim tespit edebildiğim kadarıyla 'panayır' manzarası; THY'nin bazı kurumlarla yaptığı anlaşmalar, bazı banka kredi kartı sahiplerinin listeye eklenmesi, Miles & Smiles Classic Plus kart sahiplerine de iç hat CIP'den yararlanma hakkı verilmesi ve her yolcunun yanında bir misafirini de getirebilmesi uygulamasından kaynaklanıyor. Herhalde ilgililer de durumun farkındadır ve bu konuda bir şeyler düşünüyorlardır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |